Cumhurbaşkanı’ndan Meclis Başkanı’na, Bakanlardan milletvekillerine ve dahi siyasi atama bazı üst düzey bürokratlarına kadar KKTC sağ siyasetinin önde gelenlerinin, Cuma namazına gittiği kamuoyunda bilinen ve konuşulan bir konudur.

Herkesin dini inancını ifası ve icrası kendine; samimi ve gerçekten inançlı dindar olanların dini farz, vacip, müstehap ve sünnet vecibelerini yerine getirmeleri de haklı ve doğru tavır… Kamuoyunun gözüne batan, eleştirisini alan ve hatta esprisini yapıp dalga geçtiği ise Ankara hükümetine yaranmak amacıyla buralarda dindarlık gösterisi yapmaya çalışan ve Ankara hükümetinin de bu gösteriden bilgisi olması için TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin Cuma namazı ifaya gittiği camiye gidip Cuma namazı ifa eden KKTC sağ siyasetinin üst düzeyleridir. Öyleleri var ki namaz kılmayı bilmeyip önündeki ne yaparsa tekrarlar, duaları, sureleri bilmeyip dudak oynatır. Namaz sonunda sağa ve sola selam verirken söylenen kelimeleri dahi bilmeyenler var…

Ve öyleleri var ki, Cuma gün namaz saati öncesi odacısını TC Büyükelçiliği önüne gönderir; Büyükelçi camiye gitmek için çıkınca odacı makamın şoförüne haber verir, Büyükelçinin arabasını takip eder ve hangi camiye gitmekte olduğunu da bildirir… Ve makamdaki sağ siyasetçi makam arabası ile hemen camiye gitmeye koyulur… Büyükelçinin yanlarında dindarlık gururu pozları ile saf tutulur, hal-hatır sorulur; namaz sonrasında da “Allah kabul etsin” niyazı terennüm edilir… Ayrılırken de giderayak Büyükelçiye iltifatlar ve “Bu arada …” diyerek istekler, dilekler söylenir… Ve inanılır ki, Büyükelçi Ankara hükümetine Cuma namazına gelenlerin listesini gönderir, onlar da takdir ederek mutlu olurlar…

Hade tutun ki Ankara hükümeti sizi bu “dindar” tavrınızdan dolayı seviyor; onların samimi olarak inandığı Tanrı sizin bu “dindar” tavrınızın sahtekarlık olduğunu bilmiyor mu? O Tanrı ki her yerde var, görür, duyar, bilir; sizin namazınızın göstermelik olduğunu, sureleri de okumadığınızı bilmiyor mu? Ankara hükümetine yaranmak için kıldığınız göstermelik Cuma namazının Ankara hükümetini kandırmak için olduğunu bilmiyorlar mı; Tanrı da mı kanıyor sanırsınız?! Siyasi üst düzey bir makam sahibi iken bu göstermelik Cuma namazlarını kılma ‘alışkanlığı’ olan bir milletvekili meclisteki makamına yeniden seçilemediği tarihten itibaren Cuma namazları için camilerde görülmedi; cenaze namazlarını aksatmıyor ama… Samimi ve inançlı dindarsanız, ne ilgisi var makama yenden seçilememenizin; sizi desteklemedi diye Ankara hükümetine kızıp Tanrı’ya küsmek vacip mi?!

TC’nin Lefkoşa Büyükelçisi Serim görevden alındı ve Ankara’ya döndü, yerine atanan Büyükelçi de henüz işbaşı yapmadı ya KKTC sağ siyasetinin bilcümle önde gelenleri iki haftadır Cuma namazlarında görülmedi; öğrencilerin dönem sonu Şubat tatilleri gibi onlar da Büyükelçi boşluğu dönemi ‘Cuma Namazı Tatili’ yapıyor… Konunun en kesin kanıtıdır ki, bu ‘önde gelen sağ siyasetçiler’ Cuma namazına TC Büyükelçisine gösteriş yaparak Ankara hükümetine yaranmak için gidiyorlardı; Büyükelçi buralarda değilse Cuma namazı tatil oluyor. Bu nasıl bir işgüzarlıktır; bu işgüzarlığı Tanrı elbette takmaz da Ankara hükümeti takar mı? Takmazlar mutlak ama onlar için kendilerine biat eyleminin bir kanıtıdır bu türden işgüzarlıklar. İşgüzarlar da Cuma namazını bir dini vecibeyi ifa etmek için değil, Ankara hükümetine biatlarını göstermek için icra etmek gayreti içindedir. 

Sonuçta ne oluyor?! Biatı veren ve kabul eden KKTC’de halka kötü bir ekonomik ve mutsuz bir sosyal yaşam yaşatıyor… Kendileri mi?! Birbirlerini bilinçli olarak kandırıp, birbirlerine istekli olarak kanıp göneniyorlar. Halka rağmen nereye kadar?! Yolun sonuna varılıyor… Dini farz ve vacibi kendi egolarını tatmin ve çıkarlarını temin için göstermelik ifa etmeyi marifet sayanlar, göstermelik Cuma namazlarını ifa edenlerle onları takdir edenler Tanrı’nın değil halkın gazabına uğrayacaktır.