1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Söz, senet, düzen!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Söz, senet, düzen!

A+A-

Kıbrıslı Türkler içerisinde zor koşullarda önemli başarılara imza atmış, girişimciliği ile örnek olmuş, gençlere ilham kaynağı olması gereken insanlar vardır.

Zor koşullar dediğim laf ola değil…
Toplumlar arasında çatışmalar, gerilimler, İngiliz sömürge süreçleri, yer altı örgütlerinin hınç mücadeleleri, yokluk, yoksulluk, yoksunluk günleri…

İşte bu koşullarda dünyanın çok önemli markalarını adaya getiren, uluslararası bayilikler almak için yollara düşen bir isim Mustafa Başman…

Geçtiğimiz hafta sonu hayatının anlatıldığı kitabının tanıtımı yapıldı.
Söz konusu kitaba editoryal destek vermiş birisi olarak, bu enteresan hayat hikayesini okumanızı öneririm.

Savaşın ve onca güçlüğün girdabında, hem kararlılığı hem de zekasıyla önemli başarılar elde etmiş bir iş insanı… Yeni fikirlerini ve yaratıcılığını, sebatıyla bütünleştirdi.

Kendi kuşağındaki pek çokları gibi o da tam bir milliyetçi… Babasının toplumlararası çatışmalarda fanatikler tarafından öldürüldüğünü düşündüğünüz zaman bu tavrı anlaşılır… Üstelik henüz 20 yaşındayken radyodan duymuş babasının ölümünü… Böylesi de bir travma…

Yine de İngiliz sömürge döneminden methiyelerle söz ediyor… Bunun sebebi sömürgeye ya da sömürgeciye aşk değil elbette… Sebebi sistem, düzen… Biraz da bugünkü düzensizliğe isyan belki…
"İngiliz İdaresi zamanında fakirlik vardı fakat insanlar çok mutluydu çünkü sistem, düzen, adalet ve dürüstlük vardı.  Herkes sözünde dururdu. Verilen söz senet gibiydi. Hırsızlık, sahtekarlık, yalancılık hiç yoktu.  Herkes çok çalışkandı; sadece çalışarak kazanç sağlar ve hakkıyla mevki sahibi olurdu, torpil yoktu. Devlet dairelerinde işimiz olduğu zaman, çok kolay yapabiliyorduk. Memurlar özverili bir şekilde, sadece halka hizmet vermek için çalışırdı. O zamanlar 'devlet memuru, halkın hizmetçisidir' şeklinde düşünülürdü. Şimdi ise 'vatandaş, devlet memurunun hizmetçisidir' gibi yaklaşımlar sergileniyor. Devlet daireleri günden güne daha da hantallaşıyor.

O zamanlar hayat çok daha sade ve güvenilirdi.

Adam öldürme, hırsızlık yok denecek kadar azdı.

Herkes, evinin kapısı açık uyur ya da rahat rahat işine gidebilirdi.
İnsanlar çok namuslu ve sadakatliydi
. Maalesef günümüzde artık böyle değil…"


***
Sözün "senet gibi" olduğu günlere özlem var, bu ülkenin en önemli girişimcilerinden birinin anılarında…

Çoğunluğu Kıbrıslı Rumların yaşadığı Gelincik (Vasili) köyünden yetişen, 'Hacı' torunu, kumaş tüccarı bir babanın 10 evladından biri olarak, 'Başman Grubu’ yaratmak kolay olmadı… İngiliz Askeri Üslerinde memurlukla başladığı hayat yolculuğunda dümeni bir başka yöne kırdı zamanla…

Kitabı okurken hem eski günlere gidiyorsunuz…
"Babamın çok güzel bir atı ve o atın çektiği 2 tekerlekli bir Cabrioleti vardı. Atın çektiği bu araçla seyahat etmeyi çok sever, Gelincik’ten Bafra’ya hem hızlı hem de daha rahat bir şekilde seyahat ederdik"

Hem de tarihle yüzleşiyorsunuz…
"Kıbrıs meselesi 1931’de, Rumların ayaklanmasıyla meydana gelen gerginlikten doğdu…"

Bir yandan İngiliz Üsleri’nde çalışırken, öte yandan İngiltere ve Avrupa Ticaret Odalarına mektuplar yazmış, ticaret yapabileceği firmaların adreslerini istemiş… Bayilik alabilmek için her gün 10, 15 şirkete mektuplar yazıyormuş, ısrarla…

"Hayatımda ilk kez, 1964 yılının Temmuz ayında, Mağusa Limanı’ndan gemiyle Londra’ya gittim. Londra’ya patates taşıyan bir yük gemisiydi, yani yolcu gemisi değildi. Londra’ya gidiş amacım, İngiliz firmaları ile temasta bulunarak bayilik almaktı. Londra’daki telefon dairesine giderek, günde en az 30 telefon edip, firmalardan randevu almaya çalışıyordum. Randevu aldığım firmayla da ertesi gün görüşmeye gidiyordum."

Dedim ya, gençlerin örnek alacağı ciddi bir emek, alınteri, ısrar var, Mustafa ve Salih Başman'ın ortaklaşa ördükleri iş hayatında…

Bir de aşk hikayesi var elbette…
41 yıl, dile kolay…
Eşi Mevhibe'yle birlikte tutunduğu bir ömür…
Kitabın lansmanında aynı zamanda Mevhibe & Mustafa Başman Vakfı'nın da tanıtımı yapıldı.
Bu anlamlı vakfın önemli sosyal sorumluluk projelerine imza atacağına yürekten inanıyorum.

***
"Bir Başarı Hikayesi - Daima İleri" kitabından Mustafa Başman'ın öğütleri ile koyalım noktayı…
"Yaşamlarımızda 'ben, oldum, herşeyi çok iyi biliyorum' diyebileceğimiz hiçbir an yoktur. Ancak yaşadıklarımız arttıkça, gördüklerimiz ve tecrübemiz gelişmekte ve bunları başkalarına aktarma sorumluluğumuz artmaktadır. Dünyadaki en büyük servet; sağlık ve sağlığın verdiği özgürlüktür. Ailece sağlıklı yaşamayı benimseyin çünkü sağlıklıysanız zaten gerçek mutluluğu yakalamışsınızdır…"
 

Bu yazı toplam 1489 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar