1. HABERLER

  2. SPOR

  3. Sıkıntılara rağmen çalışıyorlar
Sıkıntılara rağmen çalışıyorlar

Sıkıntılara rağmen çalışıyorlar

Dopingle Mücadele Kurulu, maddi sorunlara rağmen 2005 yılından bu yana aktif olarak numune alıyor

A+A-

YENİDÜZEN Spor Servisi

Dopingle Mücadele Kurulu, yaşadığı maddi sıkıntılara rağmen çok fazla ön planda olmadan ülkemizde gerçekleştirilen müsabakalarda doping testleri uygulamaya devam ediyor. Son olarak geçtiğimiz hafta oynana Telsim Basketbol Büyük Erkekler Final Serisi 3’üncü maçının ardından Yakın Doğu Üniversitesi ile Koop Spor’dan kura ile belirlenen iki sporcunun numuneleri alındı. 2005 yılından itibaren aktif durumda bulunan Kurul’da ilk olarak Dr. Hikmet Yücel 2009 yılına kadar başkanlık görevini sürdürürken 2009 yılınan bu yana Doç. Dr. Cevdet Tınazcı başkan olarak kurulun başında yer alıyor. Dopingle mücadele süreci ve bu işin nasıl yapıldığına dair Cevdet Tınazcı ile kurul hakkında konuştuk.

MOK altına alındılar
2005 yılından bu yana aktif olan Dopingle Mücadele Kurulu’nda ilk olarak Dr. Hikmet Yücel’in başkanlık görevini yaptığını belirten Doç. Dr. Cevdet Tınazcı, 2009 yılından bu yana maddi sıkıntılara rağmen görevi yürüttüklerini belirtti. Dünyada bu kurulların Milli Olimpiyat Komiteleri altında yer aldığını, önceki yıllarda Spor Dairesi bünyesinde ülkemizdeki kurulun çalışmalarını söyleyen Tınazcı, geçtiğimiz yıl Spor Dairesi Yönetim Kurulu tarafından KKTC Milli Olimpiyat Komitesi’nin (MOK) altında alındıklarını söyledi. Tam MOK altına geçtikleri dönemde yaşanan olumsuzluklara denk geldiklerini belirten Tınazcı, yaşanan belirsizliğe rağmen bu görevi sürdürmeye çalıştıklarını vurguladı.

Tınazcı “Federasyonlar bilgilendirilmeli, program belirlenmeli”
Sıkıntılı durumda olduklarını ve bunun böyle olmaması gerektiğini söyleyen Tınazcı, normal olanın bir spor sezonu başında, Temmuz veya Ağustos ayları gibi tarihlerde MOK bünyesinde dopingle nasıl mücadele edileceğini toplantılarla federasyonlara anlatılması gerektiğini belirtti. Bu sürede örneğin futbol gibi düzenli ligi olan federasyonların belirlenmesi gerektiği, yılda kaç müsabakaya gidileceği ve kaç adet numune alınacağının daha önceden belirlenmesi gerektiğini söyleyen Tınazcı, yetkili kişilerin hangi müsabakalara gideceğini önceden bilmesi gerektiğini dile getirdi. Kontrollerin düzenlilik arz etmesi gerektiğini söyleyen Tınazcı, bunu birkaç kez ifade ettiklerini dile getirdi. MOK bütçesinin yaşanan gelişmelerden dolayı bütçesinin bile belli olmadığını vurgulayan Tınazcı “Tenis topu gibi kendimizi nereye vurdurabiliyorsak oraya doğru hamle yapıyoruz” diye konuştu.

“5 yılda 50’ye yakın numune dünyaya göre az”
Beş kişilik bir yönetim kuruluna sahip olan Dopingle Mücadele Kurulu, dopingle mücadelede numuneyi alan (Şateron) ve eskorluk yapan kişinin olduğunu, bu kişilere dünyada harcırah verildiğini ve bunun saatlik 100 euro gibi bir rakam olduğunu söyledi. Doping numunesinin değilikliği veya şişenin kırılması konularının çok farklı şeyler ifade edeceğini söyleyen Tınazcı, bu işi yapacak olanların tarafsız ve güvenilir olması gerektiğine vurgu yaptı. Ülkemizde eğitme şansının olmadığını, kendilerinin diğer bir kurul üyesi Ahmet Pehlivan ile birlikte Ankara’da katıldıkları kurs sonrasında numune alma izni aldıklarını söyleyen Tınazcı, 2005 – 2009 yılları arasında 8 ile 12 arası bir numune alındığını, kendilerinin döneminde bugüne kadar 50’ye yakın numune aldıklarını belirtti. Tınazcı dünyadaki örneklerine bakıldığında bu rakamın yine yetersiz olduğunu sözlerine ekledi.

KKTC tanınmadığı için bireysel götürüyorlar
Dopingle Mücadele Kurulu, aldığı numuneleri kendileri bireysel olarak Romanya’nın Bükreş şehrine götürüyor. Neden bireysel olarak götürldüğününün sorulması üzerine Tınazcı, KKTC’nin tanınmamış bir ülke olduğu için elden götürmek zorunda kaldıklarını belirtiyor. Dünyada uluslararası laboratuvarlardan onay alınıp taşıyıcı şirketlerle anlaşma yapılması gerektiğini söyleyen Tınazcı, ancak ülkenin tanınmamasından dolayı böyle bir anlaşmanın söz konusu olamadığını belirtti. Türkiye veya Güney Kıbrıs’tan bu numunelerin gönderilebileceğini söyleyen Tınazcı, bu durumda da numunelerin o ülkelerin adına gönderilmiş olacağını, bundan dolayı da söz konusu ülkeleri zor durumda bırakabileceklerini dile getirdi. Bu yüzden numuneleri kendileri bireysel olarak götürdüklerini aktardı.

Her ay en az 2 numune gönderilmek zorunda
Numunelerin 1 yıl boyunca -18 derecede saklanabileceğini, A ve B şeklinde 2 numune alındığını ve A numunesi negatif çıksa bile B numunesinin 2 yıl saklanmak zorunda olduğunu söyleyen Tınazcı “Biz numuneleri biriktirip Bükreş’e gidiyoruz. Ülkeye girişte sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Tanınmış bir ülke olsaydık, kargo ile göndermemiz mümkün olacaktı ve daha rahat olacaktık” şeklinde konuştu. Neden Bükreş sorusuna Tınazcı, Avurpa’da birçok uluslararası laboratuvarla görüşme yaptıklarını, Bükreş’teki laboratuvarla anlaştıklarını dile getirdi. Tınazcı “Altı tane laboratuvarla konuştuk. Bükreş’teki en uygun fiyatı ve az numuneyi analiz yapmayı kabul etti. İlk olarak yılda 100 adet numune istediklerini söylediler. Durumu izah ettik. Her ay en azından 2 numune gönderebileceğimizi kabul ettiler. Yaptığımız numuneleri her ay götürmeye çalışıyoruz. Aksi takdirde kabul etmiyorlar” şeklinde konuştu.

Bir kez “Aykırı analitik bulgu”ya rastlandı
Bugüne kadar yaptıkları doping testlerinde kendilerinin deyimiyle “Aykırı analitik bulgu”ya sadece bir kez karşılaştıklarını söyleyen Tınazcı, bu spor branşının Vücut Geliştirme olduğunu söyledi. Birkaç yıl önce KKTC Vücut Geliştirme Şampiyonası’nda müsabakalardan sonra 2 sporcudan numune aldıklarını söyleyen Tınacı, bir sonucun negatif olduğunu ve ilgili sporcunun Spor Dairesi Tüzüğü gereği iki yıl ceza aldığını belirtti.

“Sporun önünü açmak için bu testler şart”
Çalışmalara olumsuzluklara rağmen devam etmek zorunda olduklarını söyleyen Tınazcı “Sporumuzun önünü açmamız lazım. Açmak için de bu gibi testler şarttır. Herhangi bir uluslararası müsabakaya katılma durumu gerçekleşirse, ilgili ulusun spor federasyonu bize bugüne kadar kaç adet doping numunesi aldığımız soracak. Bizim cevap vermemiz gerek” dedi. “IOC kurallarına göre müsabaka sayısının yüzde 20’si kadar numune almak lazım” diyen Tınazcı, “En azından sorulduğunda yaptık diyebilmeliyiz” dedi. IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) ve WADA (Uluslararası Anti Doping Ajansı) nezdinde girişimlerde bulunduklarını ve bu görüşmelerin sürdüğünü söyleyen Tınazcı, “Tanınmamış bir ülke olmamıza rağmen bize çalışmalarımıza devam etmemizi söylediler” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bu haber toplam 1650 defa okunmuştur