1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. Seyirlik hayatların mutluluk kotası
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

Seyirlik hayatların mutluluk kotası

A+A-

Güzellik onu gören gözle mi ilgilidir yoksa nesnel bir şey midir? Ortak mutabakat taşıyan güzellik nitelemelerimiz olmasaydı doğru olurdu bu. Çoğunluğun çok güzel bulduğunu itici bulanlar da var elbette, çoğunluğun çirkin bulduğuna gönülden bağlananlar olduğu gibi. Bir zamanlar çok güzel bulduğun, kalbine sığdıramadığın bazı nedenlerle sonradan itici de gelebilir sana. Bazı kişiler ya da nesneler çok yüzlüdür. Farklı bir ışık altında güzel ama birden çirkinleşiveren şeyler. Mutluyken çiçek açıp kederle solan insanlar vardır. Masallar, efsaneler bile anlatır bunu. Bir bakış değince çirkinleşen güzeller güzeli prenses, haftanın bir günü bir göz bakarsa deniz kızına dönüşen kraliçe.

Dorian Gray’in portresi geliyor aklıma. Işıl ışıl bir genç adamın masumiyetini yitirdikçe başka birine dönüşebilmesi… Bire bir yaşadım bunu. Gönülçelen bir güzelliğin ilgiyle şımararak, savruluşlarla hırpalanıp aşınmasını… Güzellik ne olursa olsun bakanlar tarafından atfedilen bir özellik. Köstebeğin aşık olup yer altına kaçırdığı parmak kız diğer böcekler tarafından çok çirkin bulunur. “Antenleri bile yok bunun. Ne kadar da çirkin” derler.

Güzellik peşinde koşan sanat bir dönemde buna itirazını yükseltiyor. Güzellik banallaşıyor hatta. Güzel olan sanattan çok zanaata yakıştırılıyor. Kusursuz güzellik arayışı nesneye kitsch görüntüsü veriyor. Kavramsal sanat estetik algıdan çok şaşırıcı hatta dehşetengiz olmayı önemsiyor. Sanata dair büyü başka bir derin kuyudan çıkarılıyor.

Güzellik para gibi bir güç. Paraya dönüşüveren bir güç. Bunun sanayisi oluşmuş durumda. Eğitim gibi parayla satın alınıp güç elde edilebilecek bir alan. Tornadan çıkmış gibi birbirine benzeyen “güzeller” le dolu sokaklar. Faşizan bir üstün insan durumu var sanki bu güzellik pazarında.

Yaşlılık en büyük keder, en büyük lanet gibi görülüyor. Güzellik en çok da gençlik, sağlıklı, pırıltılı, sıkı et demek çünkü. Kusursuzluk ve ışıltı demek güzellik. Sanatın bundan kaçınması oldukça anlaşılır. Aslında pek çok kalbi kırıp yıkıma götüren de bu kusursuzluk arayışı. Pazarlanan mutluluğun en önemli öğelerinden biri güzellik. Aşka, dünya zenginliklerine, sevgi ve onaya ulaşabilmek için en elzem gösterilen.

Şahane bir villa, güzel ya da yakışıklı bir sevgili ya da eş, lüks tatiller, son model araba, görünürlük içinde imrenilmek hatta kıskanılmak; hayatın doruğu olarak sunulan bu. En çok da başkalarının imrendiği biri olabilmek mesele. Sosyal Medya bunun için biçilmiş kaftan. En çok kıskanılıp imrenilen gençler için rol modeli oluyor ve hayattaki hedefin bu olabilmesi kendilerini değersiz ve önemsiz hissetmelerine neden oluyor.

Özgün olmak, biricik olabilmek bunun yerini alabilir belki. Kendi rengi, duygusu, dokusu, edası ile güzel olabilmesi insanın. Başarılı çirkinler ise bir başka kategori. Çirkinse başka özelliklerle ikame etmesi gerekiyor bunu. Yetenek, komiklik, şaşırtıcılık gibi şeyler mesela. Sorun mutluluğun başarı ile ilişkilendirilmesinde, başarının ise en çok da para ile…

Bir ödül töreninde Bülent Ersoy’u izliyordum. Ağır ağır, salına salına omzunda büyük bir ağırlık taşıyan, aslında bir yük haline gelmiş kendini taşıyan biri gibi çıkmıştı sahneye. Doygunluğun en üst noktasında olduğundan söz ediyordu. Bir rakibim, aşmam gereken biri yok, keşke ölsem mealinde şeyler söylemişti.

Ne kadar da günümüzü anlatan cümlelerdi bunlar. Görünürlük içinde bir rekabet yoksa, paraya ve şöhrete ulaşılmışsa hayatın anlamsızlaşması... Solipsist kişilikler için geçerli bu. Oysa en büyük tatmin hayata bir şeyler katabilmek, birilerinin yarasını, dünyanın yaralarını iyileştirmek. Çevrende dönen bir dünya aramaktansa dünyanın çevresinde dönmenin ritmini, keyif ve huzurunu yaşayabilmek.

İnsana en iyi gelen sanat deyip kendimi tekrar edeceğim bu yazıda da. Sanatın oluşturduğu ruh kanatlanması. Böyle bir yeteneğin varsa mutluluğu hem kendi içinde hem de başkalarına kattıklarında bulabilirsin. Sanatçı olmak da gerekmez, başkalarını ortaklaştırdığın her üretimde eğer üretim süreci sana keyifli gelebiliyorsa benzer bir tatmin mevcut. Mutluluğun almak ve daha çok almakla ilgili olduğunu kim söylemiş?

Bu yazı toplam 1729 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar