1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Özgürlük neye yarar?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Özgürlük neye yarar?

A+A-

Dostum, o güzel insan C. Hakkı Zariç’in sözüyle başlamak istiyorum.
Suskuyu dil edinip gemisini yürütenler acıtabilir bir gülün ömrünü ancak.”

*  *  *
O zaman konuşalım ve liste başına bakalım.
Ne var?
“Biat.”
Zamanın sarkacı bir yerde duruyor sanki ya da dönüp dolaşıp yine tanıdık bir çıkmaz sokakta buluşuyoruz.
“Biat” eski bir sözcük ya, çoğu soruyor bana: “Tam da nedir ama?”
“Aha” diyorum, “Yaşıyoruz ya…”

*  *  *
Tanıl Bora çok yalın özetler aslında:
“Koşulsuz itaat.
Boyun eğmek.
Kör sadakat…” 


*  *  *

“Koşulsuzdur” istenen…
Ama…
“Karşılıksız” değil asla…

*  *  *
Bir toplum “biat” kültürünü içselleştirdiği zaman zihni kirleniyor.
Kendi de bir başkasından bekliyor aynı sadakat ve itaati!
Kime gücü yeterse…
 
*  *  *
Böylesi pratiklerde “özgürlük” sözcüğüne şu ikaz ekleniyor:
“Özgürlük anladık da o kadar da değil…”
Sözcük bazen mahcup kalıyor durduğu yerde…


*  *  *
Deri Değiştirmek romanında Carlos Fuentes şöyle haykırır:
“Bir devrim yerine iki devrim olması gerekiyordu. Biri dünyada, biri içimizde...”

*  *  *
Kıbrıs’a dair şöyle uyarlanabilir söz:
“İki kez yıkmak gerekir barikatları; biri şehirlerde, biri zihinlerimizde…”


*  *  *
Ne demişti “Halkın Ekmeği” nde Bertolt Brecht…
Özgürlük neye yarar,
yaşarsa bir arada
özgürlerle tutsaklar?”


*  *  *
Suskuyu dil edinenlere acıyorum.

 



Biz inşaya geldik

Eurobarometre araştırması yayınlandı.
Kıbrıslı Rumlara dair çarpıcı bir not var:
“Yüzde 45, devlet başkanının başka bir dine veya millete mensup olmasını sorun etmiyor.”
“Kıbrıslılar Tabuları Yıkıyor Mu?” başlığı ile yansıttı bu gelişmeyi, Alithia!
Halbuki…
Coğrafyanın ortak kaderi bu değil mi aslında?

*  *  *
Bir de "Bazı sendikacılar ve bazı siyasetçiler var, Türkiye mi, Rum kesimi mi desem Rum kesimini tutarlar” diyen Türkiyeli bakana sormak gerekiyor.
Sorun eder mi acaba?

*  *  *
“Çözüm” istiyorlar içinde “barış” olmayan…
Ve pek çoğu razı buna, ne acı…
İçinde mülkleri varsa eğer…
İçinde emek verilmemiş konforları, ter akıtılmamış maaşları, yalanları, talanları varsa eğer…

*  *  *
Duydunuz mu?
“Biz inşaya geldik, yıkmaya değil. Suriye Suriyelilerindir.” demiş bir başkası…
1974’te savaş uçaklarının adaya attığı Türkçe, Rumca bildiriler geldi aklıma…
"Kıbrıs Rumları…
Güzel adanda yine asırlarca kardeş bildiğin Kıbrıs Türkü ile huzur içinde yaşayacaksın.
Biz bunu sağladıktan sonra Türkiye'ye döneceğiz.
Toprak değil sulh, adalet ve kardeşlik istiyoruz."

 

 

Bu yazı toplam 1943 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar