
“Meclis değil hükümet kararı veriyorsunuz”
Ayrılıkçı “iki devletli çözüm” tezinin görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda kürsüye çıkan CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, bu adımın Meclis iradesini yansıtmadığını, doğrudan hükümetin siyasi hesabına hizmet ettiğini belirti.
Ayrılıkçı “iki devletli çözüm” tezinin görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda kürsüye çıkan CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, bu adımın Meclis iradesini yansıtmadığını, doğrudan hükümetin siyasi hesabına hizmet ettiğini belirterek, “Meclis değil hükümet kararı veriyorsunuz” ifadeleriyle tepki gösterdi.
Erhürman, seçimlere beş gün kala Kıbrıs sorununa ilişkin böylesi bir kararın gündeme getirilmesini “ciddiyetsizlik” olarak nitelendirdi; “Bu mesele, seçim amaçlarıyla kullanılabilecek bir enstrüman değildir” dedi
“Seçime 5 gün kala, hem de Kıbrıs sorunuyla iglili Meclis kararı alınması görülmemiştir”
Hükümete mensup vekillerin konuşmalarını dinlediğini söyleyen Erhürman, “Bahsetmedikleri bir konu var: Bugün itibariyle seçime 5 gün var. Nedense bu konu hiç gündem olmadı. Tarihimizde Melis’te, hem de Kıbrıs sorunuyla ilgili bir kararı seçime 5 gün kala aldığını görülmedi” dedi.
Erhürman, “Buradaki vekil arkadaşlarımı tenzih ederek söylüyorum çünkü müsebbibin kim olduğunu biliyorum; bu ciddiyetle bağdaşan bir tavır değildir. Kıbrıs sorunu memleketin en ciddi konusudur. Bu halkın egemenlik haklarıyla ilgili en ciddi konudur. Seçim maksatlarıyla kullanılabilecek bir enstrüman değildir. Hele de KKTC meclisi, hiç seçim maksatlarıyla kullanılacak bir enstrüman değildir. Buradaki ciddiyetsizliği, buradaki arkadaşlar üzerinden değil, bunun müsebbibi olan üzerinden kayda geçirmek istiyorum” şeklinde konuştu.
“Gönül isterdi ki demek yetmez”
Kendisinden önce konuşan vekillere işaret eden Erhürman, “Benden önce konuşan arkadaşların bazıları şu cümleyi kullandı: ‘Gönül isterdi ki oybirliğiyle bu karar geçsin.’ Gönlün istemesi yetmez. Eğer gönül bir şey istiyorsa, yolunu etmek gerekir. Oybirliğiyle karar alınabilmesi için topluca önceden görüşülür. Sadece iktidara mensup vekillerin değil; muhalefete mensup vekillerin de oyu alınmaya çalışılır. Özellikle önerge aşamasında” ifadelerini kullandı.
“2010’da oybirliğiyle alınmıştı, bugün neden değil?”
Erhürman, “Az önce çeşitli Meclis kararlarından bahsedildi. 24 Şubat 2010 tarihli Meclis kararı önümde. 5’inci maddesi şöyle diyor: Garanti ve İttifak Anlaşmaları tahtında Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’taki etkin ve fiili garantisinin hayati ve en temel unsur olduğunu vurgulamayı tarihsel bir önem olarak değerlendirir.’ Bu karar meclisten oybirliğiyle geçti. Bugün ne oldu? Muhalefetle irtibat kurmadan, seçim maksatları açısından olduğu göze sokularak, bir talep üzerinden önerge imzalandı, Meclise sunuldu. Şimdi de oybirliğiyle karar alalım diyorlar” şeklinde konuştu.
“Komitede biz oy doğrultumuzu ifade etmiştik” diyen Erhürman, “Komite safhasında durumu gördünüz. Hayır diyor arkadaşlar. Bunun üzerine gönül istiyor diye genel kurulda konuşma mı yapıyorsunuz?” diye sordu.
“Meclis değil hükümet kararı veriyorsunuz”
Erhürman, “20 Ekim’den sonra bu ülke, bu halk, tekrardan kendisiyle, kurumlarıyla gurur duyacak. Çünkü bu yaşanan, maalesef gurur duyulacak bir durum değildir. Meclis kararı Kıbrıs sorunuyla ilgili olacaksa, dünyaya mesaj verilmesi gerekir. Bunu da Meclis bütünlüğüyle verirler. Bu Meclis değil, hükümet kararıdır. Hükümet kararı verecekseydiniz, Meclise getirmenize gerek yoktu” şeklinde konuştu.
“Meclis değil hükümet kararı veriyorsunuz” söylemini yineleyen Erhürman, “ben çok iyi hatırlıyorum 4’lü hükümetten sonra kurulan hükümetin programında AB çatısıaltında iki devlet deniyordu. Her gelen hükümet kendi çoğunluğuyla ilgili bir karar getirsin, onaylasın, gitsin” ifadelerini kullandı. Erhürman, “Saat 11.00’de olağanüstü toplantıya çağırıp, 13.00’de toplanabilip sonra da Kıbrıs sorunu gibi memleketin en ciddi konusunu ‘gönül isterdi’ diye görüşemez. Bu kendi kurumlarımıza ne kadar saygı gösterdiğimizi ortaya koyar” dedi.
“Gönül arzu ederdi ki önergenin gerçek sahibi olan Sayın Ersin Tatar da burada olsun”
“Gönül arzu ederdi ki önergenin gerçek sahibi olan Sayın Ersin Tatar da burada olsun ve bu tezle tam olarak nereden kastettiğini anlatsın. Çünkü hala anlaşılmıyor. Biz de bu içeriği değerlendirelim, belki de aklımıza yatardı” ifadelerini kullanan Erhürman, şöyle devam etti:
“Son günlerde Ersin Bey ile hiçbir şekilde bir araya gelemiyorum. TV’de, mecliste, sokakta… Önergenin gerçek sahibinin o olduğu ilk metinde ismi de açıkça yer alıyordu.”
Tufan Erhürman, şöyle devam etti:
“Farkında değil midir ki BM ile son olarak 3D formülünü paylaştı? 3D formülü şu demektir: Doğrudan ticaret, doğrudan temas ve doğrudan uçuş… Bu formül, bunları yaparsanız biz müzakere masasına oturacağız demek değil midir? Bu üçü sağlanırsa da masaya oturursunuz, ne görüşeceksiniz? Bunu hiç düşündünüz mü? Ersin Bey’e deseler ki gel de iki devlet masası kurduk, 3D’yi vermezseniz gelmem mi diyecek? 3D herhalde ön şart değildir. Müzakere masasına oturmanın şartıdır. Müzakere masasının da zemini bellidir”
“Benim önümdeki formül 3D formülüdür”
Erhürman, “Burada niyet bellidir, 20 Ekim’den sonra hocanın elini bağlayacak bir karar çıkartıyoruz. Öyle bir şey yok. Benim önümdeki formül 3D formülüdür. Çünkü BM’ye verilen son formül odur” dedi.
Tufan Erhürman, Türkiye ile kavga etmediğini ve etmeyeceğini, diğer tüm Cumhurbaşkanlarının yaptığı gibi Türkiye ile istişare içerisinde müzakereleri yürüteceğini, Türkiye’nin garantör ülke olduğunu, imzası olmadan anlaşmanın yürürlüğe girmesinin mümkün olmadığını ifade etti.
“Benim iki yeğenim var, ikisi de karma evliliklerden doğan çocuklardır. Bunu olsun benim üzerimden söylemeyin”
Sözlerinin sonunda, insanları doğdukları yere göre bölmeye çalışan politikalara tepki gösteren Erhürman, şöyle devam etti:
“Sizden ricamdır bugün için, 20 Ekim’den sonra da meclisimiz için ricamdır, bu memlekette insanları bölmek üzerinden politika yapmaktan vazgeçin. İnsanları doğdukları yere göre ayırmak, buradan siyasi rant elde etmek bu halka yapılacak en büyük kötülüktür. Kürsüde özel hayatı anlatmak zorunda değilim ama benim bir kız kardeşim var eşi Türkiye Cumhuriyeti kökenlidir. İki çocukları var. Benim iki yeğenim. Tek yeğenlerim. Bu çocuklar, karma evlilikten doğan çocuklardır. Bunu olsun benim üzerimden söylemeyin. Benim ailem üzerinden ayrımcılık politikaları üretmeyin. Bunlar gemilere dolduracak da bilmem ne. Yazıktır yahu. Hiçbir şey için değmez buna. Bu korkuyu salmaya vallahi de billahi de değmez. İnsanları tedirginlik içerisine sokarak bunu yapmaktan imtina etmeyecek misiniz?”
“Gidin verin pasaportları”
Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakları ve adada özgür dolaşım haklarıyla ilgili Ersin Tatar’ın 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı sürecinde tek bir adım atmadığını ifade eden Erhürman, “Eğer bu çocukların hakları önemli değil diyorsanız, size çağrı yapıyorum; gidin verin pasaportları! Siz derken, çoğul olarak siz kullanmıyorum. Makama saygı amacıyla ‘siz’ kullanıyorum. Onun da adresi belli” şeklinde konuştu.















