6 Şubat depremi ile yaşanan yıkımın acısı her geçen gün daha da derinleşiyor. Sadece yakınlarını, candan öte çocuklarını kaybeden aileler değil, hemen hemen toplumun tamamı yastan payına düşeni alıyor. İnsanın aklı ile hayal edemeyeceği bir gerçeklikle sarsılıyor herkes. Elimiz kolumuz bağlı adeta. Ateşin düştüğü yere erişmek istesek de mümkün değil. Atabileceğimiz tek adım, dayanışma göstermek ve rant uğruna hayatı cehenneme çeviren yeşil sermaye canavarının cezalandırılmasını sağlamak. Başka yolu yok.

Türkiye Cumhuriyeti’ndeki hukuk sisteminin siyasallaşması neticesinde geldiği durumun farkındayız. Çoğu zaman adalet terazisinin ayarının kaçtığını düşünsek de gözümüz ve gönlümüz açık olursa yaşatılan karanlığın hesabı sorulabilir. Dayandıkları yapı o kadar çürüdü ki, yıkılmaya mahkûm. Gidiyorlar, her ne olursa olsun gidecekler.

Gelelim bizdeki uzantılarına.  Yerbilim mühendisleri ve ilgili bilim insanlarının aktardıkları bilgilere göre; Türkiye’deki fay hatlarında yaşanan hareketliliğin neticesinde Kıbrıs’ta da bir deprem gerçekleşecek. Zamanı belirtilemese de, yoğunluklu olarak İskele – Mağusa kıyıları işaret ediliyor. Tabi ki adanın küçüklüğüne bağlı olarak, panik çok daha geniş bir alana yayılıyor. Şaka değil, insan hayatından bahsediyoruz.

O yüzden uzmanların uyarılarını yoğunlaştırdıkları yerler dışında da güçlendirici çalışmaların yapılması elzem. Ama öyle bir iradesizlik mevcut ki, bir yıkım olmadan, yürekleri dağlayan ateşler körüklenmeden, hükümet edenlere adım attırmak mümkün değil. Namık Kemal Lisesi, Cumhuriyet Lisesi ve Karakol İlkokulu özelindeki okullarda son zamanlarda yaşanan kaos, bu durumu çok net bir şekilde kanıtlıyor.

Sizi biraz geçmişe götürüp, KTOEÖS’ün kamuoyu ile paylaştığı açıklamalarda dikkat çektiği birkaç hususu hatırlatmak istiyorum:

• 17 Aralık 2021 tarihli “Şu Mektepler Olmasa Maarifi Ne Güzel İdare Ederdiniz” başlıklı açıklama ile başlayalım. 16 Aralık 2021 tarihinde Mağusa Namık Kemal Lisesi’nde sınıf çatısı öğrencilerin başına yıkılınca yapılan açıklamada: “ Ülkemizde hükümetin önceliği, başta sağlık ve eğitim olmak üzere kamusal hizmetlerin alt yapılarını geliştirmek ve verimliliğini arttırmak olması gerekirken, bu sorumluluk yıllarca yerine getirilmemiştir”  denildi. Ayrıca okul müdürünün defalarca okul binasının güvensizliği ile ilgili yaptığın yazılı uyarıların da yanıtsız kaldığı aktarıldı.
• 2 Ağustos 2022 tarihinde sendika başkanı Ozan Elmalı’nın okul duvarlarındaki döküntülerin fotoğraflarını da eklediği bir diğer açıklamada, ülkedeki kamu eğitiminde kullanılan okulların son zamanlarda “hayırsever vatandaşlar” tarafından inşa edildiğini, devletin hiçbir şekilde bu alana yatırım yapmadığını söylerken idarecilere yönelik şu soruları yöneltti: “1974’ten sonra tam 48 senedir kapısı, penceresi dahi değiştirilmeyen bir çivi çakılmayan okullarımız olduğunun farkında mısınız?, Bazı okulların yıkılmak üzere olmasından dolayı, oluşabilecek can ve mal kaybının sorumluluğunu üstlenebilecek misiniz?”, binalardaki eksiklik ve tadilat ihtiyaçlarını hatırlatan pek çok soru daha.
• 11 Ağustos 2022, bu sefer Lapta Yavuzlar Lisesi’ndeyiz. Yine fotoğraflarla desteklenen açıklamada: “Tehlikeli Bina” olarak raporu bulunan yarısı yıllar önce yıkılıp yeniden yapılan bir bloğun ve çatı kısmındaki derin çatlağın can kayıplarına yol açabileceği, kış aylarında dökülen ve su akıtan tavanlardan dolayı zaman zaman bazı sınıflardaki eğitime ara verilmek zorunda kalındığına vurgu yapıldı.
• 15 Ağustos 2022, Sedat Simavi Endüstri Meslek Lisesi. Okulun bilişim koridorundaki iki bina birleşiminin birbirinden ayrıldığı belirtilirken, aslında öğrencilerin sağlığını da ilgilendiren konulardan biri olan tuvalet eksikliği hatırlatıldı. 70 öğrenciye 1 tuvaletin düştüğü söylendi. Ayrıca inşaat ve metal bölümünün camlarının, 1959 yılından kalma kapanmayan pencereleri fotoğraflar eşliğinde aktarıldı.
• 1 Kasım 2022, Dr. Fazıl Küçük Meslek Lisesi ve Erenköy Lisesi. İçlerindeki paslı demirlerin göründüğü yıkıntı sütunların fotoğrafı paylaşılıp çökme tehlikesine karşı uyarı yapıldı.
• 28 Kasım 2022, Dr. Fazıl Küçük Meslek Lisesi. Sendika tarafından defalarca yapılan uyarılara rağmen hiçbir iyileştirme yapılmadı ve çocukların altında oturduğu koridorun tavanı çöktü.
• 9 Aralık 2022 İskele Ticaret Lisesi. O tarihten yaklaşık 6 ay önce elektrik geçirmek için açılan çukurlar açık vaziyette durmaktaydı.
• 19 Aralık 2022, Osman Nejat Konuk Ortaokulu. Yağmur yağdığında okul binasının birçok bölümü su akıtmakta, avluda su göletleri oluşmaktadır. Binanın temelinden nereden geldiği tespit edilemeyen su çıkmakta ve bazı odaları su basmaktadır. Öğrenciler beden eğitimi derslerini gerçekleştirdiği beton parke ve öğretmenlerin arabalarının park yeri aynı mekan olduğu için tehlike arz etmektedir.
• 5 Ocak 2023, Değirmenlik Lisesi. Okul kantini girişindeki tavan ile öğretmen ve öğrencilerin kullandığı çardağın çatısı çökmek üzeredir, beden eğitimi soyunma odaları bakımsızlıktan kullanılmayacak durumdadır.
• 12 Ocak 2023, Atatürk Meslek Lisesi, dışarda yağmur durmasına rağmen bina içinde devam etmekte, okul içine akan su, kovalara doldurulup boşaltılmaktadır.

Sendikadan edindiğim bilgiler ışığında alıntıladığım açıklamalar, mevcut durumun sadece bir kısmı. O kadar fazla sorun var ki, tüm ifşa ve uyarıları günlük köşe yazısına sığdırabilmek mümkün değil. Burada belirttiklerim bile tehlikenin göz göre göre geldiğini gösteriyor. Zamanında önlem almamanın bedelini, şimdi çadırda yağmur çamur içinde ve insani olmayan koşullarda eğitim yapmaya çalışan öğrenciler ve öğretmenler ödüyor.

Peki ya 6 Şubat’ta yaşanan deprem olmasaydı, yine bu okullarda eğitim aynı koşullarda mı devam edecekti? Hiçbir iyileştirme yapılmayacak mıydı?

Külliye inşaatını eleştiren ve toplumun bu yönde bir ihtiyacı olmadığını söyleyenlere karşı pek muhterem idareciler ne demişti: “İtibardan tasarruf olmaz”.

Bravo, sayenizde geleceğe doğru emin adımlarla yürüyoruz. Tam yol geriye…