
'Kıbrısrum edebiyatında Kıbrıs olayları...'
Kıbrıs olayları insan beyninde iz bırakmayacak gibi değildi. Olaylar hem Kıbrıslıtürk sanatçıların hem de Kıbrıslırum sanatçıların eserlerinde önemli etkide bulundu. Bunların ideolojik yansımaları da vardır muhakkak. Şimdi bu travmaların aşırı sağcı bir K
Ulus IRKAD
Kıbrıs olayları insan beyninde iz bırakmayacak gibi değildi. Olaylar hem Kıbrıslıtürk sanatçıların hem de Kıbrıslırum sanatçıların eserlerinde önemli etkide bulundu. Bunların ideolojik yansımaları da vardır muhakkak. Şimdi bu travmaların aşırı sağcı bir Kıbrıslırumda başka, solcu bir Kıbrıslırum’da da daha farklı etkileri olacaktır. Esasında bu iki toplum beş yüz yıla yakın beraber yaşamışlardır ve birlikte üretmişlerdir. Bu konuda Kıbrıslıtürk şair Mehmet Yaşın “Step Mother Tongue” (Üvey Ana Dili) adlı eserinde Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum dilleri için bakın şunları söylemektedir( Middlesex University Pres,2000):
“Türkçe ve Rumca gibi Ortadoğu’daki birçok dil de birbirleriyle yaklaşık bin senedir ilişki içerisindedir(Yashin,2000;2). Mesela Karaman Vilayetinde konuşulan Türkçe, 16.yy ve 20.yy başlarında Rum harfleri ile de ifade edilmekteydi. Türkçe ve Yunanca birçok ortak deyimlere, ifadelere ve edebi yapıtlara sahiptiler ve de çalışmayı beklemektedirler. Aynı zamanda Türkçe ve Yunanca dil yapısında ve fonetikte birbirlerini etkilemişlerdir. Şunu da söyleyebiliriz; Türkçe ve Rumca ayrı baba ve aynı anaya da sahiptirler diye de iddia edilebilir, ama bu aynı anne Bizans coğrafyası içerisinde doğmuştur. Eğer yazılı kültürde en gelişmiş dil olan Yunanca , Türkçe’yi etkilemişse, Sonraları Türkçe de İstanbul gibi bir şehirde merkezi politik bir güç olarak Yunanca-Rumca konuşan halkın bir referansı olmuştur. Bu nedenle konuşulan diller ve yazılı edebiyatlar sadece kendi çapraşık ilişkileri içerisinde politik güçler ve kültürel kurumları içerisinde anlaşılabilirler”(Yashin,2000;2).
Bırakınız aynı kültürlerin paylaşılmasını dil olarak da Yaşın’ın söylediği gibi birbirini etkilemeler olmuştur. Ben size milliyetçiliklerin birbirini ayırdığı bu iki halkın yaşadıkları aynı olaylardan Kıbrıslırumların benzer etkilenmelerini yazacağım. Neşe Yaşın’ın (Mehmet Yaşın’ın kızkardeşidir) şiiri bugün hem Güney Kıbrıs’ta hem de Kuzey Kıbrıs’ta oldukça sükse yaratmıştır ve bilindiği gibi Güney’de bu şiirin şarkısı da bestelenmiştir:
Yurdunu sevmeliymiş insan
Öyle diyor hep babam
Benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından
Hangi yarısını sevmeli insan?
Kıbrısrum Edebiyatında 1964 Olaylarının Etkisi
Kıbrısrum şairlerine 1964 yılında fanatik Kıbrısrum saldırılarından dolayı Kıbrıslıtürklere yapılan katliamları eleştiren namuslu sesler çıkmadı mı? Tek-tük de olsa çıkmıştır. Bakın o edebiyatın temsilcilerinden biri, üstelik şiirinin adını “Ölü Türk Çocuğuna Ağıt” adını koymuş:
Ölü Türk Çocuğuna Ağıt
Mylae’deki gemilerde
Benimle olan Stetson!
Geçen sene bahçene gömdüğün ceset
Bu sene tomurcuklanıp çiçek vermeye
Başladı mı? (T.S. Eliot: “Harcanan Toprak)
Önümde uzanan yemyeşil bir ova
Sarı papatyalarla süslenmiş
Gelinciğin kırmızısı
Menekşenin tebessümü
Bu ovada
Altını açarak ısınıyor
Güneşin ışıklarıyla
Bu ova
Bir ince öpüş ve okşayışla
İlkbahar yoluna canımız feda
Bu ovanın üzerinde
Ki Tanrı ve insan canını koruyor
Bu ovanın üzerinde bir vücut korunuyor
Ve insanoğlunun bir şarkısını mırıldanıyor
Bu ovanın üzerinde
Bu ovanın üzerinde
Bir Türk çocuğunun cesedi yatıyor
Allak bullak olan bir yüz
Acının tam ortasında yakalanmış
Ve şişmiş…
Acısı çocuklara mahsus bir maske gibi kalmış
Tanrıya kurban verilmiş
Eğer yeryüzü gerçekten darsa
İlkbaharın bu panayırında
Sormak gerek
Uluslar varsa papatya halklarının arasında
Sormak gerek
Yeşil çimlerin hangi ulus olduğunu
Şairin sesi
Bu sene tekrar soruyor
Hey yağ tüccarları !
Ve siz cesetlerin sömürücüleri !
Stetson soruyor sizlere:
“Geçen sene bahçenize gömdüğünüz ceset,
Tomurcuklanmaya başladı mı
Ve çiçek verecek mi bu sene”, diye
Mekanikos Pantelis (1928-1979)
Türkçeye Çeviren: Ulus Irkad
Kıbrısrum Şiirinde 1974 Etkisi
Güney Kıbrıs’tan Bir Devrimci Şiir
Özgür İnsanın Şarkısı
Saçımı arkaya atacağım
Yüzümü yukarıdan aşağıya eğip
Sokaklara ve alanlara dolacağım
Silah, bağırma ve sloganlarla
Dikenli tellerin gülünç ve sadık taraftarı
Ölümün ateşten elçisi olacağım.
Düşünceli adamlar gelip
Cesedimi çöplüğe atacaklar
Çünkü ben müşterilerini kovmuştum dükkanlarından
Eğitilmiş polisler gelecekler
El ve ayaklarımı kırmak için
Çünkü ben ideal kıvılcımım çocuklarının içindeki
Kızıllar gelecek
Yüzümü kızıl yapmak için
Çünkü ben onlardan daha da kızılım
Beyazlar da gelecek
Gözlerimi siyah yapmak için
Çünkü ben onlardan daha da beyazım
Aydınlanmış olanlar gelecek
Görmemi sağlamak için
Çünkü ben onlardan daha da aydınlığım
Gelecekler
Aptallar, ciddi olanlar, Doğulular, Batılılar
Protestanlar, Katolikler, kindarlar ve düşmanlar
Şeytanlar ve tanrılar
Yani hepsi de, bütün onlar ve şunlar
Hayatı bir anda elimizden alanlar
Fakat saçlarımı yine geriye atacağım
Kan lekesi olan yüzümü yine yukarıdan aşağıya giyeceğim
Sokaklara ve alanlara çıkacağım
Silah, haykırış ve sloganlarla
Ekmek ve özgürlük için sesimi yükselteceğim…
Doros Loizou (1944-1974)
Yukarıdaki şiiri yazan Doros Loizou 20 Temmuz öncesi Türk çıkarma Birliğinin harekatından beş gün önce olan Yunan Darbesi sırasında Darbeci ve faşist Yunan askeri ve de EOKA B örgütü tarafından yakalanıp kurşuna dizilmişti. Beş gün sonra Türk birliklerine esir düşen bir Kıbrıslırum ise şunları yazmıştı şiirinde:
KARDEŞÇE BİR HATIRLATMA
Mehmet sana acımıştım
Ellerimi kayışınla arkama bağlamaya çalıştığın zaman
Yumruklarınla sertçe alnıma vurduğunda
Hatırlıyorum,bakışım seni rahatsız etmişti,
Hıncını almış,ve benim acı içindeki yüz ifademde boğulmuştun
Ve bana öfkeli bir şekilde bakmıştın.
Soğuk düşüncelerle, ve ağırbaşlıca,
Tekrar bir an kırık yerlerimi tekmelemiştin.
Acı içindeydim, ama inan bana hiç darılmadım sana,
Mehmet, gözyaşlarım senin içindi, inan bana.
Ben senin kölen değildim...
Kölelik seni de esir almıştı,
İkimizi de,
Satmışlardı bizi aynı pazarda,
Mehmet...
Artemis Antoniou- 1974
Türkçeleştiren:Ulus Irkad
Bu şiir Güney Kıbrıs’ta aylık olarak çıkan “The Cyprus Review-Number 2-Fall 1997” adlı dergiden alınıp İngilizceden çevrilmiştir.
Kıbrıs’ta yaşayan her iki toplum da son altmış yıldır ülkelerinde meydana gelen çatışma ve acılardan etkilenmişler ve kendi ideolojik yapıları gereği bu olayların etki ve yansımaları doğrultusunda eserler üretmişlerdir. Solcu Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumların ürettikleri eserler, yine ideolojik yapılarının bir gereği olarak daha ders verici, daha barışçı ve iki halkı da barışa çağıran eserlerdir. Bu çağrılar birgün yerine ulaşırsa o gün Kıbrıs’ta barış da olacaktır. Bu barış çağrısının en erken bir zamanda gerçekleşmesi dileğiyle…
(ULUS IRKAD)

















