1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Kayıplarla ilgili “YAP/YAPMA” Kılavuzu… (3)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Kayıplarla ilgili “YAP/YAPMA” Kılavuzu… (3)

A+A-

Geçtiğimiz hafta Kıbrıs’a bir ziyarette bulunan Suriye İnsan Hakları Komisyonu ve Suriye hükümet görevlilerine, Suriye’de oluşturacakları “kayıplar”la ilgili “mekanizma” konusunda çeşitli tavsiyelerde bulunduk, kayıplarla ilgili bir “YAP/YAPMA Kılavuzu” sunduk… Geliştirmekte olduğumuz “Kılavuz”umuz devamla şöyle:

 

***  KAYIPLARLA İLGİLİ HERHANGİ BİR “PAZARLIĞA” GİRİŞMEYİN…

Aranmakta olan “kayıplar”la ilgili herhangi bir “pazarlığa” girişmeyin. Bu konu çok kereler karşımıza çıktı ve insani açıdan son derece SAKINCALI ve YANLIŞ birşeydir… Bazı şahıslar, bazı kayıpların gömülü olduğu bir yeri bildikleri halde, bunu göstermek için “karşılığında filan kaybın bulunmasını” talep edebiliyor. Böylesi bir tavır, insani bir tavır değildir. Eğer herhangi bir kaybın yeri biliniyorsa, bunu bildiğini ileri süren şahıs tarafından, herhangi bir karşılık beklemeksizin göstermelidir. Bu bir zamanlar pazarlarda yürütülen “at pazarlığı” değildir, sözkonusu olan insanların yaşamakta olduğu çok büyük travmalar, hayatlarının darmadağın edilmiş olmasıdır… Sevdiklerinden en ufak bir haber bekleyenler acılar içerisinde son 50-60 yıllarını derin yaraları açık biçimde geçirirken, onların sevdiğinin yerini söylemek karşılığında, başka bir “kaybın yerinin bulunmasını” talep etmek, en basit tabiriyle acımasızlıktır ve insaniyete sığmaz.

O nedenle kayıpların aranıp bulunarak kimliklendirileceği ve ailelerine defin için kalıntılarının iade edileceği mekanizmaları oluşturacak olanlara tavsiyemiz, kayıplarla ilgili bu şekilde herhangi bir “pazarlığa” girişmemeleri, bundan uzak durmalarıdır.

 

***  ARANIP DA KALINTILARI BULUNAN KAYIPLARLA İLGİLİ “DENGE TUTTURMAK” ADINA, GECİKMELER YAŞANMASINA İZİN VERMEYİN…

Farklı etnik gruplardan ya da farklı siyasi görüşlerden gelen kayıpların aranıp da kalıntılarının bulunması halinde, herhangi bir biçimde “aranan kayıplar arasında denge tutturmak” adına, gecikmeler yaşanmasına izin vermeyin. Bir kayıptan geride kalanlar bulunmuşsa, bunu “matematik hesaplarıyla”, “şu kadardan şu kadar, şu kadar bulunursa, şu olur” gibi hesaplarla, kimliklendirilmiş kalıntıların ailesine iade edilmesini geciktirmekten ve kalıntıları inceleme yapılmış olan laboratuvarda tutmaya devam etmekten kaçının. Kayıplar konusu son derece insancıl bir konudur ve insanların çektiği acılar üstünden herhangi bir hesap-kitap, herhangi bir “denge kurmaya çalışma” girişimi, hem kayıp yakınlarına, hem de insaniyete karşı acımasızlık olacaktır…

 

***  “KAYIPLAR”IN GÖMÜ YERLERİNİN BULUNMASI KARŞILIĞINDA ASLA MADDİ TEKLİFLERDE BULUNMAYIN…

“Kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunması karşılığında, asla maddiyatı içeren, para veya başka şeyler içeren tekliflerde bulunmaktan kaçının. Böylesi teklifler, insani olarak sürece yardımcı olan dürüst kişilere karşı bir hakaret oluşturacaktır. “Kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunması çabaları, tümüyle insanların insaniyetine, insancıl duygularına hitap eden, onları başkalarının acılarını görüp empati kurup yardımcı olmaya teşvik eden çabalar olmalıdır, maddiyata dayalı, “pazarlığa” dayalı herhangi bir çabadan kesinlikle kaçınılmalıdır. Böylesi yaklaşımlardan kaçınmak, bu konudaki insani çabaların güçlendirilmesine yardımcı olacaktır. Önemli olan maddiyat karşılığı değil, insaniyet nedeniyle gömü yerlerinin gösterilmesi ve bulunmasıdır…

 

***  İNSANCIL ÇABALARI GÖRÜNÜR KILIN, ONURLANDIRIN…

“Kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunmasında insani çabalar göstermiş olanların görünür kılınması ve onurlandırılması için uğraş verin. Eğer bu insani çabaları göstermiş olanlar “isimsiz kalmayı” tercih ediyorsa ve gizlilik koşuluyla bunu yapmışlarsa, o zaman onların bu kararına saygı göstermek gerekir. Ancak eğer aralarında gömü yeri göstermiş olan ve bunun toplumlar tarafından bilinmesinde sakınca görmeyen insanlar varsa, onların insaniyete ve kayıp yakınlarına hizmet eden bu çabalarını öne çıkarın, görünür kılın, onurlandırın ki başkalarına da örnek oluşturup başkalarının da gömü yerlerini göstermelerine teşvik olmalarını sağlayabilesiniz…

İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve 1963-1974 Olaylarının Kurbanları örgütü “Birlikte Başarabiliriz” olarak biz, barışı savunan örgütlerle birlikte yıllardır düzenli biçimde bunu yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz…

 

***  KAYIP YAKINLARINI İRİLİ UFAKLI BULUŞMALARDA BİR ARAYA GETİRİN…

“Kayıpları”nın aranmakta olduğu farklı gruplardan kayıp yakınlarını, irili ufaklı buluşmalarda bir araya getirin… Her kesimden kayıp yakınlarının bir araya gelmesi, onların birbirlerinin acılarını görmelerini, empati kurmalarını ve birlikte çalışmaları için ortak bir alan bulabilmelerini sağlayacaktır. Bu tür diyalogları önceden yapılandırın, nelerin yanlış gidebileceğini, nelerin teşvik edilebileceğini, neler yapmak ve neler yapmamak gerektiğini önceden iyice düşünerek bu buluşmaları gerçekleştirin. Tek bir merkezde değil, ülkenin farklı yerlerinde, kırsal ve kentsel alanlarda böylesi toplantılar yaparken, bölgelerin hassasiyetlerini, neyin ne zaman ve nasıl yapılması gerektiğini, neyin yapılmaktan kaçınılması gerektiğini inceden inceye hesaplayın. Herhangi bir adım atmadan önce, bu konularda çok net bir görüşe ve çok net bilgilere sahip olmanız gerekir. Gelişigüzel etkinlikler ve gelişigüzel hareketler, kayıpları arama sürecinize büyük zarar verebilir… Önemli olan çeşitli bölgelerde yaşanmış olan katliamlar, tecavüzler ve bundan kaynaklı travmalara son derece anlayışlı ve hassas biçimde yaklaşmak ve sözkonusu bölgede neyin kabul görüp neyin kabul görmeyeceğini iyice analiz etmek, bölgeden insanlarla istişarelerde bulunarak onların rehberliğinde bu tür etkinliklere karar verebilmektir. Bölgeden insanların hassasiyetlerinin dikkate alınmadığı, bölgeden insanlarla herhangi bir temas kurulmadan harekete geçildiği etkinliklerden özenle kaçınmak gerekir… Farklı bölgelerde, özellikle hassasiyeti yüksek olan bölgelerde neyin, ne zaman ve nasıl yapılması ya da yapılmaktan kaçınılması gerektiği konusunda net bir görüşünüzün olması, bunun için de konuları bölgelerden insanlarla birlikte çok iyi araştırmanız gerekir.

 

***  SANATÇILARI, YAZARLARI, ŞAİRLERİ, GAZETECİLERİ İNSANİ “KAYIPLAR” KONUSUNDA BİR ARAYA GETİRİN…

Sanatçıları, yazarları, şairleri, insani “kayıplar” konusunda bir araya getirerek, taraf tutmaksızın “farkındalık” sağlanmasını teşvik edin… “Kayıplar” konusunun insani yönünü öne çıkarmak ve sanatçı, yazar ve gazeteci çevrelerinin bunun “farkına varmaları”nı sağlamak, kayıp arama çalışmalarına önemli bir katkı sağlayabilir.

İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve 1963-1974 Olaylarının Kurbanları örgütü “Birlikte Başarabiliriz” olarak biz bu türden iz bırakan ve sonrasında “taklit” de edilen çeşitli etkinlikler düzenledik.

2012-2013 yıllarında başta iki toplumdan olmak üzere adamızdaki farklı toplumlardan sanatçıları çeşitli atölye çalışmalarında ilk kez bir araya getirdik. Kıbrıs’ta ilk kez yapılan böylesi bir çalışmada Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kayıp yakınları sanatçılarla buluşarak onlara yaşadıklarını bizzat aktardılar, sorularını yanıtladılar. Kayıp yakınları bir insanın “kayıp” olmasının ne demek olduğunu, bir “kaybı” beklerken neler hissettiklerini anlattılar. Sanatçıları, kayıp yakınlarının evlerinde ziyartlere de götürdük ve bir kaybın eşinin bekleyişinin ne demek olduğunu, kayba ait saklanan giysiler, o gelecekmiş gibi boyanıp fırçalanan ayakkabılarla dolu dolapları görmelerini sağladık. Çünkü bir insanın “kayıp” olması demek, onun bir “alacakaranlık kuşağı”na hapsolması demektir: Ne sağdır, ne de ölüdür.  Öldüğüne dair “kanıt” sunulmadığı sürece de bu şekilde alacakaranlık kuşağında yaşamaya devam eder. “Kanıt” da kaybın kalıntılarının bulunup DNA testleriyle kimliklendirilmesidir. Bu olmadan bütün söylenenler bir “kayıp” yakını için havada kalacak olan şeylerdir… Çünkü beklentisi, kaybının akibetini kanıtlarıyla öğrenmektir. Sanatçıların ressam Nilgün Güney Sanat Stüdyosu öncülüğünde ve “Birlikte Başarabiliriz”in organizasyonuyla bir araya getirildiği ve ziyaretlerde bulunulduğu etkinliklere sekiz ay boyunca devam ettik. Tümüyle gönüllü olarak ve herhangi bir yerden, herhangi bir “fon” ya da “proce parası” almaksızın yürüttüğümüz bu çalışmalar çerçevesinde, sanatçıları, kayıp yakınları eşliğinde Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde çeşitli toplu mezar ve başka gömü yerlerine götürdük… Bunlar arasında Galatya gölündeki toplu mezarlar, Muratağa-Atlılar-Sandallar toplu mezarları, Parisinos bölgesindeki toplu mezarlar, Balekitire’deki toplu mezar, Prodaras bölgesindeki bir toplu mezar ve Ayios Yeorgios Alamanos’ta bir mağaranın içerisinden incir ağacının biterek üç “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün yerinin bulunmasına yol açan toplu mezar vardı…

Sanatçılar bundan sonra yaratıcı süreçlerine geçtiler ve “kayıplar” ve “toplu mezarlar”la ilgili sergimiz 2014 yılında Goethe Enstitüsü’nde “Gerçeğin Rengi” adı altında açıldı ve büyük ilgi gördü.  2024 yılında benzer bir gönüllü ve insani projeye daha başlangıç yaptık ve AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu ve “Birlikte Başarabiliz” işbirliğiyle ve yine ressam Nilgün Güney ve seramik sanatçısı Fotos Dimitriu’nun küratörlüğünde “Acıdan Umuda” başlıklı sergimizi 2025 yılı boyunca Lefkoşa, Larnaka, Leymosun ve Baf’ta açtık… Bu kez ressamların tablolarının yanısıra, çatışmalar ve savaş esnasında birbirini koruyan ve insanların hayatını kurtaranların Dr. Derviş Özer tarafından yapılmış heykelleri de vardı… İki topluma yüzleşme ve yaşanmış olan kayıplar, yaratılmış toplu mezarlarla birlikte, birbirini koruyanların ve hayatlarını kurtaranların varlığıyla geleceğe yönelik umutlar da sundu bu sergi… Sergide tablolar, seramikler ve heykeller bulunuyordu… Bunları da “Yapılması gerekenler” arasında Suriye’den gelen üst düzey heyete, fotoğaflar eşlinde sunduk.

 

***  GENÇLİK KAMPLARINI, OKULLARI, ÜNİVERSİTELERİ KAYIP YAKINLARIYLA BİRLİKTE ZİYARET EDİNİZ…

Farklı kesimlerden kayıp yakınlarıyla gençlik kamplarını, okulları, üniversiteleri ziyaret ederek öğrencilerle bir araya gelmek, onlara sunuşlar yapmak, farklı kesimlerden kayıp yakınlarının öğrencilere birlikte hitap etmesi, bu konulardaki “tabu”ların yıkılmasına ve her bir tarafın sadece kendi tarafını “kurban olarak görme” psikolojisinden vazgeçerek, başkalarının acılarını da görmeleri için teşvik oluşturacaktır.

“Birlikte Başarabiliriz” örgütü olarak biz pek çok okula bu tür ziyaretlerde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. Yurtdışındaki üniversitelerden gelen, “Çatışmaların çözümü” ve benzer konularda master ve doktora yapan öğrencilerle de bir araya gelerek onlara Kıbrıs’ta yaşanan acıları ve süreçleri, bunlardan çıkarılacak dersleri örnekleriyle ve fotoğraflar eşliğinde anlatıyoruz.

Tüm bu gönüllü çalışmalarda her iki toplumdan kayıp yakınları da yer alıyor ve öğrencilerin sorularını yanıtlıyorlar…

Gençlik kamplarına katılan gençlerle de bir araya gelerek onlara benzer sunuşlar yaparak, “kayıplar”ın acısının “Türk” ya da “Rum” acısı olmadığını, bunun insani bir acı olduğunu örnekleriyle anlatıyoruz.

Kıbrıslırum ilerici gençlik örgütü EDON’la geçmişte yürüttüğümüz bu tür bir çalışmada yaşları 12 ile 18 arasında değişen 500 civarında Kıbrıslırum gence, “kayıplar” konusunda kendilerine tarih kitaplarında okuyamayacaklarını aktarmış ve her iki toplumun kayıplar konusundaki acısının aynı olduğunu, bunun insani bir acı olduğunu ve çözümü için her iki toplumun da işbirliğinin zorunlu olduğunu aktarmıştık. Suriye’den gelen üst düzey heyete, bizim izlediğimiz ve son derece etkileyici olan bu yöntemi oluşturacakları mekanizma çerçevesinde, kendi kayıp yakınlarını da katarak uygulayabilecekleri tavsiyesinde bulunduk.

 

***  KAYIP YAKINLARININ İNSANCIL BİÇİMDE BİRLİKTE ÇALIŞIYOR OLMASINI GÖRÜNÜR KILINIZ…

Farklı kesimlerden kayıp yakınlarının insancıl biçimde birlikte çalışması sağlanmışsa, bunu görünür kılmak gerekir. Böylelikle çok büyük acılar yaşamış olan kayıp yakınlarının insani bir konuda nasıl işbirliği yaptıkları görünüp anlaşılacak olursa, bu, barışa doğru önemli bir adım olacak, başkalarını da insancıl konularda işbirliği konusunda düşünmeye itecektir.

1989 yılından beridir iki toplumdan siyasi partileri bir araya getiren Slovakya Büyükelçiliği, geçtiğimiz yıllarda önerimiz üzerine böylesi bir girişime imza atmış ve her iki toplumdan kayıp yakınlarını, kayıplar konusunda birlikte çaba gösterdikleri için bir etkinlikle onore etmiştir. Slovakya Büyükelçiliği, YKP lideri Murat Kanatlı ve bizim önerilerimiz üzerine “kayıplar” konusunda çeşitli etkinlikler yaparak Kıbrıs’ta bir “ilk”in yaşanmasını sağlamıştır.  9 Aralık 2018’de iki toplumdan siyasi partiler Kıbrıs’ın güneyinde ve kuzeyindeki toplu mezarları ilk kez birlikte ziyaret ederek bu toplu mezarların bulunmasına yardımcı olan ve kayıp yakınlarına yardım edenlere plaket sunmuş, toplu mezarlara çiçek koymuş, ortak bir kayıpları anma günü ve ortak bir anıt için çağrıda bulunmuştur. Heyet önce 11 Kıbrıslıtürk “kayıp” şahsın kalıntılarının bulunduğu Pile yakınlarındaki Oroklini köyündeki kuyunun olduğu yeri, ardından ise Mehmetçik(Galatya) gölünde 17 Kıbrıslırum “kayıp” şahsın kalıntılarının  bulunduğu toplu mezarları ziyaret etti. Açıklamada, Kıbrıs olaylarında hayatını kaybeden Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar için ortak bir anıt ve kayıpların anılması için ortak bir gün belirlenmesi çağrısında bulunuldu.

Toplu mezar yerlerine farklı kesimlerden siyasi partilerin bu türden ziyaretler yapması, sürece yardımcı olanları onore etmesi, toplu mezarlara birlikte çiçek koymaları ve ortak anma günü ve ortak anıt için çağrıda bulunmaları, Suriye’de ve dünyanın başka yerlerinde oluşturulacak “mekanizmalar”a tavsiye edebileceğimiz etkinlikler arasında…

sayfa-16-resim-035.jpg

sayfa-17-resim-030.jpg

Bu yazı toplam 234 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar