1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Kardeşçe, barış içinde, ezmeden, sömürmeden,  insanca yaşamayı başarmanın önemi
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Kardeşçe, barış içinde, ezmeden, sömürmeden,  insanca yaşamayı başarmanın önemi

A+A-

Bu yazının birinci bölümü tamamen “kurgu”dur...
Bir film senaryosudur...
Sakın ola “aha Kıbrıs meselesini yazdı, Türkiye’yi eleştirir” demeyin...
Önceden uyarmış olayım...

-*-*-

18 yaşındaki bir genç...
Bir Ada’da yaşıyor...
Kafasını ütülemişler, O’nu milliyetçi yapmışlar, aynı Ada’daki öteki topluma düşman etmişler...
“Saldır” denmiş, saldırmış!
“Vur” denmiş, vurmuş!

-*-*-

27 yaşında bir başka genç...
Bu Ada’ya yakın bir başka ülkede yaşıyor...
Ada’yı daha önce hiç bilmemiş...
İnandırmışlar veya ödemişler...
Ada’ya gelmiş.
“Vur” demişler, gayet rahat tetiğe basıp vurmuş...

-*-*-

Bu tür olaylar, bu tür saldırılar veya çatışmalar, Dünya’nın bütün ülkelerinde olabilir...
Ve güvenlik güçleri bunun için vardır...

-*-*-

Bu tür olayları, “vur emrine uyan” ya da “vur emrini veren”in “milliyeti” üzerinden gidip siyasete çevirmek doğru değildir...
Yani, 18 yaşında beyni yıkanmış gencin veya 27 yaşındakinin işledikleri suçu; mensubu oldukları “ulusa” mal etmek doğru değildir...

-*-*-

Eğer genelleme yaparsanız, hataya düşersiniz...
Haaaa; genellemeyi sadece “bir millete karşı düşmanlık yaratmak” maksadıyla yaparsanız, buna zaten “ayrımcılık” ve sonucunda da “faşizm” dendiği apaçıktır... Daha büyük hatadasınız... 

-*-*-

Şimdi, yukarıdaki “genel” aktarımı, örneklerle açıklamaya çalışalım...
Yani yazının ikinci bölümüne geçelim...

-*-*-

Nikos Samson, Markos Drakos veya her hangi bir EOKA’cı; milliyetçilik akımı çerçevesinde, “Kıbrıslı” değil, “Elen” olduklarına inandırılmış; Kıbrıs Adası’nın tamamının Yunanistan’ın  toprağı olması için yemin etmiş kişilerdi...
EOKA’nın temel hedefi, İngilizlere karşı silahlı mücadele verip, Ada’yı Elen yapmaktı.
Başaramadılar...

-*-*-

Akabinde, EOKA B kuruldu...
EOKA B’nin hedefi de, Türkleri gerekirse yok edip ama genelde bir şekilde ekarte edip, Ada’yı yine Yunanistan’a vermekti veya bağlamaktı.
Başarısız oldular...

-*-*-

Bu çerçevede veya bu amaçla yetişmiş ya da yetiştirilmiş EOKA’cılar ya da EOKA B’ciler suç işledi mi?
Evet büyük suçlar işledi...
Peki, tüm Kıbrıslı Rumlar EOKA’cı mıydı?
Değildi...
Sayıları 300, hadi bilemediniz 400 kişiyi geçmemişti ama toplumlarını gayet iyi kontrol edebilmişlerdi.
Faşist propaganda ellerindeydi...

-*-*-

Devam edelim...
İkinci bir örnek verelim...
27 yaşında Elazığlı bir genç, uçağa veya gemiye binip KKTC’ye geldi...
Tabancasını beraberinde getirmiş de olabilir, burada sağlamış da olabilir...
Ama eline aldığı tabancayla gitti bir Kıbrıslı Türk’ü vurdu...

-*-*-

Neden vurdu?
Para almıştı ya da inandırılmıştı...
Neden vurduğu sorun değil...

-*-*-

Her iki örnekte de genellikle vurulanlar Kıbrıslı Türk...
Birincisinde vuran “Rum”...
İkincisinde vuran “Türk”...
Hedef – amaç farklı...

-*-*-

Peki, bu ve benzer örnekler çoğaltılabilir...
Ve “hedefte Kıbrıslı Türkler vardır” da denebilir...

-*-*-

Demiyorum...
Ama propogandanın, yeni moda ismiyle “algı operasyonlarının” önemi büyüktür...
Bu tür saldırılar her yöne çekilebilir...

-*-*-

Denebilir ki; EOKA ve EOKA B bizi tüketmeyi yok etmeyi başaramadı...
Direndik...

-*-*-

Ama, Türk mafyası bu gidişle bizi tüketecek...
Ve ayıptır söylemesi, direnemiyoruz...

-*-*-

Propagandaya gerek yok...
Kimseye düşmanlık beslemeye de...
Ve kimseye, “gel bizi istediğin gibi kullan, helal, şükran” dememeye de!
Ki en önemlisi budur...
Geçmişte yaşananları örnek gösterip, “Asla Rumlarla bir arada yaşayamayız” demek ne kadar yanlışsa; “şu anda yaşananları örnek gösterip, Türkiye bizi eziyor, sömürüyor, işgalcidir” demek de o kadar yanlıştır...

-*-*-

Doğru olan, kardeşçe, barış içinde, ezmeden, sömürmeden, insanca yaşamayı becerebilmektir...
İnsanları kalleşçe “becerebilmek” değil ha!


“Kıbrıs Zafere Doğru” boşa harcanmış 
paradan başka bir işe yaramadı!

Kıbrıs Zafere Doğru dizisinin son bölümü yayınlandı...
Bir miktar izlemeyi yine denedim...
Geçen hafta elektrik kesintisi engellemişti; bu kez gülme krizi engel oldu, yine tamamını izleyemedim...

-*-*-

Filmin veya dizinin tarihi saptırmaya çalışması, aşırı bilgisizlik veya bilgi hatasıyla dolu olması bir yana; teknik açıdan tam bir fiyasko olduğu da apaçık...

-*-*-

Hiç bitmeyen mermilerden, otomatik atış yapan “Baba piyade”ye kadar bir yığın zırvalık...

-*-*-

Tamam, bu bir filmdi...
Kabul ettim, kurgu da olabilirdi...
Hatta, “Rumlar sizi gebertecekti; aklınızı başınıza toplayın; biz olmasak ölmüştünüz ulan hayırsız Kıbrıslı Türkler” mesajını da bıraktım...

-*-*-

Ama neye fena kafayı taktım biliyor musunuz?
Abi, bu dizinin senaryosunun tamamen uydurma, full baştan savma olduğunun en basit ispatı, “Temmuz” ayında insanların giydiği kıyafetlerdi!
“Ankaralı” karakterin 20 Temmuz tarihinde yani 50 derece santigratta giydiği ağır kışlık kıyafet, bence filmin başarısızlığının açık sebebidir...
Bunca paraya yazık ya hu!

-*-*-

Devletin parası ile çekildi bu dizi...
Milyonlar harcandı... 
Hem de on milyonlar değil, yüz milyonlar...
Devlet erkanı, KKTC yalakalığı, koronavirüs tedbirlerine rağmen kokteyllerle başlattı filmi.

-*-*-

Ve haliyle kimse izlemedi...
Erken finalle bitirildi.

-*-*-

Çok üzgünüm, sakın yanlış anlaşılmasın Türk vergi mükelleflerinin boşa harcanmış milyonlarının hesabı bana kalmadı ama sadece “Rauf Denktaş” karakteri; merhumu tanımayanlar için “Allah Allah, Rauf Denktaş bu mudur?” sorusunu sordurttu...
Çok sorry be arkadaşlar ama dizide Rauf Denktaş, Recep İvedik gibi bir durumdaydı! 

-*-*-

“Serhat, abartıyorsun, bu bir filmdi, bir diziydi, yapma, etme, aha izlenmediği için bitirildi” diyebilirsiniz...
Ben de diyorum ki, “abartmıyorum ama bu dizi, bizi aşağıladı, küçük düşürdü, biz tümden cahil gariban gösterdi. Liderlerimizi de ne acıdır tımarhane delisi gibi davranan, abuk sabuk konuşan tipler olduğunu ortaya koymaya çalıştı...”
Ve çok şükür ki bitti...

whatsapp-image-2022-02-05-at-09-21-20.jpeg
Kıbrıs Zafere Doğru dizisinin baş kahramanının 20 Temmuz tarihinde giydiği kazak ve gömlek... Bu dizinin saçmalığının açık ispatı budur... Bugünkü yazılarımızdan birinde de belirttik, bütün saçmalamalar bir yana ama 50 derece santigrat hava sıcaklığında, hangi asker böyle giyindi doğrusu çok merak ediyorum... 2022 kostüm Oscar’ı, goes to Kıbrıs Zafere doğru... Yazık dökülen paralara... Yoksul Anadolu insanının alın terinden alınan vergi, bu saçmalıklara akıtıldı... Gerçekten çok yazık... Alevga köyünü işgal eden Rum milisleri, Erenköy’ü savunan kahraman mücahit sananlar, aha bu kadar film yapabilirdi!

Bu yazı toplam 1962 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar