İlham verici liderlik
“İki ayrı devlet” diyorlar ya…
Peki, soru şu: Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliklerini ve ondan doğan haklarını terk etmeye hazır mı?
Sizce?
Bir başka soru: Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğine sahip olmayanlar, bu kimlik kendilerine sunulsa, “hayır” mı der?
Sizce?
Demem o ki, “iki ayrı devlet” yalnızca uluslararası toplum açısından değil, yerel gerçeklik bakımından da mümkün görünmüyor.
Kıbrıs adasındaki ortak haklar o zaman yok oluyor.
Dünyayla bağın, iyiden iyiye kopuyor.
***
Peki, ne olacak?
Bu seçim döneminde bana en çok sorulan sorulardan biri şu:
“Tufan Erhürman, Türkiye’yi nasıl ikna edecek?”
Niye soru bu?
Yani, “Türkiye, Kıbrıslı Türklerin iradesiyle ortaya çıkacak bir sonuca sırt mı dönecek?”
Bunu düşünen yok.
“Kıbrıslı Türklerin seçimini tanımam” mı diyecek, Türkiye?
Ya da…
“Türkiye, Kıbrıslı Türklerin kendi kararlarını dikkate almıyor” gibi bir itirafları mı var?
O halde mesele diyalogdur, uzlaşıdır, anlayıştır, saygıdır…
***
Çözüme dair kavramların tuzağına düşmeden, değerler üzerinden konuşalım.
“Eşitlik” mi dediniz.
Ayrı ayrı eşit olsaydınız eğer 1975’ten bugüne olurdunuz.
“Tanınma” mı dediniz?
Bir çözüml tanınmış bir devletin eşit ortağı olabiliriz anca.
Çözümsüzlükle değil.
“Yeni nesil çözüm” kavramını kullanıyorum, Birleşmiş Milletler zemininden uzaklaşmadan… Annan Planı, Guterres Çerçevesi dahil onca çalışmayı ve deneyimi, ayrıca bugünün gerçekliğini de inkâr etmeden…
Bu noktada Politis gazetesi Yayın Yönetmeni, dostum Diyonisos Diyonisu’nun çözüm önerisine atıf yapmak istiyorum:
1. Kıbrıs’ta, Avrupa Birliği bünyesinde, gevşek bir federasyon kurulacak. Merkezi devletin temel sorumlulukları dış politika, ekonomi, enerji ve vatandaşlıkla sınırlı olacak.
2. İki kurucu devlet siyasi olarak eşit ve geniş yetkilere sahip olacak. Avrupa müktesebatıyla uyumlu olduğu sürece, kendi toplumlarını ilgilendiren neredeyse her konuda karar alma ve yasa çıkarma hakkına sahip olacaklar.
Toprak ve mülkiyet konusunda ise zaten gelmiş geçmiş müzakerelerde temel değerlerde uzlaşıldı. Olağanüstü altüstlüklere gerek kalmadan, herkes bilecek: “Bu benim malım.”
Geriye kalan en kritik konu: Güvenlik…
Gazeteci dostum şunu söylüyor:
Kıbrıs, Avrupa’nın ve genel olarak Batı’nın güvenlik sisteminin bir parçası olacak; ancak komşu ülkelerle tam bir uyum ve iş birliği sağlanacak. Yani Türkiye ve Yunanistan’la…
Tartışılır.
En dikkat çekici önerisi ise şu:
Nihai plan, üç yıllık bir geçiş dönemi içinde uygulanmaya başlanacak. Bu sürecin sonunda, iki kurucu devletin parlamentolarında anlaşmanın onayı için oylama yapılacak veya referanduma gidilecek.
***
Ve altına imzamı atacağım şu sözle bitireyim:
“İlham verici bir liderlik, mantığa, aynı zamanda Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin iyi niyetli çıkarlarına hitap ederek, güveni yeniden tesis edebilir…”
İşte ihtiyacımız bu:
İlham verici liderlik.