Ha Yıkıldı Ha Yıkılacak
“Demokrasi; halkın, halk tarafından, halk için yönetilmesidir”. Bu tanım aslında demokrasinin özünü de ortaya koymaktadır. Demokrasi tanımları farklılık gösterse de hemen hepsi haklar, katılım, eşitlik ve bilinçli seçim kavramlarına vurgulamaktadır.
İnsanlar demokrasinin değerlerini bilerek doğmadıklarına göre insanların demokrat olmalarında en önemli rol eğitime düşmektedir. Bu durumda demokratik bir toplumun oluşması, demokrasiyi öğreten ve kendisi de demokratik olan bir eğitim sistemi ile mümkündür.
Bu nedenledir ki hükümetlerin özenle oluşturması ve kollaması gereken şey eğitim politikasıdır. Çünkü eğitimde alınan her karar bütün bir halkı, üstelik sadece bugününü değil, yakın ve uzak geleceğini de etkilemektedir.
O nedenle eğitimde karar alınırken çok daha özenli olunması ve üzerinde en geniş uzlaşmanın sağlanması vazgeçilemezdir.
Kıbrıs Türk Halkı olarak var olmak, kendi ayakları üzerinde duran bir demokrasi, kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi, kısacası kendi ayakları üzerinde duran bir halk yaratmak istiyorsak eğitim politikalarını da buna göre yapmak zorundayız.
Çünkü eğitim politikalarının temelinde toplumsal adalet, üretim, aktif vatandaşlık, kültürel ve evrensel duyarlılık, tutum ve değerler vardır. Bir bireyi ve sonuçta tüm toplumu eğitmek ve geliştirmek başlı başına temel bir hedef ve aynı zamanda büyük bir zorluktur. Bu nedenle eğitim, diğer tüm politika alanlarını kesen, onlardan farklı olan politik bir alandır. Eğitim, demokratik ve insan haklarına saygılı bir siyasal ve toplumsal sistem oluşturmanın ve geliştirmenin tek anahtarıdır.
Daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha fazla insan hakları, daha fazla refah, daha fazla kalkınma, daha fazla medeniyet, daha fazla kaliteli yaşam eğitimin işidir.
Ne var ki bugün ülkeyi yöneten anlayışın ilk gözden çıkardığı şey eğitim olmuştur.
Eğitime karşı duyulan bu özensizliğin ve sıradanlaştırmanın bedellerini çok ağır ödüyoruz.
Örneğin;
- Bir halkın yurt dediği bu topraklar sadece alıp-satılan bir mal olarak görülüyor…
- Kendi kültürünü, değerlerini ve toplumsal tutumlarını koruma, insanları yurdundan kovacak bir gerekçe olarak algılanıyor…
- Toplumun tamamı var olma mücadelesi içinde çocuklarını ve gençlerini göç vermemek için direniyor…
Sözün özü: Eğitimde kaliteyi içeren, çocuklarımızı ve gençlerimizi geleceğin dünyasına hazırlayan bir eğitim politikamız yok. Onun yerine her geçen yıl daha da çürüyen, tel tel dökülen kamu okullarımız var.
Ülkeyi yönetenlerin gailesi yok ama dizlerinin üzerine çökmüş, her an büyük bir gürültüyle ha yıkıldı ha yıkılacak bir eğitim sistemimiz var.
Anlayana Gülmece
Genetik
Hepsi de birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar.
Japon genetik uzmanı anlatıyor.
- İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim. Hem süt veriyor hem yumurtluyor, eti kırmızı et tadında ama beyaz et kadar sağlıklı, bence bu yüzyılın buluşu. İnsanlara istedikleri kadar sağlıklı et, süt ve yumurta yedireceğim.
Amerikalı genetik uzmanı sözü alıyor ve çalışmasını açıklıyor:
- Arı ile karasinek genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem de inanılmaz kaliteli bal elde etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz.
Türk genetik uzmanı iki meslektaşına bakıyor ve;
- Valla ben de karpuzla, karafatma genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.
Okumuş muydunuz?
Hayatın en önemli derslerinden biri, yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı anlamaktır.
Anthony Robbinns