Gazze için Türkçe, Rumca Dizeler
Kıbrıslı şairler olarak Işık Kitabevi’nde Gazze için Türkçe, Rumca şiirler okuduk dün gece. Dünya Şiir Hareketi’nin çağrısıyla dünyanın dört bucağında gerçekleştirilen okumalara biz de dahil olduk. Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği, Blckbird Social, güneydeki Edebiyatçılar Birliği ve Barış Konseyi bu geceye katkı koyan örgüt ve kurumlar. Dayanışma gecesi için yazdığım açılış konuşmamı ve şiirimi paylaşmak istiyorum bu hafta.
“Ya açlıktan öleceksin ya da yiyecek almaya gittiğin zaman öldürüleceksin. Bir halkın karşı karşıya bırakıldığı ikilem bu. Bir halk için süresiz vur emri çıkarılmış durumda. Yeryüzünden silinmek istenen Filistin halkı gözlerimizin ta içine bakıyor şu an.
Sayısız trajik hikayeyle dolu Gazze, çok uzağımızda değil. Yürek parçalayan görüntüler geçiyor ekranlarımızdan. Yıkıntılar arasında, çaresizlik içindeki insanların bir tas yemek için verdikleri mücadeleyi, bir tabak makarna alabildi diye bir çocuğun sevinç çığlıklarını izliyoruz. Bir kadın “toprak mı yedireyim çocuklarıma?” diye haykırıyor. Her gün ölüm bir sayı olarak iletiliyor Gazze’den. Hava durumunu dinler gibi dinliyoruz bu sayıları. Bebekler, çocuklar, kadınlar, erkekler… Böylece tasnif ediliyor sayılar.
Sessiz bir soykırımın üzgün gözlemcileriyiz. İçimizde bir isyan yükseliyor. Hiçbir şey yapamamayı taşıyamıyor vicdanlarımız. Dünyanın dört bir yanında Gazze için sokaklara dökülen insanlar var. Biçimlendirmek istedikleri dünya için yeni hamleyi yapmaya çalışanlar, gözlerinde dolar işaretleri parlayanlar görmüyor, işitmiyor bunu. Sanki tüm dünya sokağa çıksa onların oyununu bozamayacak izlenimi veriyorlar. İnsanlar ölürken, insanlar açken savunma sanayi güzellemeleri dinliyoruz. Füzeler nasıl da akıllı, militarist planlar nasıl da zekice, hamlenin güzelliğine bak. Yıkacak olanların arkadaşları yeniden yapacak olanlar. Bir yerde bir savaş, bir yıkım varsa müteahhitler ellerini ovuşturmaya başlıyorlar. Düzenek böyle kurulmuş. Doğal gaz kaynakları, onların transfer edildiği boğazların kontrolü esas önemli olan. Halklar arasında da bir hiyerarşi var. Bazı halklar diğerlerinden daha önemli. Aslında bütün halkların kaymak tabakası önemli olan. Ekonomik planlama denen şey dünya nüfusunun yüzde onunun çıkarını nasıl kollarız meselesi. Bu post-truth, hakikat sonrası çağda sahte haberlerle kandırılıyor kitleler. Her türlü yalan ve manipülasyon geçer akçe.
Bölünmüş adamızın iki tarafından şairler olarak bir araya gelişimizin nedeni dünyanın çeşitli ülkelerinde bugün yükselen toplu şiir çığlığına katılmak. İki gün boyunca dünyanın çeşitli ülkelerinde şairler bir araya gelip şiirler okuyacaklar. Gazze için bu şiir maratonunda dizelerimizle kırmaya çalışacağız bu kalp parçalayan sessizliği. Dünyanın kirlenmiş politik atmosferine dünyayı bir bilgisayar oyununa çevirmiş, bir füze oyununun şehvetine dalmış kara kalpli, popülist politikacılara karşı şiirin gücüyle karşı durmaya çalışacağız. Dünyanın en çileli halklarından birinin yanında olduğumuzu haykıracağız.
Şiir dünyayı değiştiremez belki ama dünyayı değiştirmek isteyenlere yeni bir dünya hayali sunabilir. Şiir savaşı, kıyımı durduramaz belki ama bunun için mücadele edenlere dizelerle inanç katar, yol gösterir, yaratıcı seçenekler için ilham verir.
Dünya yangın yeri ve Gazze yaralı yerkürenin en çok ağrıyan yerlerinden biri. Buradayız Gazze, yanındayız diyoruz bu akşam. Kalplerimizden kopardığımız dizelerimizi sunuyoruz sana. Acını, açlığını, çaresizliğini hissediyoruz. En azından sessizliği kırmak niyetimiz. Buradayız, bizler de yanınızdayız demek istiyoruz yalnızca. Birlikte ağlayalım, birlikte isyan edelim diyoruz.
Bizler bölünmüş bir adanın şairleri Türkçe, Rumca dizlerimizi uçurmak istiyoruz sana. Birgün yeniden sokakların şenlensin, insanların ağız dolusu gülsün istiyoruz. Yanındayız Gazze.
HİÇ KİMSE
Neresi benim yerim
Topraktan sürüldüm
Denizde boğuldum
Gökyüzü bombalar verdi bana
Bir topraktan anne olur mu?
Hatıradan ev
Dilden kader
Aile albümümü arıyorum
yıkıntılar arasında
Sesim vardı eskiden
şarkılara yaraşan
Ellerim vardı
çamuru yoğuran
Hayalimde bir gülistan
Bana bir gövde vermişler
Bana bir nefes
Ülke diye bir kafes
Beni bir cinnetle evlendirmişler
Rüzgarımı kesip
güneşimi bölmüşler
Yalınayak kaçıyorum
yeni kaçışlardan
Bir sayı vermişler bana
Kederli bir halk adı
Şimdi kalbim aç
Şimdi çerden çöpten bir keder
Dikenden bir taç
Ruhumda patlıyor bomba
Taş fırlatıyorum hayata
Kaydını tutun ölümümün
Toprak üstünde yoksa bir yerim
bana bir yer açın toprak altında
Haber salın annemin yıldızına