En sık söylenen yalan
Türk Devletleri Teşkilatı'nın 3 üyesi Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve bir gözlemci üyesi Türkmenistan’ın Avrupa’ya bağırdığını, herhangi bir Kıbrıslı Türk, TC Lefkoşa Büyükelçiliği önüne bir pankart olarak açsaydı kıyamet kopardı.
Erdoğan’ın Kıbrıs ziyaretinde, muhalefet kürsüye çıksa ve Türk devletlerinin uzlaştığı kararı seslendirseydi örneğin… Hem de nasıl lanetlenirdi, gördünüz o zaman…
Ne hainlikleri kalırdı, ne Rumculukları…
Kıbrıslı Türklerden oluşan toplumsal muhalafet, sivil toplum örgütleri, sendikalar; öğretmenler ve hekimler, baro ve esnaf aynı anlaşmaya imza atsaydı, ağız ishali gibi akardı milliyetçi söylemler…
***
“KKTC tanınacak” demişlerdi, son beş senenin en “inanılmaz” siyasetine imza atarak.
Bir illüzyon daha böylece sonuçlandı.
“KKTC”yi tanıması umut edilen ülkelerin tümü, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “daha daha” tanıdı.
“Daha daha” diyorum çünkü…
Tanıyorlardı zaten!
Üstünden bir de “KKTC’yi tanımayacağız” garantisi verdiler.
Yetmezmiş gibi
"Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne saygı" çağrısı yaptılar…
O da yetmedi…
Başka ülkelere de seslendiler: “KKTC’yi sakın tanımayınız!”
Birleşmiş Milletler’in 550 ve 541 sayılı kararları ne diyorsa, hepsini söylediler.
Şimdi soruyorum: Çözümsüzlük çözümdür siyaseti ve ayrı devlet masalı ile bu halkı daha ne kadar kandıracaksınız?
***
Adanın kuzeyini belirsizliğe sürükledikleri, Türkiye’nin ne kadar çirkin yüzü ve kötü alışkanlığı varsa hepsini kopyaladıkları, hem ülkeyi hem toplumu parçaladıkları bir yönetim anlayışına maruz kalıyoruz.
Kıbrıs’ın kuzeyini Türkiye’ye devretmek üzerinden bir siyaset izleniyor tümüyle...
Bu siyaset tüm Türkiye’ye temsil etmiyor; Türkiye’den de buna karşı sesler yükselecektir, umuyorum…
Kıbrıslı Türkler bunu asla onaylamıyor. Kıbrıs’ta yaşayan Türkiyeli nüfusun da böylesi bir coğrafyada yaşama hayalleri olduğunu düşünmüyorum doğrusu…
Adanın kuzeyini Türkiye’ye devretme projesini yöneten aktörler tam bir akıl tutulması yaşıyorlar. Yönetsel ne kadar yetki varsa Ankara’daki otoriter anlayışa devrediyorlar.
Her birinin ismi utançla yazılacak tarihe!
Menfaat körleşmesi bu…
Güç zehirlenmesi…
İrade tutsaklığı…
***
“Bizden başka uluslararası toplumda buna devlet diyen bir tek Allah’ın kulu yoktur. Biz devlet olduğu yalanını bu halka 30 yıldır riyakarca söylemeye devam ediyoruz. Yakın dönem Cumhuriyet tarihinde bu kadar veballe, bu kadar sık söylenen bir başka yalan yoktur. Devlet değil niye yalan söylüyorsunuz bu halka. Kendimiz çalıp kendimiz söylüyoruz. Bu ülkenin 82’nci vilayeti yapmaya çalışıyoruz.”
Kıbrıs’ın gerçeğini en yalın anlatan, hakikati en cesur haykıran Türkiye’deki birkaç siyasetçiden biri, Sırrı Süreyya Önder…
Şimdi direniyor…
Şimdi direniyoruz…
Yenilmeyeceğiz.