Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Berlin

A+A-

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin himayesinde gerçekleştirilen son resmi Kıbrıs görüşmesi, 25 Kasım 2019 tarihinde Berlin’de yapılmıştı. Bu görüşme, dönemin liderleri Sayın Mustafa Akıncı ve Sayın Nikos Anastasiadis’in katılımıyla 2 + BM formatında düzenlendi.

2020 yılının Ekim ayında Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası, dış müdahaleyle göreve gelen Sayın Ersin Tatar ile birlikte müzakere süreci tamamen rayından çıkmıştır. Her ne kadar 2017’de Crans-Montana’da çöken sürecin sorumluluğunun önemli bir kısmı Anastasiadis’e ait olsa da, hemen ardından BM parametrelerinin dışına çıkılarak ayrı egemenlik arayışına giren aktörlerin de çözüm sürecine büyük zarar verdiği unutulmamalıdır.

Birleşmiş Milletler’in ve uluslararası toplumun çözüm temelini oluşturan federal modelin dışında kalan bu ayrılıkçı yaklaşım, yalnızca çözüm umutlarını zayıflatmakla kalmamış, aynı zamanda Kıbrıslı Türklerin varlık mücadelesini ciddi şekilde zedelemiştir. Beş yıldır sürdürülen bu ayrılıkçı siyaset, zaman kazanma taktiğiyle Kıbrıslı Türklerin uluslararası sahnede daha da yalnızlaşmasına neden olmuştur.

Berlin’deki 25 Kasım 2019 zirvesinde taraflar, iki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon hedefini teyit etmiş; bu hedefin BM Güvenlik Konseyi’nin 716 (1991) sayılı kararı ve diğer ilgili kararlarla uyumlu olduğunu yeniden vurgulamışlardı. Ayrıca liderler, 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama, geçmiş yakınlaşmalar ve 30 Haziran 2017’de sunulan altı maddelik Guterres Çerçevesi’ne bağlılıklarını bir kez daha dile getirmişlerdi.

Bu görüşme sonrasında BM Genel Sekreteri António Guterres, müzakerelerin anlamlı, aşamalı ve sonuç odaklı bir biçimde yeniden başlaması için taraflarla çalışacağını ve referans noktası oluşturacak zemini mümkün olan en kısa sürede belirlemeye çalışacağını açıklamıştı. Ayrıca, uygun bir aşamada garantör ülkelerin katılımıyla 5+BM formatında bir toplantının yapılması olasılığı üzerinde durulmuştu.

Bugün Tatar ile Hristodulidis arasında müzakerelerin Crans-Montana’da kalınan yerden yeniden başlanıp başlanmayacağına dair yürütülen tartışmalar, esasında meselenin merkezini teşkil etmemektedir. Asıl önemli olan, Berlin görüşmesinde ortaya konulan çerçeve ve bu çerçevenin oluşturduğu güçlü siyasi referanstır.

Berlin zirvesi, çözüm sürecine dönük samimi bir başlangıç noktasıdır. Buradan yola çıkarak yeni metodolojik katkılar elbette geliştirilebilir. Ancak bu çerçevenin dışında atılacak adımlar, çözüm değil, bölünmüşlüğü derinleştirmeye hizmet edecektir. Kıbrıs’ın geleceği için yapılması gereken, Berlin’de şekillenen siyasi iradenin yeniden canlandırılmasıdır.

Bu yazı toplam 758 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar