
‘Acı’ olsa da...
Acaba yeni yılda da öyle mi olur?
Yani...
En fazla ‘kızdıklarımıza’ en fazla oyu veririz, biz…
En fazla küfrettiğimiz kişileri okur…
En çok da, en fazla ‘yalan’ söyleyenlere inanırız…
En fazla ‘onurumuz
Acaba yeni yılda da öyle mi olur?
Yani...
En fazla ‘kızdıklarımıza’ en fazla oyu veririz, biz…
En fazla küfrettiğimiz kişileri okur…
En çok da, en fazla ‘yalan’ söyleyenlere inanırız…
En fazla ‘onurumuzu’ kim incitirse, daha bir severiz parasını…
En fazla kim ‘dönerse’, nasıl da alırız havasını…
En fazla ‘memleket elden gitti’ diye yakarır, sonra sarılırız Fener, Cimbom bayraklarına, turlarız memleketin yarısını…
En fazla ‘partizanlığa’ öfkeleniriz de, ‘işimizi çözsün’ diye atarız oyumuzu…
‘Yaygarayı’ solculuktan, ‘bayrağı’ sağcılıktan sayarız da, vazgeçmeyiz kolay kolay ‘orta yolculuktan…’
Yok yok, bir başkası değil, ‘biz’...
Baflısı, Leymosunlusu, Larnakalısı, Lefkoşalısı, Mağusalısıyla buyuz işte…
En fazla ‘gelen Türk giden Türk’den yakınırız ama ‘ucuz işçi’ olunca da bayılırız…
Yana yana koymayız ‘haysiyet’le ‘siyaset’i kolay kolay…
Ercan elden gitmiş kızarız ama gelen paranın ‘13’ünü de sorgulamayız asla…
Öyle ya… Kimse dokunamaz ‘kazanılmış’ haklarımıza…
***
‘Bizi anlamıyorlar’ diyor, herkes, bir başkası için, şimdi...
Ya da ‘bize güvenmiyorlar...’
Ve kimse kendini değiştirmeden, dönüştürmeden, sorgulamadan; buna ihtiyaç dahi hissetmeden, bir başkasına yuvarlıyor ‘suçlu’ oyuncağını...
Her yıl nedir bilir misiniz?
Cenazelerdir ardından ağlanan…
Ve yeni doğan çocuklardır…
Birileri, ‘gözü arkada’ gider mutlaka…
Birileri doğar bilmediği bir yarına…
Daha güzel olacak…
Daha güzel olmak zorunda…
Ama böyle değil…
Önce, onurla…
Mutlu seneler...

















