1. YAZARLAR

  2. Dr. Berkan Tokar

  3. 2022 Yılında Ekonomik Beklentiler ve Uyarılar
Dr. Berkan Tokar

Dr. Berkan Tokar

EKONOMİ YAZILARI

2022 Yılında Ekonomik Beklentiler ve Uyarılar

A+A-

Geçtiğimiz 2021 yılı, maalesef ekonomik açıdan birçok olumsuz gelişmelere tanık olduğumuz ve olumsuzluklarıyla tarihe geçen bir yıl olmuştur. 2020 yılındaki pandemi şartlarının ortaya çıkardığı olumsuzluklar, ardından 2021 yılı Türk Lirasındaki değer kayıpları, ekonomik gelirde ve vatandaşın satın alma gücünde ciddi gerilemelere yol açmıştır. Ekonominin olumsuz seyri yanında, zaten kıt olan ekonomik kaynaklarımız üzerindeki yönetim zafiyetleri de söz konusu olması, ülkemizin ekonomik refahı açısından umut taşımamızın çok rasyonel olmayacağı gerçeğini karşımıza çıkarıyor. 

Dünyadaki ekonomik gelişmelere de bakılacak olursa, 2022 yılının enflasyon beklentisinin yüksek bir yıl olacağı görülüyor. Pandemi sürecindeki iş düzenlerinin bozulmasından dolayı ortaya çıkan tedarik problemleri ve kapalı kalınan süreçlerde devletlerin para basarak para arzını yükseltilmesi, bahsedilen yüksek enflasyon beklentisinin temel sebepleri olarak görülüyor. Ekonomik istikrara sahip ülkelerde bile enflasyon beklentisi varken ülkemizde de yüksek enflasyon kaçınılmaz olarak ekonomik beklentiler arasında. Bu bağlamda 2022 yılı ülkemizde tüp gaz zammıyla başladığını biliyoruz. Ardından elektrik zammı sinyalleri de verildi. Buna bağlı olarak 2022 yılı Ocak ayı enflasyonu Türkiye Cumhuriyeti’nde %11.10 olarak açıklanırken Kuzey Kıbrıs’ta ise %5.48 olarak açıklanmıştır.

Açıklanan ocak ayı enflasyon rakamları ve ayrıca günlük hayatımızda tecrübe ettiğimiz hayat pahalılığı, bizlerin hiper enflasyon olarak tanımladığımız bir yılda %50 oranını aşan bir enflasyon riskiyle karşı karşıya olduğumuzu açıkça göstermektedir. Açıkça görülen bahse konu risk karşısında hükümetin ciddi önlemler alırken gerekli bütçe hazırlığını da yaparak, halkımızı enflasyona karşı koruması temel hedef olmalıdır. Enflasyonun söz konusu olduğu ekonomilerde iş olanakları azalır ve genel fiyatlar düzeyi yükselir. Girişimciler kârlarını enflasyona karşı korunma güdüsüyle artırırken, tasarruf hacmi, ödemeler dengesi ve ayrıca ekonomik kaynakların rasyonel kullanışı olumsuz yönde etkilenir.

Yüksek enflasyonla bozulması kaçınılmaz olan gelir dağılımı, başta sabit gelirlileri ve gelirleri emek gücünden gelen toplum kesimlerini olumsuz olarak etkiler. Bozulan gelir dağılımı toplumun çoğunluğunun zararına olurken, gelirleri rant ve kârlara dayanan toplum kesimlerinin yararına olur. Enflasyon zengini daha zengin dar gelirliyi daha fakir hale getirir. Orta sınıf küçülür ve yok olur. Sosyal sınıflar arasında denge kalmaz ve sınıflar arasında gerginlik artar. Ayrıca enflasyon, fiyat mekanizmasını bozduğundan, ekonomide akılcı ve rasyonel çözüme varan değerleri alt üst eder. Tasarruf, kârın makul olduğu yerlerden vurgunculuğun (spekülasyon) bol olduğu alanlara kayar. Faiz oranları paranın değer kaybını karşılamadığından tasarruflar azalır. Tasarrufun azalışı ise fiziksel yatırımın azalışını ve tüketimin artması sonucunu ortaya çıkarır. Enflasyonun kaynak kullanımı üzerindeki olumsuz etkisi, yalnızca tüketim harcamalarının artması şeklinde görünmez. Enflasyonist dönemlerde, döviz fiyatları da yükselir ve teknoloji ithalatı güçleşir. İş alanlarına güvensizlik ve dengesizlik egemen olur. Bu da yatırımcıların yatırım cesaretini kırar ve kalkınma için yararlı ve zorunlu olan yatırım alanlarından kaçmalarına neden olur.

Kısacası enflasyon halkın, hemen hemen tümü üzerinde olumsuz etkiler yaratır. İşçisinden çiftçisine, memurundan esnafına, önemli bir kesim olan emeklisine kısacası orta direk ve dar gelirli herkes enflasyondan çok etkilenir. Maaş artışları enflasyona endeksli, devlet gelirleri artıyor olsa dahi orta direk ve dar gelirliler bu zenginlikten istenen düzeyde pay alması mümkün olmaz. Sonuç olarak hükümetin sahip olunan kaynakları, tabana adil bir şekilde dağılmasını sağlayacak politikalar izlemesi şarttır. Yani gelir dağılımını tabana yaymak ve halkı enflasyona karşı ezdirilmemesi çok önemlidir. Bir ülkenin refah seviyesini, o ülkedeki zengin sayısı ve onların servetleri değil, dar gelirlinin yaşam düzeyi gösterir. Yeni kurulacak hükümetin de, hiper enflasyon riski içerisinde olduğumuz 2022 yılında ekonomik planlarını, programlarını ve icraatlarını bu bilinç ışığında düzenlemelidir diye düşünüyorum.

Bu yazı toplam 1140 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar