1974 kaybı bir Kıbrıslıtürk için Bodamya’da yeni kazılara başlandı…
Kıbrıs’ın güneyinde Bodamya (Dereliköy) köyünde Kayıplar Komitesi’nin yeni bir kazı başlattığı öğrenildi. 1974’te “kayıp” edilen bir Kıbrıslıtürk’ün gömü yerinin aranmakta olduğu kuyu kazısı, Bodamya’da devam ediyor… Kurban Bayramı dolayısıyla 5-10 Haziran tarihleri arasında kazılara ara verildi ancak sonrasında kazılara kaldığı yerden devam ediliyor…
Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu kazılarla ilgili olarak Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Çınar Karal’ın verdiği bilgilere göre Bodamya’nın yanısıra kazılar halen Akçiçek (Siskilip), Düzova (Eksomedoş), Gönyeli, Dörtyol (Mağusa Prastyosu), Galatya (Mehmetçik), Gökhan (Voni – askeri bölge) ve Girne Botanik Bahçesi bölgesinde sürüyor. Astromerit’teki kazı ise sona ermiş bulunuyor. Kayıplar Komitesi bu kazılarda hem 1963-64, hem de 1974’te “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerini iki toplumlu kazı ekipleriyle yürütüyor. Kayıplar Komitesi çalışmaları ağırlıkla Avrupa Birliği’nin finansmanıyla yürütülüyor ancak çeşitli ülkeler de Kayıplar Komitesi’ne bağışlarda bulunarak bu çalışmaların sürdürülmesini sağlamaya devam ediyor.
KAZILARDA SON DURUM…
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Çınar Karal’ın verdiği bilgilere göre, kazılarda son durum şöyle:
*** Akçiçek/Siskilipos/Siskilip: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un yamaçlık bir alanda gömülü olduğu bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları şu anda yamaç kısımlara geçilerek tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Düzova/Exo Metochi/Eksomedoş: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum’un bölgede bulunan dere yatağı içerisine gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları sistematik bir şekilde tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Mehmetçik/Galatya: 1974 kaybı iki Kıbrıslırum’un Mehmetçik-Kumyalı anayolu yakınındaki bir tarlaya gömüldüğü bilgisi üzerine kazı çalışmaları devam etmektedir.
*** Gönyeli/Kioneli: 1974 yılından kayıp bir Kıbrıslırum’un gömü yerini bulmak maksadıyla başlatılan kazı çalışmaları sistematik bir şekilde tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Dörtyol/Prastion/Mağusa Prastyosu: 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum’un Dörtyol polis karakolundan, Geçitkale’ye (Lefkonuk) giden yolun üzerine gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir..
*** Gökhan/Voni (Askeri Bölge): 1974 kaybı bir Kıbrıslırum’un daha önceki yıllarda komitenin yapmış olduğu kuyu kazısında kalıntılarına ulaşılmıştı. Bu bağlamda toplanan bilgiler ışığında, kuyuya yakın zeytin ağacının etrafında gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları belirlenen limitler içerisinde devam etmektedir.
*** Girne/Keryneia: 1974 yılından bir grup Kıbrıslırum'un, geçmişte 38 kayıp şahsın açığa çıkarıldığı Girne'deki Botanik Bahçesi olarak adlandırılan alanın devamında gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları devam etmektedir.
*** Astromeritis/Astromerit: 1974 yılından kayıp bir Kıbrıslıtürk’ün kazılması planlanan tarlada bulunan balluraların altında gömülü olabileceği bilgisi üzerine (Şu an tarla içerisinde mevcut değiller) geçmiş yıllara ait haritalar üzerinde bu balluraların yerleri tespit edilmiş olup, günümüz teknolojisinde kullanılan GNSS ölçüm aleti ile tarla içerisinde yerleri gösterilmiş ve kazı yapılmıştır. Buradaki kazı çalışmaları son bulmuştur.
*** Potamia/Dereliköy/Bodamya: 1974 yılından kayıp bir Kıbrıslıtürk’ün bölgede bulunan bir kuyunun içerisine gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır.
Biz de kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz…
Düzova'daki kazılardan görünüm...
Dörtyol kazısından görünüm...
*** BASINDAN GÜNCEL…
“İsrailliler Gazze'deki savaşla ilgili ne düşünüyor?”
Lucy Williamson/BBC
Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana geçen 20 ay içinde Amit Halevy'ye İsrail sokaklarında tükürüldü, bağırıldı, taş ve yumurta yağmuruna tutuldu. Tüm bunlar barış çağrısı yaptığı içindi.
"Sessizce otururduk, sadece beyazlar giymiş bir grup kadın, ellerinde İbranice, Arapça ve İngilizce 'merhamet', 'barış', 'gıda güvenliği' yazan pankartlar tutuyorlardı" dedi.
"Barışa kim karşı çıkar diye düşündük. Ama bu gösteriler, "İşgali Durdurun" ya da "Gazze'yi Özgür Bırakın" çağrısı yaptığımızda gördüğümüz nefretin aynısıyla karşılaşıyordu.
"Tel Aviv'deki bir barış oturma eylemi sırasında bir adam bize Gazze'de hepimize tecavüz edilmesini dilediğini haykırdı, biz ise elimizde 'sevgi' yazılı pankartlarla sessizce oturuyorduk."
Amit'le ilk kez savaşın ilk aylarında tanıştım. Yahudi Soykırımı'ndan kurtulanların torunlarından Amit, o zaman bana Gazze'de olup bitenlerle ilgili aile tartışmalarının kendisini nasıl kızdırdığını anlatmıştı. İsrail'in eylemlerinin "Nazileştirme" anlamına geldiğine inanıyordu.
Şimdi, ailesinde bir şeylerin değiştiğini söylüyor.
"Babama, daha önce duyamadığı şeyleri söyleyebiliyorum ve babam bunu kavrıyor" diyor.
"Bana 'ama Hamas ne olacak' diyor. Ben de ona 'baba, dün gece 80 çocuk öldürülmüş olsa da fark etmez - bir insan olarak ve özellikle de bir Yahudi olarak bunun hemen şimdi durması gerektiğini söylemelisin' diyorum. O da anlıyor."
İsrail'de Gazze'nin çektiği acılarla ilgilenenlerin sayısı yavaş yavaş artıyor, ancak Amit ve arkadaşları hala küçük bir azınlığın parçası.
İsrail Demokrasi Enstitüsü (IDI) geçtiğimiz ay İsraillilere Gazzeli sivillerin çektiği acıların hükümetlerinin savaşla ilgili kararlarında bir faktör olup olmaması gerektiğini sordu.
Çoğunluk - %67 - İsrail'in bunu ya görmezden gelmesi ya da "oldukça küçük bir ölçüde" dikkate alması gerektiğini söyledi.
Bir buçuk yılı aşkın süredir devam eden çatışmalardan sonra hayal kırıklığına uğrayan pek çok İsrailli artık savaşın sona ermesini istiyor - çoğu durumda bunun nedeni Gazze'nin çektiği acılar değil, Hamas'ın elinde olduğuna inanılan 54 İsrailli rehine için duyulan endişe (rakamlar değişebilir) ve bunlardan 31'inin öldüğüne inanılıyor.
'İnkar duvarı'
Gazze'deki savaş, Hamas'ın Ekim 2023'te İsrail'e saldırarak yaklaşık 1.200 kişiyi öldürmesi ve yaklaşık 251 kişiyi rehin almasının ardından başladı.
Gazze sağlık bakanlığına göre o tarihten bu yana en az 54.607 Filistinli öldürüldü. BM bunların dörtte birinden fazlasının çocuk olduğunu tahmin ediyor.
İsrail'in Mart ayında son ateşkesi bozmasının ardından, Amit'in bazı aktivist arkadaşları sessiz gösterileri sırasında Gazze'de öldürülen ve yaralanan çocukların posterlerini taşımaya başladılar.
Organizatörlerden Alma Beck, "Çok fazla saldırgan tepki alacağımızı düşünmüştük," dedi.
"Ancak insanlar bize bu çocukların kim olduğunu ve onlara ne olduğunu sorduğunda şaşırdık; gerçekten meraklı ve endişeliydiler."
Pek çok İsraillinin Gazze'de yaşanan acıların insan hikayelerine maruz kalmadığına inanıyor.
"Hükümet ve medya İsraillileri Gazze'de olanlardan uzak tutmak için her şeyi yapıyor. Çok ama çok güçlü bir inkar duvarı var" diyor.
"Bence bu, [kayıpların] sayılarını insanileştirmenin ilk örneğiydi - onlara bir yüz, bir hikaye vermek. Ve başka tarafa bakmak çok zor."
Hamas saldırılarının ardından İsrail'i harekete geçiren, bölünmeleri örten ve askeri harekâta destek sağlayan korku ve öfke, çatışma sürdükçe yerini yorgunluğa bıraktı.
Çatışmaya verilen destek bir yıl önce zaten azalıyordu. IDI'ye göre İsraillilerin üçte birinden azı Refah'ta yeni bir askeri harekatı desteklerken, neredeyse üçte ikisi Hamas'la bir anlaşmayı destekliyordu.
Son dönemlerde, saygın kuruluşlar tarafından bu yıl içinde yapılan çeşitli anketler, rehinelerin serbest bırakılması öncelikli olmak üzere bir ateşkes anlaşmasını destekleyenlerin çoğunlukta olduğunu ortaya koydu.
Hamas'ın yeniden toparlanması kaygısı
Netanyahu'nun destekçilerinin savaş hakkında ne düşündüklerini öğrenmek için başbakanı destekleyenlerin mitingine gittik.
Kudüs'te İsrail parlamentosu Knesset'e giden caddeler mavi ve beyaz İsrail bayraklarıyla doluydu ve yol boyunca kurulan devasa hoparlörlerden gelen sesler kulakları sağır ediyordu.
Çoğu muhafazakâr dini kurallara uygun giyinen kalabalık, işgal altındaki Batı Şeria'dan gelen yerleşimci gruplarını taşımaktan yeni çıkmış, güçlendirilmiş camları olan otobüslerin önünden geçiyordu. Birçok genç erkek omuzlarına asılı M16 tüfekleri taşıyordu.
Girişin yakınında Yisrael ve karısıyla karşılaştım.
"Savaşı [şimdi] bitiremeyiz," diyor Yisrael. "Hamas tamamen yenildiğinde ve tüm altyapı tamamen parçalandığında sona erecek. Şimdi bırakırsanız, her şeyi yeniden inşa edecekler ve durum üç ya da dört yıl içinde geri gelecek."
Neredeyse tüm İsrailliler gibi o da rehinelerin evlerine dönmesinin çok önemli olduğu konusunda hemfikirdi ancak başka hususların da olduğunu söyledi.
"Bazı koşullar olmalı," dedi. "Şimdi bazı insanları kurtaramazsınız, sonra iki ya da üç yıl içinde başka bir savaş çıkar ve binlerce kişi daha ölür. Bunun kimseye faydası olmaz."
Kalabalığın ilerleyen bölümlerinde Avigdor Bargil adlı bir başka gösterici savaşın ancak "Hamas diz çöktüğünde" durması gerektiğini ve Gazzelilerin Endonezya, Fransa ve İngiltere gibi başka ülkelere gitmesi gerektiğini söyledi.
Gazzelilerin neden evlerini terk etmeleri gerektiğini sorduğumda "Burası onların evi değil, onlar aldı" dedi. "Burası bizim toprağımız - Tanrı'nın Tevrat'ta bize verdiği topraklar."
İlhak hayalleri
Filistin topraklarını ele geçirmeye yönelik bu dini gerekçe, savaşın çok öncesinden beri Netanyahu'nun koalisyonundaki aşırı sağcı milliyetçi partilerin işlediği tema oldu.
Maliye Bakanı Bezalel Smotrich gibi kabine üyeleri uzun zamandır İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhak etmesi ya da kendi ifadesiyle "egemenlik" iddiasında bulunması için baskı yapıyordu, ancak Gazze'deki savaş ve ABD Başkanı Donald Trump'ın tutumu bu bölgeyi de ilhak etme hayallerinin önünü açtı.
Netanyahu'nun koalisyonunu bir arada tutması ya da erken seçim riskini göze alması gerekiyor.
ABD'nin saygın kamuoyu araştırma kuruluşu Pew Research Center'a göre Gazzelileri topraklarından sürme fikri, laik olanlar da dahil olmak üzere İsraillilerin büyük çoğunluğunun desteğine sahip.
Bazı sağcı seçmenler savaşa karşı çıkmaya başladı. Ancak kamuoyu yoklamalarının manşetlerinin altında, savaşla ilgili bölünmeler hala büyük ölçüde siyasi çizgiler boyunca uzanıyor.
Geçen hafta IDI tarafından yapılan bir ankete katılan sağ görüşlü İsraillilerin yaklaşık yarısı savaşın rehineleri geri getirebileceğini ya da Hamas'ı yok edebileceğini söylerken, sol görüşlülerin sadece %6'sı aynı görüşte.
'Benim evim, yurdum'
Barış gösterilerinde uğradığı tacizi anlatan protestocu Amit Halevy, birkaç ay önce İsrail'den bir süreliğine ayrılmaya ve yurttaşlarıyla her gün yaşadığı çatışmalardan uzaklaşmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
Ama burada da kendini izole edilmiş buldu.
Bana orada Filistin yanlısı bir gösteriye katıldığını ve insanlara İsrailli olduğunu söylediğinde bazılarının onunla konuşmak istemediğini anlattı.
Amit bana "Onların tarafında olduğumu ve İsrail'de Filistin yanlısı gösterilere gittiğimi söyledim" dedi. "Bir kız bana 'arkadaşların soykırımı destekliyor mu' gibi aptalca sorular sordu… Kimsenin İsrail'den şu anda nefret ettiğim kadar nefret edebileceğini sanmıyorum, çünkü kendimi ihanete uğramış hissediyorum - ve burası benim evim, benim ülkem, benim dilim, benim halkım, benim arkadaşlarım."
"İsrail'in şu anda yaptığı sadece Filistinliler için değil, İsrailliler ve Yahudiler için de en kötü şey. Sonsuza kadar bu korkunç leke olarak kalacak."
(BBC - Lucy Williamson – 11.6.2025)