1. YAZARLAR

  2. Sinan Dirlik

  3. VATAN HAİNİ…
Sinan Dirlik

Sinan Dirlik

VATAN HAİNİ…

A+A-

Hep söylerim, milliyetçiliği kazıyın, altından buz gibi bir işbirlikçilik ve kopkoyu bir ihanet çıkar. Çok uzağa gitmeye gerek yok, yakın tarihte şöyle bir göz gezdirdiğinizde sayısız örneğini görürsünüz vatan, millet, bayrak, din lafazanlıklarının ardındaki ihanetin.

Kendi halkına ihanet edenlerin korkusu dehşetli bir korkudur. O yüzden önlerine çıkan herkesi vatan hainliğiyle, vatan- millet düşmanlığıyla suçlarlar. Zannederler ki ne kadar ağızlarından tükürükler saçarak vatan- millet- bayrak sloganı atarlarsa, ne kadar başkalarını vatana ihanetle yaftalarlarsa, böylelikle suçlarını örtbas edebilecekler, yaptıkları çığırtkanlıkla kendilerine karşı tehdit olarak gördükleri herkesi sindirebilecekler…

İngiliz- Amerikan mandasının “ümmetin çıkarına” olduğunu vaaz edenler de bunların ağababalarıydı, Kıbrıs’ı İngiliz’e kiralayanlar da, İngiliz’in zaptiyeliğini yapanlar da, “küçük Amerika yapacağız” diyerek Türkiye’yi Amerikan pazarına dönüştürenler, vize serbestisi almadan AB ile gümrük birliği anlaşmasını havai fişeklerle kutlayanlar da… 

Bunların ağababaları, Amerikan 6. Filosu İstanbul Dolmabahçe’ye demirlediğinde, ilk iş olarak kerhane duvarlarını boyayıp, Amerikan askerleri için hazır etmiş, sonra da “6. Filo Defol!” diyen gençlere saldırdıkları meşhur “Kanlı Pazar” a imza atmışlardı. Toplumun hafızasının zayıf olduğu vehminden hareketle, şimdi anti Amerikancı görüntülerine, hatta ABD’ye efelenir gibi yapmalarına bakmayın. Ağababaları 6. Filoya karşı namaza durmuştu o günlerde…

Bir vakitler “Komünistler Moskova’ya!” sloganları atardı bunlar. Pek az Komünistin Moskova’ya yolu düşmüştür ama bu ağalar demir attılar Moskova’ya tatlı ticaretleriyle… Kuzey Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi kurulduğunda içeride Kürt ayrılıkçılığına karşı esip yağarken, inşaattan gıdaya en yağlı ticareti yapmak için ne kadar hızlı sıraya girdiklerine şaştı kaldı insan olan…

Lâzım olduğunda Barzani ile Diyarbakır’da sarmaş dolaş olup, “Kürdistan bayrağını” Ankara’ya çekenler de bunlardı, Barzani’nin sözcüsünün yazdığı, sümenaltı edilen zehir zemberek mektupta anlatıldığı gibi Kürt petrolünü Mersin’den dünyaya taşıyan gemiciklerin sahipleri de…

Sermayenin vatanı/ milliyeti yoktur demişti ya ak sakallı, bizim milliyetçi- muhafazakâr İslamofaşistler adeta bu saptamanın sağlaması oldular. İçeride ne kadar milliyetçi- muhafazakar söylem varsa bol bulamaç boca ederken, dışarıda diline, dinine, mezhebine, milliyetine, ideolojisine bakmadan öpüş kokuş, al gülüm ver gülüm ticaret yaptılar. Sözde solu da yedekleyerek ulusçuluk enjekte ettikleri toplum da yedi bunu. Kapitalizmin ürünü ulus devleti savunmak, ulusolculara, hamasi milliyetçiliğin kaymağını yemek her boydan, her soydan muhafazakâr- milliyetçi- islamofaşistlere kaldı…

Onun için kulak asmayın bu, nerede olursa olsun “vatanım”, “milletim”, “bayrağım”, “devletim”, “egemenliğim” lafazanlıkları yapan bıyıklılara…

Alın elinize bir spatula, kazıyın yüzlerindeki o yılışık hamaseti…

Altından buz gibi riyakârlık, buz gibi ihanet, buz gibi işbirlikçilik çıkar…

Nâzım’ın dediği gibi…

“Vatan çiftliklerinizse,

Kasalarınız ve çek defterlerinizin

İçindekilerse vatan,

Vatan şose boylarında gebermekse açlıktan,

Vatan soğukta it gibi titremek ve

Sıtmadan kıvranmaksa yazın,

Fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,

Vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,

Vatan, mızraklı ilmühalse, vatan polis copuysa,

Ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,

Vatan Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması, topuysa,

Vatan, kurtulamamaksa kokmuş karanlığınızdan…

Ben vatan hainiyim…”

Bu yazı toplam 6384 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar