TC Merkez Bankası faiz indiriminin döviz kurları ve enflasyona yansımaları
Geçtiğimiz hafta, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2025 yılı Eylül ayına ilişkin faiz kararını açıkladı. TCMB politika faizini 250 baz puan indirdi. Piyasadaki ortalama beklenti 200 baz puanlık bir faiz indirimdi. Böylece, politika faizi yüzde 43’ dan yüzde 40.5’e çekildi.
Merkez Bankası, Gıda fiyatları ile ataleti yüksek hizmet kalemleri enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları canlı tutmaktadır. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları ile küresel gelişmeler dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini açıklamıştır.
Bu açıklama, MB’nın enflasyon karşısında temkinli bir görüşe sahip olduğunu ifade ediyor. Yılın geri kalanında ise, ekim ve aralık aylarında faiz kararı açıklanacak.
Politika faizi başta, mevduat faizleri ve kredi faizleri olmak üzere borçlanmanın maliyetine etki ediyor. Enflasyon hedefine yaklaşıldığında, merkez bankası faiz oranlarını sabit tutabiliyor veya düşürebiliyor. Böylece, harcamaları ve ekonomik büyümeyi artırıyor.
Reuters'ın ekonomistlerle yaptığı ankete göre, faizin yıl sonunda yüzde 36'ya ineceği tahmin ediliyor.
Merkez Bankası, finansal ve fiyat istikrarını gözetmelidir. Faiz indirimi, üretim kapasitesinin artırılmasına, ticaretin canlanmasına ve istihdamın güçlenmesine katkı sağlayabilmelidir.
Enflasyonla mücadele süreci devam ederken, üretimi destekleyecek, istihdamı artıracak ve yatırımı teşvik edecek adımlar da eş zamanlı atılmalıdır.
Ayrıca, Politika faizi indirimini, bankalar da uygulayarak, işletmelerin daha düşük faizle finansmana erişimini kolaylaştırılmalıdır. Kredilerin düşük faiz ve uzun vadeli kullandırılması, işletmeleri daha da rahatlatacaktır.
Zira, yüksek faiz oranları, özellikle KOBİ’lerin, krediye erişimini zorlaştırmakta, işletmelerin öz sermayeleri ve yatırımlarını azaltmaktadır.
Enflasyon riski devam ettiği süreçte, Faiz indirimine gidildiği zaman, dövize talep artışı ve MB rezervlerinin azalması görülebilmektedir.
Ancak, geçtiğimiz günkü indirimden sonra, yüksek düzeyde döviz yükselişleri olmadı. Zaten, karar öncesindeki günlerde, döviz kurlarında belli miktarda yükselişler yaşamıştık.
Hatırlanacağı üzere, Türkiye’ de 19 Mart'ta sonrasında Belediye başkanlarının ve bazı yöneticilerin tutuklanması süreci, döviz kurlarını yükseltmiş, bu sürecin piyasalara etkisini minimize etmek için de, Merkez Bankası'nın çok yüklü döviz satışı yapması ile döviz rezervleri çok azalmıştı. Daha sonraki aylarda ise, faizlerin de artırılması ile birlikte, rezervlerde iyileşme görülmüştü.
Önümüzdeki dönem için, Türkiye siyaseti ve ekonomisi için, önemli bazı riskler de bulunmaktadır. Bunu, geçtiğimiz hafta CHP İstanbul il başkanlığı seçiminin mahkeme tarafından geçersiz sayılması ve kayyum atanması sürecinde yaşanan gerginliklerde görmüştük.
15 Eylül’de (bugün), Mahkeme, CHP'nin kurultayıyla ilgili çok hassas bir karar verecek. Orada, kurultay’ ın geçersiz kılınmasına yönelik bir karar çıkarsa, çok büyük tepkiler olabilecektır. Bu da özellikle, borsa ve döviz piyasalarını olumsuz etkileyebilecektir.
Yatırım yapmayı planlayan şirketler için, faizlerin düşmesi büyük önem taşımaktadır. Faiz düşüşünün sürmesi, ancak, enflasyondaki gerilemeyle mümkün olabilecektir.
Diğer taraftan, faiz oranları düştüğünde, enflasyon halen yüksekse, mevduat sahipleri daha düşük getiriler nedeniyle TL cinsinden varlıklara yatırım yapmaktan kaçınabilir. Bu durum, dövize ilgiyi artırarak döviz kurlarını da yükseltebilir. Ayrıca, kurların yükselmesi, ithalat maliyetlerini artırarak, enflasyonu da yükseltebilir.
Faiz indirimi, bankaların daha düşük faizle kredi vermesine imkan tanır. Bu bağlamda, kişiler ve işletmeler daha ucuz krediler alarak, tüketimlerini ve yatırımlarını artırıp, ekonomik büyümeyi yükseltebilir.
Faizlerin inmesi önemlidir ama esas önemli olan, halkın, üreticilerin ve esnafın rahatlaması, pahalılığın azalması ve satın alma güçlerinin artmasıdır. Şu anda, böyle bir durum söz konusu değildir.
Döviz kurları ve petrol fiyatlarında yükselişler görülmemesi en büyük temennimizdir KKTC, döviz kuru yükselişlerinden, Türkiye’ den daha fazla olumsuz etkilenmekte, enflasyon ve pahalılık artmakta, halkın borçlanması ve fakirleşmesi günden güne çoğalmaktadır. Ayrıca bundan, ülkedeki her kesim ve sektör de olumsuz etkilenmektedir..







