1. YAZARLAR

  2. Serkan Soyalan

  3. Tanrıların şehri Atina
Serkan Soyalan

Serkan Soyalan

Tanrıların şehri Atina

A+A-

   Larnaka Uluslararası Havalimanı’ndan Kıbrıs Havayolları’na ait uçak ile havalandık ve rahat bir uçuşla gökyüzünde süzülerek vardık Atina Eleftherios Venizelos Uluslararası Havalimanı’na.

   Kıbrıs Havayolları ile uçarken, aklım Kıbrıs Türk Hava Yolları’na kaydı… Eski günlere dalarak, derinden bir ah çektim..

***

   Atina’ya daha önce birçok kez gelmiş olmanın vermiş olduğu rahatlıkla çıktık havaalanından ve şehir merkezinde konaklayacağımız bölgeye doğru yol aldık.

***

   Modern Atina’dan bahsetmeden önce, mutlaka Atina Uygarlığı’na da değinmeliyiz. Zengin bir tarihe sahip bu topraklar.

   Atina Uygarlığı, ‘Attika yarımadası’ üzerinde denize yakın bir yerde kurulmuş.

   Pire Limanı Atina’nın limanı olarak kullanılırken, günümüzde de tüm ihtişamıyla ayakta duran Akropol, ülkenin yönetim merkezi olarak kullanılmış.

***

   Antik Atina'da yaşlıların katıldığı bir "Yaşlılar Kurulu" da bulunmaktaydı. Bu kurul, Areopagus olarak bilinen ve Akropol’ün az ötesinde bulunan Ares tepesinde toplanırdı. Bu kurul, şehrin yönetiminde önemli bir role sahipti ve soylulardan oluşurdu.

   Daha sonra, MÖ 7. yüzyılın sonlarında, soylular kralın yetkilerini sınırlandırarak, yürütme görevi üstlenen "Arkhon" adlı bir meclis kurdular. Bu meclis 10 kişiden oluşuyordu.

   Ayrıca, Atina'nın en yüksek kurulu olan 400'ler Meclisi'nin üye sayısı da 500'e çıkarıldı. Bu meclis, "Boule" olarak da biliniyordu ve her biri bir kabileden gelen 50'şer kişiden oluşuyordu, toplamda 500 kişiydiler.

   Bu yapılar, antik Atina'nın yönetim ve karar alma süreçlerinde yaşlıların ve soyluların rolünü göstermektedir

***

   Atina Uygarlığında toplum 3 sınıfa ayrılmıştı:

   Öpatridler (soylular)

   Geomoreler (burjuva)

   Köleler ve metekler

***

   Başka bir yazımızda Antik Atina’yı daha derinlemesine yazarız ama Avrupa Birliği’nin 7’nci büyük şehrine bakalım.

   Atina, 3.400 yıllık yazılı tarihi ve MÖ 7’nci ile 11’inci arasındaki binyıllara uzanan insan varlığıyla dünyanın en eski şehirlerinden biridir.

***

   Şehir adını Bilgelik Tanrıçası Athena’dan almıştır. Roma mitolojisinde ise Athena'ya denk gelen tanrıça Minerva'dır.

   Athena, aynı zamanda zeka, strateji, sanat, zanaat, ilham ve barış tanrıçası olarak da bilinir.

   Antik çağda Atina'nın adını koruyucu tanrıçası Athena'dan mı yoksa Athena'nın adını şehirden mi aldığı tartışılıyordu.

   Günümüzde bilim insanlarının geneli tanrıçanın adını şehirden aldığı konusunda hemfikirdir, çünkü “-ene” eki yer adlarında yaygınken kişi adları için nadiren kullanılır.

***

   Klasik Atina çok güçlü bir şehir devletiydi. Bir sanat, öğrenim ve felsefe merkezi olmasının yanı sıra Platon'un akademisine ve Aristoteles'in Lykeion'una ev sahipliği yapmıştı.

   Demokrasinin de doğum yeri olarak kabul edilmekteydi.,

***

   1834'te Atina, yeni devletin başkenti oldu.  

   I.Dünya Savaşı'nda Atina, Kral Konstantinos'un tahttan indirilmesine yol açan 1916-17 olaylarına sahne oldu. II. Dünya Savaşı'nda Alman birlikleri kenti işgal etti.

   1940'larda Alman işgali sırasında kent bakımsız ve harap kaldı.

   Atina'da 1941-1942 ve 1942-1943 yılının kış ayında 100.000'den fazla insan açlıktan öldü.

   İşgalin sona ermesiyle başlayan iç savaş boyunca da kentin bu durumu sürdü.

***

   Klasik dönemin kültürel mirası, antik anıtları ve Batı kültürünün en önemli simgesi olarak kabul edilen Partenon, Atina’yı ziyaret edenleri karşılamaktadır.

   Şehirde tarihin ve kültürün izlerini sürerken, bol bol Roma, Bizans ve Osmanlı eserleri ile karşılaştığımızı da söylemeliyim.

   Atina, iki UNESCO Dünya Mirası Alanı'na ev sahipliği yapmaktadır: Atina Akropolisi ve Orta Çağ'dan kalma Dafni Manastırı.

***

   Atina’da Yunanistan Parlamentosu, Milli Kütüphane, Atina Ulusal ve Kapodistrian Üniversitesi ve Atina Akademisi de görülmeye değer.  Bir de Syntagma Meydanı… Bu meydanda kahvenizi yudumlarken, askerlerin titizlikle gerçekleştirdiği nöbet değişim törenlerini de büyük bir ilgiyle izleyebilirsiniz.

***

   Atina’ya yolunuz düşerse, mutlaka müzelerini de ziyaret etmelisiniz…

   Dünya’nın en büyük Antik Yunan eserlerinin sergilendiği ve 1829’da açılan Ulusal Arkeoloji Müzesi, Akropolis’in eteklerinde bulunan Akropolis Müzesi, 1986 yılında kurulan ve Kiklad Uygarılığı’na ait eserlerin sergilendiği Kiklad Sanat Müzesi, Yunan sanat eserleri ve geniş bir Asya sanat koleksiyonunun sergilendiği Benaki Müzesi, 1914’te kurulan ve Bizans eserlerinin sergilendiği Bizans ve Hristiyan Müzesi, koleksiyonunda Picasso, Van Gogh,Degas gibi ressamların eserleri de bulunan Vassilis ve Eliza Goulandris Vakfı Müzesi, Alekos Fassianos Müzesi bunlardan birkaçı…

***

   Sporla yakından ilgilenen biri olarak Atina’nın beni en heyecanlandıran yanlarından biri de 1896 yılında ilk modern Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmış olmasıdır.

   Panatheanic Stadyumu, ilk Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmış. Burada Olimpiyat oyunlarının afişleri ve meşaleleri de sergileniyor.

***

   Atina’da konakladığımız otelimizin konumunu iyi bir yerde seçmişiz.

   Böyle olunca da gitmek istediğimiz rotaların büyük bir kısmına yaya olarak gittik. Zaten bir şehri tanımak isterseniz, mutlaka o şehri adımlamalısınız.

***

   Atina’nın en eski mahallelerinden olan Monastiraki, benim gezerken çok keyif aldığım bölgelerden biri. Bu meydanda bulunan Osmanlı dönemi yapımı Tzisdarakis Camii de dikkatimizi çekti. Camii şu anda ibadet için kullanılmıyor. Ancak bina iyi korunmuş.

   Yine bölgede görülmesi gereken bir diğer yapı da Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırılan Hadrian Kütüphanesi.

***

   Bolca lezzetli yemekler yediğimiz Atina ile ilgili yazılacak çok şey var… İleriki haftalarda, devam edeceğiz…

atina-1.jpg

Bu yazı toplam 1838 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar