1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Saray’ın yargıcı
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Saray’ın yargıcı

A+A-

“Beraat etti.”
Bunu herhangi bir haber sitesinde görseydim eğer sorun olmazdı.
Halbuki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın paylaşımından okudum.
‘Devlet’in en tepesindeki isim not düşüyor.

“UBP milletvekili Sayın Aytaç Çaluda 3 yıldır sürmekte olan Çalışma Bakanlığı özel kalem müdürü olduğu dönemde aleyhine haksızca iddia edilen suçlamalardan beraat etmiştir.
Aytaç Çaluda ve ailesinin yaşadığı mağduriyetler geride kalmıştır, adalet geç de olsa tecelli etmiştir. Aytaç Çaluda’yı verdiği mücadele dolayısı ile tebrik ederim.”

Saray’ın yargıcı karar veriyor!

*  *  *

Elbette gelişmelerin aslını öğrendim.
O dönemin Çalışma Bakanı Şerife Ünverdi ve Özel Kalem Müdürü Aytaç Çaluda, doğrudur mahkeme sürecindeki “Görevi kötüye kullanma” suçundan beraat ettiler.
Çünkü bu iddialara destekleyecek bir tanıklık olmadı.
Ancak…
“Çalışma İzni Yasası ve Tüzüğü’ne aykırı hareket” suçlarından beraat verilmedi ve iki sanık savunmaya çağrıldı.
Avukatları süre istedi.
Dava da 17 Eylül 2021’e ertelendi.

*  *  *

Tüm bu davaların özü “çalışma izinlerine yönelik” istismardır!
İşin aslı yıllardır hemen her müdürün, müsteşarın, üst düzeyin ortaklık ettiği, siyasi yandaşlık ya da popülizmle sıradanlaşan bir işlem bu!
Pek çok yurttaş da “işimi hemen çözdü” diye övgüler düzüyor, böylesi siyasetçilere…
Yasal mı değil mi hiç aldırmadan!
Hatta…
Eğer birileri “yasallık, eşitlik, yansızlık” gibi bir uğraş içerisine girerse, “kötü bürokrat” ya da “iş bilmez siyasetçi” olarak nam salıyor.

Ada yarısında “halletmek” önemlidir!
“İşimi halletti, helal olsun!”
Yolu, yordamı, yöntemi fark etmez.

*  *  *

Aytaç beyi yakından tanımam, sanırım hiç de muhabbetimiz yoktur.
Şerife hanımı sever, sayarım.
Mesele kişisel de değildir.
Önemli bir “emsal” vardır ortada!
Bir istismar var.

*  *  *

Böylesi davalarda “gerçeği” anlatacak insanları bulmak zordur.
Çünkü “tanıklar” genelde yapılan “yanlışın” ortağıdırlar!
Umarım bu dava hakikati ortaya çıkartır ve geleceğe güçlü bir not düşülür.
Bundan böyle herhangi bir bürokrattan “özel bir ayrıcalık” talep edildiği zaman “kusura bakmayınız” der.
Yozlaşmayı, çürümeyi ve kirlenmeyi önlemenin bir yolu da “yanlışı yapanın yanına kalmayacağı”  sonucudur.

*  *  *

Cumhurbaşkanı’na düşen görev de “sempati iletişimi” yerine hakikatler temelinde hareket etmesi ve toplumu yanıltmamasıdır.
Bir de bu ülkede böylesi ayrıcalıklı işlere son verilmesi için çabalaması…

 

 


 

Bu yazı toplam 1434 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar