1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kıbrıs ile Lübnan'ın imzaladığı anlaşma: Türkiye neden tepkili?...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kıbrıs ile Lübnan'ın imzaladığı anlaşma: Türkiye neden tepkili?...”

A+A-

BBC News Türkçe

Kıbrıs Cumhuriyeti ile Lübnan, Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasının ardından Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasını da imzaladılar.

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 1 Ocak 2026'dan itibaren üstleneceği Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığı sırasında Lübnan'a bir milyar euroluk yardım paketi önermesinin bu anlaşmaların imzalanmasında önemli olduğu ifade ediliyor.

Türkiye, anlaşmanın kendi deniz yetki alanlarıyla ilgisi olmasa da Kıbrıs Türk toplumunun çıkarlarına ters düştüğü gerekçesiyle tepki gösterdi.

Zengin hidrokarbon rezervleriyle giderek ön plana çıkan Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanlarının belirlenmesi açısından dengeleri değiştiren yeni bir adım Kıbrıs Cumhuriyeti ile Lübnan tarafından atıldı.

İki ülke 2017 yılında üzerinde anlaştıkları Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmasına 26 Kasım'da Beyrut'ta düzenlenen bir törenle imza attılar.

Törene Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn katıldı.

Lübnan hükümeti, bundan bir ay önce, 23 Ekim'de de Kıbrıs Cumhuriyeti ile Lübnan arasında 2007'de varılmış olan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının onaylandığını duyurmuştu.

Bu iki adım ile Kıbrıs Cumhuriyeti, İsrail ve Mısır'ın ardından Doğu Akdeniz'in bir başka kıyıdaş ülkesiyle de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ve MEB anlaşmalarını tamamlamış oldu.

Törende konuşan Hristodulidis, üzerinde 20 yıldır çalışılan bu anlaşmaların stratejik önemde ve tarihi bir dönüm noktası oluşturduğunu söyledi.

 

"Kıbrıs ve Lübnan olarak, uluslararası hukuk, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi ve tabii ki iyi komşuluk ilişkileri zemininde, güven ve karşılıklı saygıyı güçlendirmek için çalışmaya devam edeceğimize ilişkin güçlü bir siyasi mesaj iletiyoruz" ifadelerini kullandı.

Kıbrıs lideri, uzun yıllardır sürüncemede kalan bu anlaşmaların imzalanmasının ardından sıranın hangi somut adımların atılacağının araştırılmasına geldiğini, tarafların bu yönde çalışacağını söyledi.

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn da söz konusu anlaşmaların ardından iki ülkenin başta enerji ve yenilenebilir enerji olmak üzere birçok alanda yeni projeleri gündeme getirebileceklerini kaydetti.

Lübnan Cumhurbaşkanı'na göre bu projeler arasında ortak savunma, güvenlik ve arama-kurtarma gibi alanlar da yer alabilir.

"Bizim işbirliğimiz kimseyi hedef almıyor, kimseyi de dışlamıyor" diyerek Türkiye'ye mesaj veren Avn, bu anlaşmanın bölgede uluslararası işbirliğinin zemini olmasını amaçladıklarını kaydetti.

 

Türkiye ve Kıbrıslıtürkler tepkili

Lübnan Cumhurbaşkanı'nın "Kimseyi dışlamıyor" açıklamasına karşın anlaşmaya hem Türkiye hem de Kıbrıs'ın kuzeyindeki Türk yönetimi tarafından tepki geldi.

TC Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, bir soruya yanıt olarak 27 Kasım'da yaptığı açıklamada, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 2003'ten bu yana imzaladığı anlaşmalarda adanın egemen eşit unsuru olan "Kıbrıslıtürkleri hiçe saydığını" söyledi.

Keçeli, mevcut yönetimin "Ada'nın tümünü temsil etmediğini ve Ada'nın tümünü ilgilendiren bu tür tasarruflarda bulunmaya yetkisi olmadığını hatırlatmak isteriz" ifadelerini kullandı.

Sözcü, Kıbrıs Cumhuriyeti ile Lübnan'ın imzaladığı deniz yetki sınırlandırma anlaşmasının Türkiye Cumhuriyeti'nin 2020'de BM'de tescil ettirdiği Türk kıta sahanlığı alanının dışında kaldığını ancak konunun Kıbrıslıtürklerin çıkarlarını ilgilendirdiğine dikkat çekti.

Kıbrıs'ın kuzeyindeki Türk yönetiminin Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada, söz konusu anlaşmanın “yok hükmünde olduğunu, Kıbrıslıtürklerin hak ve çıkarlarını gözardı eden girişimlere karşı çıkmaya devam edeceklerini” bildirdi.

Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti ile Yunanistan'ı Doğu Akdeniz'de maksimalist davranmakla, İsrail ve Mısır'la oluşturduğu EastMed Forum ile Akdeniz'in en uzun kıyı şeridine sahip ülkelerinden biri olan Türkiye'yi süreçten dışlamakla suçluyor.

 

AB'den Lübnan'a bir milyar euro'luk yardım

Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti ile Lübnan arasında 2007'de imzalanan anlaşmanın yürürlüğe girmesini önlemek için Beyrut üzerinde uzun süre yoğun bir baskı uyguladı.

Ankara'nın baskısının yanı sıra Lübnan'ın uzun yıllar süren iç politik sorunları ve giderek kutuplaşan siyasi hayatı, Kıbrıs Cumhuriyeti ile imzalanan anlaşmanın onaylanmasını geciktirdi.

Lübnan için ekonomik ve siyasi durumu daha da zorlaştıran süreç, 2020'de Beyrut Limanı'nda yaşanan büyük patlama ile başladı.

Patlamanın yarattığı derin ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalan ve ancak Batı'dan gelen yardımla devlet sistemini ayakta tutan Lübnan'ın bu durumunun, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 2007 ve 2017'de üzerinde uzlaşılan iki anlaşmanın onaylanmasını sağlamak için uygun bir ortam yarattığı yorumlarına neden oldu.

Kıbrıs basınında çıkan haberler, Kıbrıs'ın özellikle Joseph Avn'un Ocak 2025'te cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından girişimlerini artırdığını, 1 Ocak'tan itibaren başlayacak AB dönem başkanlığını da bu açıdan kullandığını gösteriyor.

AB'nin Lübnan'a yapacağı 1 milyar euroluk yardımın 500 milyon euroluk ilk paketinin yakında ödenmesinin beklendiği, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Lübnan'la AB arasındaki ilişkileri dönem başkanlığı sırasında daha da geliştirmek için niyetli olduğu da kaydediliyor.

 

Sırada 'enterkonnekte sistem' mi var?

Anlaşmaların tamamlanmasının ardından Kıbrıs Cumhuriyeti ile Lübnan'ı birbirine bağlayacak olan enterkonnekte sistemin kurulması çalışmalarının hızlanması bekleniyor.

Enterkonnekte sistem, birden fazla elektrik şebekesinin birbirine bağlanarak ortak bir elektrik iletim ağı oluşturması anlamına geliyor.

Projenin finansmanı için Dünya Bankası'na başvuru yapan Kıbrıs ve Lübnan'ın başta Körfez ülkeleri olmak üzere üçüncü taraflardan da projeye katılım sağlama amacında olduğu kaydediliyor.

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn, deniz yetki sınırlandırma anlaşmasının tamamlanmasının ardından Lübnan'ın enerji rezervlerinin keşfi, çıkarılması ve ekonomik olarak değerlendirilmesi için lisanslama sürecini başlatacağını kaydetmişti.

İsrail ve Kıbrıs'a ait hidrokarbon rezervleri için bölgede faaliyet gösteren Amerikan şirketlerinin Lübnan açıklarındaki olası kaynaklarla da ilgilendiği kaydediliyor.

İsrail ile Lübnan arasında uzun yıllar süren anlaşmazlığın giderilmesinde aktif rol oynayan Washington'ın Amerikan şirketlerinin Lübnan rezervleriyle ilgili süreçlerde yer almasını desteklediği de bildiriliyor.

(BBC – 28.11.2025)

sayfanin-ustune-s-17-hristodulidis-ile-avn-anlasma-imzaladi-1.jpg

Hristodulidis ile Avn anlaşma imzaladı (1)


***  BASINDAN GÜNCEL…

“Savulun! Sizin parti geliyor!”

Kıvanç Eliaçık/İLKE TV

İngiltere’de yeni bir parti kuruldu: “Your Party”, yani “Sizin Partiniz”.

Jeremy Corbyn ve Zarah Sultana’nın öncülük ettiği hareket, ülkedeki sosyal demokrat ve sol hareketi yeniden canlandırma iddiası taşıyor. Sizin Partiniz, hem İşçi Partisi’ne hem de derinleşen ekonomik krize ve ayrımcılıklara karşı biriken öfkenin yeni adresi oldu.

Muhafazakar Parti’nin politikaları İngiltere ekonomisini adeta yağmaladı. Hastaneler çöktü, okullar döküldü. Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde hastalar ilaç, çocuklar yemek bulamıyor.

Bu enkazı devralan İşçi Partisi ve lideri Keir Starmer, kendisine umut bağlayanların beklentilerini karşılayamadı. Aksine sendikaları dinlemedi, partinin sol kanadını tasfiye etti ve Filistin’e destek olan üyelerini susturdu.

Önceki dönemde partiyi canlandıran, solu aynı çatı altında toplayan Jeremy Corbyn anti-semitizm suçlamalarıyla tasfiye edildi. Göçmenler, siyahlar ve sendikalar tarafından sevilen pek çok milletvekili benzer biçimde dışlandı.

Londra’da, kimi Arap başkentlerinden daha kalabalık Filistin eylemleri yapılırken, İşçi Partisi bu nabzı tutamadı. Aksine üyelerini baskı altına aldı.

 

“SİLAHLANMAYI KIS, SERVET VERGİSİ AL…”

Corbyn ve Zarah Sultana’nın merkezinde yer aldığı ve bağımsız vekillerden oluşan yeni bir blok ortaya çıktı. Çoğu Müslüman ve Asyalı olan bu grup hem mecliste hem de Filistin dayanışma hareketinde yan yana durdu, benzer ekonomik önerileri savundu.

Sağlık sisteminin çürümesine ve yaşanan konut krizine karşı “Yeniden Kamulaştırma”yı anahtar sözcük haline getirdiler. Sosyal devlete bütçe yok diyenlere “Silahlanma harcamalarını kıs, servet vergisi al” diye cevap verdiler.

Your Party tartışmaları işte bu atmosferde başladı. Avrupa’daki sol partiler ve ABD’deki demokratik sosyalistler hareketi yakından izlemeye başladı. Parti daha resmi olarak kurulmadan binlerce kişi üyelik başvurusu yaptı, sendikaların ilgisi arttı.

 

“DAHA KAPSAYICI OLUNUZ…”

Öte yandan Your Party, daha kurulmadan yıkıcı tartışmalar ve bölünmeler yaşadı. Üyelik sistemi netleşmeden istifalar başladı. Bazı gruplar kongre salonuna alınmadı, bazı delegeler dışarı atıldı. Adı eşbaşkanlık için geçen Zarah Sultana, kongrenin ilk gününü boykot etti. Partiyi daha kapsayıcı olmaya çağırdı.

Bütün çekişmelere rağmen Liverpool’daki kuruluş  kongresine binlerce kişiyi katıldı. Hem salonda hem sosyal medyada canlı, sert ve yaratıcı tartışmalar yapıldı.

Parti bir liderle mi yoksa kolektif bir yapıyla mı yönetilecek? Üyeler başka partilere de üye olabilecek mi? Parti bütçesi nasıl harcanacak? Programda “sosyalizm” kelimesi açıkça yazacak mı? LGBTİ+ hakları nasıl savunulacak?

Tartışmaların ardından delegeler kolektif liderlik modelini seçti: Milletvekilleri ön plana çıkmayacak. Parti bütçesi tabandan yönetilecek. Farklı bileşen partilere alan tanınacak.

Corbyn, aşırı sağcı Reform UK’e karşı gerçek bir sınıf siyaseti yapacaklarını söyledi. “Gerçek sosyalizm, gerçek sosyal adalet” diye vurguladı.

“Gazze’de gördüğümüz şey savaş değil, soykırım ve bizim hükümetimiz bu soykırıma ortaktır” sözleri ayakta alkışlandı.

İngiltere’nin Bernie Sanders’ı olarak anılan Corbyn, yıllardır Türkiyeli göçmenlerle birlikte çalışıyor. 12 Eylül döneminde Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez’e destek vermişti. Bugün de kayyım atanan belediyeleri Avrupa gündemine taşıyor.

 

SULTANA, PAKİSTANLI GÖÇMEN AİLEDEN BİR İŞÇİ…

Teşbihte hata olmaz: Corbyn’in ABD’deki benzeri Sanders ise Sultana İngiltere’nin Alexandria Ocasio-Cortez’idir. Sultana, 1993 doğumlu, Pakistanlı bir göçmen aileden gelen bir işçi. Tarzı ve siyaseti Mamdani’yi ve Ocasio-Cortez’i hatırlatıyor.

Kürsüye çıktığında “Ya sosyalizm ya barbarlık, diyorlar biz sosyalizmi seçiyoruz” dedi: “Bu partiye işçi sınıfı hükmetmeli, tıpkı bir gün bu ülkeyi yönetmesi gerektiği gibi”.

“Ben sosyalistim ve Müslümanım ve bunlar için asla özür dilemedim” diye devam etti.

Kongreden önce yüzlerce yerel toplantı yapılmıştı. Bunlar, liderlerin uzun konuşmalar yaptığı ortamlar olmadı. Aksine, aday üyeler konuştu, tertip komitesi dinledi. Irkçılık karşıtı dayanışma grupları, yerel hastanenin kapatılmasına karşı kampanyalar, sendikaların grev komiteleri bu toplantıları takip etti.

Delegeler, “Seçimden seçime ortaya çıkan bir aday listesi değil, kesintisiz bir sosyal hareket ağı olmalıyız, Filistin dostu, savaş karşıtı ve ifade özgürlüğünü aşırı derecede savunan bir işçi sınıfı partisi kurmalıyız” dediler.

 

İŞÇİ SINIFININ DESTEĞİNE SAHİP…

Anketler henüz kurulmuş partinin yüzde 10’luk bir potansiyeli olduğunu gösteriyor. İşçi Partisi zayıflıyor, Muhafazakârlar toparlanamıyor. Sağda Reform UK yükselirken, solda Yeşiller güçleniyor.

Your Party, Zack Polanski liderliğindeki Yeşillerle birlikte eriyen merkeze ve işçi sınıfının desteğine talip. Servetin adil bölüşümü, kamusal hizmetlerin güçlendirilmesini, konut krizine kalıcı çözümler üretilmesini, savaş politikalarının sona ermesini ve göçmenlere yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını savunuyor.

İngiltere’de yıllar sonra ilk kez sol bir parti bu kadar geniş bir potansiyelle sahneye çıkıyor. Sendikalarda karşılığı var. Müslüman mahallelerinde heyecan yarattı.

Bakalım “sizin parti” kendini yemeden, tartışmalara boğulmadan, kapsayıcı bir çizgide kalmayı başarabilecek mi?

Fıkrayı bilirsiniz: İngiltere’de iki sendikacı yan yana gelirse “pub”a gider. Üç sendikacı buluşursa parti kurar… Sonra parti dörde bölünür.

Your Party bir eşikte kuruldu. Bakalım, İngiltere’de sosyal demokrasi ve sol bu eşikten geçebilecek mi?

(İLKE TV – Kıvanç ELİAÇIK – 2.12.2025)

sayfanin-ustune-saga-s-16-zarah-sultana.jpg

Zarah Sultana 

Bu yazı toplam 735 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar