1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Papaz, kana bulanmasın diye eteklerini toplamıştı…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Papaz, kana bulanmasın diye eteklerini toplamıştı…”

A+A-

 

EOKA’cıların solcu olduğu gerekçesiyle bir ağaca bağlayarak 1058’de işkence yaparak öldürdükleri Kufezli Savvas Menikos cinayetine, Lefkonuk’tan bir papazın da karışmış olduğu anlaşılıyor.

Bu konuda bir sorumuzu yanıtlayan Kıbrıslırum antifaşist barış aktivistlerinden Dimitris Hacıdimitriu, şöyle dedi:

“Savvas Menikos, bir AKEL üyesi ve bir sendikacı aktivist idi. 23 Mayıs 1958’de Lefkonuk köyünde EOKA üyesi sağcı milliyetçiler tarafından ölüdürülmüştü. Menikos altı çocuk babasıydı ve EOKA tarafından “vatan hainliği”yle suçlanmaktaydı – EOKA’cılar o dönem öldürmüş oldukları herkesi “hainlikle” suçlamaktaydılar. Kilise avlusundaki bir ağaca bağlanarak ölünceye kadar taşlanmıştı Savvas Meniku…

Bu hikayeyi Hristos Ahniodis, “Korkaklar” başlıklı kitabında kaleme aldı…

Kitapta İşçi Demokrasisi’nden Angeliki Mihail, şöyle anlatıyor:

‘Örgütümüz İşçi Demokrasisi, EOKA tarafından öldürülen sosyalist aktivistlerin öykülerini kaleme almış ve 1980’li yıllardan başlayarak çeşitli etkinliklerle onları anıyor. Bu etkinliklerden birine katılan gazeteci Hristakis Katsambas, herkesi etkileyen bir konuşma yapmıştı… Genç bir gazeteci olarak Menikos’un öldürülmesiyle ilgili haber yapmaya gönderildiğini, onu öldürenlerle röportajlar yaptığını ve onu öldürenlerin bu korkunç cinayetten övünerek bahsettiklerini anlatmıştı. Katsambas, bunlardan birisinin de köyün papazı olduğunu aktarmıştı…

Katsambas ayağa kalkarak, papazın kendisine eteklerini kan bulaşıp kirlenmesin diye yukarıya nasıl topladığını, ölü Menikos’u nasıl tekmelediğini anlatma şeklini göstermişti… Katsambas’ın bu tanıklığı kayda alınmıştır, böylece bu hatıralar kayıp olmayacaktır.

Bu, günümüzde çok önemlidir çünkü katillerden sonra gelen onların takipçileri, o korkunç kafalarını bir kez daha kaldırıyorlar…”

Dimitris Hacıdimitriu arkadaşımıza vermiş olduğu bu bilgilerden ötürü çok teşekkür ederiz.

Kitabın yazarı Hristos Ahniodis’in kitabının kapağını da sayfamıza alıyoruz. Umarız bu kitap Türkçe’ye de çevrilir ve kendi memleketimizde neler yaşanmış olduğunu daha ayrıntılı biçimde öğrenebiliriz.

 

MENİKOS’UN VE BUNA KARŞI ÇIKAN İSMAİL CELAL’IN ÖLDÜRÜLMESİ…

23 Mayıs 1958’de Lefkonuk’ta kilisenin avlusunda bir efgalipto ağacına bağlanarak işkence edilerek öldürülen Savvas Menikos, taşlanarak öldürülmüştü… Aziz Mihail Kilisesi avlusundaki efgalipto ağacına bağlı olarak öldürülen Kufezli Savvas Menikos, PEO ve AKEL üyesiydi… Meniku’nun efgaliptoya bağlanarak işkence edildiğini gören ve buna itiraz eden Artemili (Arıdamı) İsmail Celal, Menikos’a işkence etmekte olan maskeli EOKA’cıları sesinden tanıdığı için, bir ay kadar sonra o da aynı ekip tarafından öldürülecek ve bu da, Lefkonuk’ta yaşayan Kıbrıslıtürkler’in topluca göç etmesine neden olacaktı… Bir süre sonra köyün aşırı sağcıları köydeki bazı Kıbrıslıtürkler’in evlerini yıkarak, geri dönmemelerini sağlamaya çalışmışlardı…

Menikos’un bağlanıp işkence edildiği eftgalipto ağacı da kesilerek ortadan kaldırılmıştı… Rahmetli ressam arkadaşımız Lefkonuklu Mihalis Kirlitças, Savvas Menikos ve kesilerek yok edilen efgalipto ağacını bir resminde çizmişti…

AKEL’in Türkçe sayfasında Savvas Menikos’a ilişkin geçtiğimiz Mayıs ayında yapılan paylaşım şöyleydi:

“Kufez köyünden altı çocuk babası, işçi Savvas Meniku her sabah köyünden Lefkonuk’a, oradan da çalıştığı Maraş’a giderdi. O kara günün öğleden sonrasında yüzleri maskeli, elleri silahlı altı faşist, AKEL’i ve sendikal hareketi terk etmesi yönünde tehdit edilen Meniku’yu Lefkonuk’a getirip, İngiliz sömürgecilerinin köydeki polis karakolunun çok yakınındaki kilisenin bahçesindeki efkalipto ağacına bağladılar. Ardından kilisenin çanlarını çalıp, köyün sakinlerini “milli görevlerini” yapmak için “haini” linç etmeye çağırarak, ona taşlar ve sopalarla saldırarak ölünceye kadar işkence ettiler. Katiller Menikos’un cenazesinin kaldırılmaması için köyün papazlarını tehdit ettiler.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’da Alman işgaline karşı direnişi kırmak için Nazilerle işbirliği yapan, millet ve ırk ayrımcılığını temel ilke edinen faşizmi Kıbrıs’a taşıyan Grivas’ın lideri olduğu EOKA’cıların Lefkonuk Kilisesi bahçesindeki efkalipto ağacına bağladıkları Savvas Menikos’u taşlı, sopalı saldırılarıyla katlederek işledikleri bu cinayet faşizmin barbarlaştırdığı insan gruplarının İkinci Dünya Savaşı sırasındaki vahşetlerini hatırlatmaktadır. Ayrıca Kıbrıs’ta yıllarca hakim olan milliyetçi-şoven çizginin sergilediği sefil siyasi davranış biçimini de göstermektedir.

EOKA tarafından 1958’de işlenen Menikoıs cinayeti yakın Kıbrıs tarihinin ikinci en vahşi cinayetidir. En vahşi cinayet 1974 Ağustos’unda aralarında çocukların da olduğu Kıbrıslıtürkleri katlederek EOKA-B’cilerin işlediği cinayettir. Atlılar, Muratağa ve Sandallar’da işlenen cinayetler Lefkonuk’taki cinayetle de bağlantılıdır. Çünkü bu cinayetler 16 yıl arayla birbirine yakın köylerde aynı ideolojinin barbarlaştırdıkları tarafından işlendi.”

Aynı gün yani 23 Mayıs 1958’de maskeli ve silahlı EOKA’cılar, İpsoz’da (Yipsu – şimdiki adıyla Akova) köyünden Dimitri Yasemi Matsuko’yu öldürmüşlerdi…

 

 

sevgul-008.jpg

Solda Hristos Ahniodis'in "Korkaklar" başlıklı kitabı, sağda Savvas Menikos...

 

Devam edecek...


BAF’TAN HATIRALAR…

 

“Ayın keşfi ve aydan gelen çörekler!...”

 

aydan-gelen-corekler-diye-bagiran-bafli-rahmetli-kemal-corekci.jpg

"Aydan Gelen Çörekler" diye bağıran Baflı rahmetli Kemal Çörekçi...

 

Ulus IRKAD

TRT kanalları insanoğlunun Ay'a inişini "Amerika'nın Sesi" radyosu aracılığıyla naklen vermekteydi.

"Şu anda Armstrong aya ayak basmak üzere. Örümcek, yavaş yavaş Ay yüzeyine varmaya çalışmaktadır..."

Bütün Baf halkı radyolarının başında bu tarihi olayı dinlemektedir. Bir kısım halk TRT Radyosu’nu bir kısım halk ise Gazi Baf’ın Sesi Radyosu’nu dinlemektedir. Hatta evlerinde televizyon olan bazı Baflıların da Ayın yüzeyine iniş yapan ABD’li astronotları RIK’ten izledikleri de söylenmektedir. Etrafta Kıbrıslırum Televizyonu RİK’in de olayı Rumca naklen verdiği duyulmuştur ama işinin başında olanlar bu olayı nasıl izleyeceklerdir ki? Esnafın dükkanlarındaki radyolar yüksek sesle bu olayı yayınlarken, kahvehanelerde toplanan halk heyecanlı bir şekilde astronotların Ay'a inişini dinlemektedir. Mutallo, radyo seslerinden inim inim inlerken, yerel Gazi Baf'ın Sesi Radyosu da aynı konuda her yarım saatte bir yabancı kanallardan aldığı haberleri ince sesli kadın spikerinden yöreye duyurmaktadır.

- Burası Gazi Baf'ın Sesi... Şu anda iki Amerikalı astronot Ayın yüzeyine zor bir iniş yapmıştır …

Baf Türk Bölgesi'nde lokum ve kahve imalatcısı Hasan Pala'nın dükkanında da lokum kazanları dönerken Pala'nın yanıbaşındaki masanın üzerindeki transistörlü radyodan Ay'a ilk inişin haberleri gelmektedir. Bir aralık çarşıya inip alışveriş yapmaya giden Hasan Pala, daha o sene ilkokuldan mezun olup, Yaz Tatili için çalışmaya gelen küçük çırağına dükkana bakarak olmasını söyleyerek ayrılırken; 10 dakika sonra Pala'nın büyük kızının oğlu Ali, dükkanın içerisine girerek ortalığı birbirine katmıştır. Haylaz çocuk, dedesinin torbalar içindeki leblebi, fıstık ve fındıklarını yerlere atmış, zavallı çırak onu engellemek için çok çalışmışsa da bir şey yapamamıştır. Birkaç saat sonra alışverişten geri dönen Hasan Pala çırağını leblebi ve fıstıkları toplarken bulmuş, onu paylamış ama bu karışıklığı yapanın torunu olduğunu öğrenince, eve giderek torunu Ali'ye bağırmaya başlamıştır. Zavallı Ali'nin çığlıkları ta dükkana kadar gelmekte ve TRT'nin Ay'ın Keşfi yayınına parazit yapmaktadır.

- İstemem yahu, istemem! Bundan sonra çocuklarınızı bu dükkana göndermeyin.

Hasan Pala bunu kızına söylemektedir.

Bu sırada TRT'de Apollo 11 hakkında bilgiler gelmeye devam ediyordu: "Sayın dinleyenler, şu anda Neill Armstrong Örümcek'ten çıkıp Ay'a ilk adımını atmış bulunmaktadır. Biraz önce Ay'a ilk iniş sırasında Ay yüzeyinin hafif bir sallantı geçirdiği kaydedilmiştir..."

Radyolardan bu havadisler yükselirken Ülkü Yurdu Mahallesi'nde kahve sohbeti için bir araya gelmiş olan kadınlar bir kulakları radyoda, bir kulakları kahve falı açan Siddiga Hanım'ın konuşmasında vakit geçirmektedirler. O anda aralarında bulunan Aysel Hanım tüm bilgiçliğiyle şunları söylüyordu:

"Bir zamanlar Ay'ın bir özelliği vardı. Yani her şey uzaktayken hoş görülür diyeceğim. Mesela eski Türk ozanları "Ay yüzlü yarim" derlerdi. Ya şimdi de diyebilirler mi? Gidip de Ay'ın yüzeyinin delik-deşik kraterlerle dolu olduğunu gördükten sonra "Ay yüzlü yarim" sözü de demode olup gitti vesselam".

Yine aynı saatlerde Baf Ülkü Yurdu Kahvehanesi'nde oturanlar arasında bir tartışma yapılmaktaydı. Amerikalıların Ay'a ayak basmadıklarını, her şeyin yalan olduğunu iddia eden ve kızışan tartışmadan dolayı eline bir nacak alıp bağıran Baflı Şakir şunları söylemektedir.

- Yusuf Bey, be efendiler! Bunun yeri Kur'an'da vardır. İnsanoğlu Ay'a ayak basamaz. Basarsa kıyamet geldi demektir. Amerika bize yalan söyler. Esasında uzaya, dünya dışına bile çıkılmadı. Her şey yalandır. İnananın kafasına bu nacağı savuracam.

Buz gibi bir hava esmişti kahvehanede. Kimse konuşamazdı artık. Şakir yapar mı yapardı. Avurtları kabarmış, İkinci Dünya Savaşı'nda İngiliz askeriyken yaptırdığı dövmeleri, pazulu kolları üzerinde titremekteydi. Şakir’le tartışmak pek de kolay değildi. Sinirlendi mi eline ne geçirirse hemen karşı kor ve iddiasında devam ederdi.

İkinci Dünya Savaşı’nda Alman Kamplarından kaçmak için diş macunu ve gene Baf’ta çok meşhur, bilimsel adı “Ricinus Kommunis” diye bilinen bitkinin yaprak ve tohumlarını sıcak suda içtiği, sonuçta bu suyu içtikten sonra normalin üzerinde sıcaklığından dolayı Almanların onu sıtma oldu, askerimizi de sıtma yapacak diye kamptan Kıbrıs’a yolladıkları biliniyordu.

Saatler ikindiyi gösteriyordu. Aydaki Amerikan astronotları yürüyüşlerine devam etmekteydi. Daha ilk anlarda da Ay’a Amerikan Bayrağı’nı diktikleri haberlerde söyleniyordu.

Hasan Pala’nın dükkanının önünde geçmekte olan bir Baflı

-Amerikanlar her yeri zaptettiler be gavolle! Gosgoca Ay’ı da aldılar en nihayet, diyordu.

- Sayın dinleyiciler, şu anda astronotlar özel arabaları ile Ay'da bir tur atma hazırlığında...

 Küçük çırak biraz sonra saat 17:00 sularında artık eve gitmek için zamanın geçmesini beklemektedir. Baf Ebubekir Camisi’nin minaresinden öğleden sonra ezanı başlamış ve devam etmekteydi ki Gazi Baf’ın Sesi Radyosu’ndan başka anonslar da yapılmaktadır:

-        Şu anda ABD’li astronotlar, kraterlerle dolu Ay Uydusu’nda gezi yapıyorlar. Armstrong ayın kraterlerle dolu görünüşü hakkında Dünyadaki NASA kanalıyla dış radyolara da duygularını iletiyor.

Bu tartışmaların ve konuşmaların olduğu Baf'ta birkaç ay sonra Baf Ülkü Yurdu-Ocak maçının haftayımında, Baflı çörekçilerin (İçlerinden bir tanesi de Şakir'in kardeşi Kemal'di) çörek satarken söyledikleri sözler enteresandı:

- Ay'dan gelen çörekler! Yeyen bir daha yer. Hade, çakizdezli- peynirli, yeni çıktı bu çörekler. Ay'dan gelen çörekler, yeyen bir daha yer...

 

Bu yazı toplam 2369 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar