1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Palyomedoho stadyumunu, “kayıp” Kıbrıslıtürkler’i gömdükleri yer bulunmasın diye yapmışlar…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Palyomedoho stadyumunu, “kayıp” Kıbrıslıtürkler’i gömdükleri yer bulunmasın diye yapmışlar…”

A+A-

BİR KIBRISLIRUM OKURUMUZDAN…

Bir Kıbrıslırum okurumuz, bundan beş yıl önce bizimle paylaşmış olduğu ve bizim de Kayıplar Komitesi’yle ve okurlarımızla paylaşmış olduğumuz bir bilginin akibetini öğrenmek istediğini söyleyerek bize yazdı. Sözkonusu Kıbrıslırum okurumuz, 15 Haziran 2016 tarihinde yani bundan beş sene evvel bu sayfalarda da yer vermis olduğumuz bir bilgiyi tekrardan gündeme getirdi. Okurumuz Palyomedoho stadyumunun altına bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in gömülmüş olduğundan söz etmişti.

Okurumuz şöyle yazdı:

“Size beş sene evvel vermiş olduğum bilgiye ne olduğunu merak ediyorum. Kayıplar Komitesi, Palyomedoho stadyumunda çalışma yaptı mı? Orada kazı yapıldı mı?

Hatırlarsanız size köyün eski stadyumunun altına bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in gömülmüş olduğu yönünde bir bilgi aldığımı söylemiştim. Sözkonusu Kıbrıslıtürkler “kayıp” edildiği zaman orada bir stadyum yoktu. Gelecekte sözkonusu “kayıplar”ın yanlışlıkla da olsa bulunmamasını sağlama bağlamak maksadıyla buraya bir stadyum inşa etme kararı almışlar... Kim akıl edip de bir stadyumu kazacaktı? Bir stadyum normalde 4 bin metrekaredir... Kabaca budur yani ölçü...

Ben Palyomedoho köyünün eski stadyumunun nerede olduğu hakkında bilgi sahibi değilim. Tek bildiğim çok yakın bir arkadaşımın bana vermiş olduğu bilgidir. 1963-64 yıllarında bu olaylara karışmış olan bir arkadaşı suçluluk duygusu içerisinde imiş ve 50 senedir doğru düzgün uyuyamıyormuş... Ve arkadaşıma lütfen bu bilgiyi, kendi adından söz etmeksizin yetkililere vermesini istemiş. O günlerde genç ve delitoy olduğunu anlatmış... Bu şahıs arkadaşıma, “Onları gömmüş olduğumuz yerin üstüne bir stadyum inşa ettik, kimsenin onları bulamayacağını düşünerek böyle yaptıydık” demiş...

Biz de bu bilgiyi bir mektupla Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkililerine bildirdik ve bu konuyu tekrardan araştırmalarını rica ettik...

Geçmiş yıllarda Palyomedoho köyünün dışında içinde ağaçlar bulunan bir bahçede uzun süre kazı yapılmış ancak herhangi bir ize rastlanmamıştı... Söylentilere göre bu bahçeye bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler öldürülerek gömülmüş ve araçları da onlarla birlikte gömülmüştü. Ancak kazılarda hatırladığımız kadarıyla herhangi bir ize rastlanmamıştı...

s3-133.jpg

NELER YAZMIŞTIK?

15 Haziran 2016 tarihinde, bu sayfalarda konuyla ilgili olarak şöyle yazmıştık:

“Palyomedoho stadyumunun altına bazı Kıbrıslıtürk “kayıplar”ın gömüldüğü anlatılıyor…”

Bir Kıbrıslırum okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:

“Sevgili Sevgül,

Edindiğim bazı bilgileri seninle paylaşmak isterim. Anlatılanlara göre, Palyomedoho stadyumu altına bazı Kıbrıslıtürk “kayıplar” gömülmüş… Bu stadyumu bir süre sonra yapma nedenleri, her şeyi örtbas etmek içinmiş. Belki bu konuda senin zaten bilgin vardır. Bir arkadaşım bu konudaki bilgileri Kıbrıslırum polisine birkaç yıl önce vermiş ancak ben bunu sana da söylemek istedim çünkü bu konuda herhangi bir hareket görmedim…

Çok teşekkürler…”

Bu konuda duymuş olduklarını bizimle paylaşan Kıbrıslırum okurumuza çok teşekkür ederken, konuyla ilgili olarak bilgisi olan okurlarımızı – eğer bu anlatılanlar doğruysa – bizi isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefonumuzdan aramaya davet ediyorum. Kıbrıslırum okurlarım için telefon numaram 99 966518’dir.”

(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler – Sevgül Uludağ – 15.6.2016)

 


DÜNYADA GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA NELER YAPILIYOR?

Mostar’ın toplu mezarları: Bosna savaşında cezalandırılmamış savaş suçları...

Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN’de yer alan ve Mostar’daki toplu mezarlarda 114 Boşnak ve Hırvat’tan geride kalanların bulunmasına karşın burada işlenmiş savaş suçlarının cezalandırılmamış olduğuna dikkat çeken bir yazıyı, okurlarımız için derleyip özetle Türkçeleştirdik. Emine Dizdareviç ve Yasmin Begiç imzasıyla 8 Ekim 2021 tarihinde BIRN’de yayımlanmış olan yazı özetle şöyle:

***  1992 yılının yaz aylarında 114 Boşnak ve Hırvat sivilin cesetleri, Mostar kentinde belediyeye ait bir çöplük ile bir mezarlıktaki iki toplu mezarda bulundu ancak aradan onlarca yıl geçmesine karşın, hiç kimse bu cinayetlerden ötürü kovuşturmaya uğramadı.

s1-299.jpg

***  Adnin Hasiç, 1992 yılının Mayıs ayında henüz 11 yaşındaydı ve annesiyle babasını son kez görecekti. Ondan sonra aradan dört ay geçtikten sonradır ki onların akibetini öğrenecekti – öldürülmüşler ve Mostar kent çöplüğündeki bir toplu mezara gömülmüşlerdi.

***  Hasiç, “Onların başına ne geldiğini ancak cenaze gününde yani 30 Ağustos 1992’de öğrenebildik” diye anlatıyor. “Uyandığımda amcam evimize gelmişti yeğenlerimle birlikte ve bize annemle babamın bulunduklarını, onların Mostar’daki Uborak belediye çöplüğünde öldürüldüklerini söylediler...” diyor.

***  Hasiç, annesiyle babasının ölümünün kendisini nasıl da derinden etkilediğini hatırlıyor... “Cenaze töreninden sonra, bir daha asla başka çocuklarla hiç oyun oynamadım...”

***  Ömer ve Tidza Hasiç, Uborak kent çöplüğü ile Mostar’daki Sutina mezarlığında Haziran ve Ağustos 1992’de cesetleri bulunan onlarca sivil arasındaydı... Mostar dışında yaşayan pek çok Boşnak ve Hırvat evlerinden Sırp savaşçılar tarafından 1992’nin yaz başlarında alınmışlar, tutuklular FK Lokomotiva Mostar futbol stadyumunda odalarda tutulmuşlar, sonra da Sutina mezarlığındaki binalarda sorguya götürülüp, oralarda da tutuklu kalmışlardı...

***  114 Boşnak ve Hırvat’ın cesetleri iki toplu mezarda bulundu ancak aradan 30 sene geçmiş olmasına karşın bu cinayetler için kimse yargı önüne çıkarılmadı.

***  Hasiç’lerin komşusu Recep Karışık, Uborak çöplüğündeki kurşuna dizmelerden sağ kurtulabilmiş... Karışık, 9 Haziran 1992 tarihinde stadyumdaki bir odadan alınmış, burada 32 diğer Boşnak’la birlikte tutukluymuş. Bir gün önce de 40 kadar Hırvat sivilin stadyumdan alınarak esir değiş-tokuşuna götürüldüğünü duymuş.

***  13-14 Haziran’da geceye kadar bir odada tutulmuş, sonra bir mini van 20-30 kadar tutukluyu alıp çöplüğe götürmüş. Mini van durunca ve arka kapı açılınca, onları tutanlar ateş açmışlar... “Sürekli ateş ediyorlardı... Başka biri var mı diye seslendiler. Ben de evet dedim. Gel dediler, gelemem dedim, düştüm...” Korkudan felce uğramıştı... “Onların insanları nasıl öldürdüklerini gördüm ve dizlerimin üstüne düştüm... İki veya üç defa ayağa kalkmaya çalıştım... “Beni de hemen öldürün ama dışarıya çıkamıyorum” dedim onlara...”

***  Sonra onu Sutina mezarlık binasına götürmüşler, kendisini bir radyatöre kelepçelemişler. Gece olunca kelepçelerden kurtulmayı başarmış, pencereden atlamış ve Dobriç köyüne doğru kaçmış...

***  İbro Japalak ise Biyelo Polye’den geliyormuş ancak Karışık kadar şanslı değilmiş. Dul eşi Fata, bir gün askerlerin evlerine geldiğini, silah aradıklarını, her odayı aradıklarını ancak bula bula eşi İbro’nun kemerini bulduklarını hatırlıyor...

***  “Kemerini kocamın boğazına doladılar... İki kişi öylece duruyordu ve üçüncüsü de kemeri çekiştiriyordu” diye hatırlıyor Fata Japalak... “Sıkmak istedikleri kadar sıktılar kemeri. Kocam mosmor olmuştu... Sonra onu ite kaka evden dışarı çıkardılar. Geri gelip potinlerini giymek istedi. Potinlerini aldı ancak bir tanesi ona vurdu, potinlerini giymesine bile izin vermemişlerdi...”

s2-259.jpg

***  Fata, eşini son kez görüyordu... Sonraları kocasının Uborak çöplüğüne götürüldüğünü öğrendi. Cesedi bulununca, gidip onu görecek gücü kendinde bulamayacaktı Fata...

***  Huso Mehremiç ile Drazen Pazin polis müfettişiydiler ve Haziran ayı ortalarında, 1992 yılında Sutina mezarlığında yer alan toplu mezarın kazılmasında yer aldılar. Pazin, kurşuna dizilmelerden kurtulmuş olan  ve birkaç gün boyunca Neretma Nehri yakınındaki çalılıklarda saklanmış olan 14-15 yaşlarındaki bir gencin kendilerine toplu mezarla ilgili bilgi verdiğini anlatıyor.

***  “Sırp güçler geri çekilmeye başlayınca bu genç saklandığı yerden dışarı çıkmış ve insanlar bu katliamla ilgili işte böyle bilgi sahibi olmuşlar. Derhal katliamın yapıldığı yere gittik” diye anlatıyor Pazin. “Büyük bir alan kazılmıştı daha fazla kurbanı bulmak maksadıyla, açıktı ki onları ş,rolarla gömmüşlerdi... Büyük olasılıkla onları kamyonlarla getirmişler ve tüm cesetleri tek bir yere gömmüşlerdi...” diyor.

***  1992’nin Ağustos ayı sonlarında 88’den fazla kurbandan geride kalanlar Uborak çöplüğündeki toplu mezardan çıkarılmıştı... Pazin, bu kurbanları kazıp çıkarmakta zorlandıklarını çünkü Yugoslav Halk Ordusu’nun üzerlerine sürekli ateş ettiği bir noktada bulunduklarını anlatıyor.

***  O günlerde Pazin bir suç raporu dosyalamış, bunu Hersek-Neretva Kantonal Savcılık birimine yapmış. Sonra da devlet savcılığı bunu devralmış. Ancak devlet savcılığı bu soruşturmanın ne aşamada olduğu hakkında BIRN’e bilgi vermekten kaçınıyor.

***  Ancak bu katliamlardan hayatta kalanlar ve kurbanların yakınları, bu suçları işleyenlerin kendileri tarafından çok iyi bilindiğini anlatıyorlar. Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi, “Seseli’nin Adamları” olarak bilinen paramiliter kuvvetlerin Uborak çöplüğünde ve Sutina mezarlığı ile Mostar FK Lokomotiva Stadyumu’nda tutuklulara kötü davrandıklarını ve işkence yaptıklarını duyurmuş kararında.

***  Hasiç, pek çok görgü tanığının savaştan sonra ifade vermiş olduğunu ancak hala herhangi birisinin mahkemeye çıkarılıp çıkarılmayacağını görmek için beklediklerini söylüyor.

***  “Aradan neredeyse 30 sene geçti bu katliamlar ardından... Ancak hala bu suçları işleyenler ve onların ardında olanlar adalet önüne çıkarılmadı” diyor. “Eğer gerçekten bu suçları işleyenler mahkeme önüne çıkarılıp ceza alırsa, o zaman biz kurbanların ailesi de biraz tatmin olacağız, böylece hayatlarımıza devam edebileceğiz. En azından sevdiklerimizin hayatlarını ellerinden almış olanların uygun biçimde cezalandırılmış olduğunu bileceğiz...”

 

https://balkaninsight.com/2021/10/08/mostars-mass-graves-unpunished-atrocities-of-the-bosnian-war/?fbclid=IwAR2eYHreNbnbzTuefxZgq_HhDVsFJkeKxd_7h9KvSpYlMv2lEt6oaNSXY0I

 

(BIRN’de 8.10.2021 tarihinde Emine Dizdareviç ve Yasmin Begiç imzasıyla yayımlanan yazıyı derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

Bu yazı toplam 972 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar