1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. ‘Örgütsüzlerin’ patlama eğilimi…
Mert Özdağ

Mert Özdağ

‘Örgütsüzlerin’ patlama eğilimi…

A+A-

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; toplumsal olmayanların/olamayanların toplumsalMIŞ GİBİ sloganlarla toplum önüne çıkmasından bıktık usandık artık…

Lütfen birbirimizi kandırmayalım. ‘Zümrecilerin’ tek derdi kendi zümreleri, vesselam.

Neden mi? Sesli düşünelim.

5 bin kamu çalışanı hayatın pahalılaşmasıyla ilgili aslında sigortalı!
"Hayat pahalılığı ödeneği" denen ve yılda iki kez ödenen artış bu gruptaki çalışanları pahalılığa karşı koruyor.
Maaş artışı, ek mesai, hafta sonu tatilleri, resmi tatiller ve dahası…
Haklar belli bir düzeye çekilmiş.

Ancak son yıllardaki “sendikal” eylemlere olan ilgisizliği, hatta sessizce izleyen kitlelerin bu duruma olan kızgınlığının sebebini hiç sorguladık mı?

Her defasında KKTC’nin kendi krizi ve mali sorunları nedeniyle kendi haklarından az da olsa feragat etmeleri gündeme geldiğinde sözüm ona “toplumsal” sloganlarla ortaya çıkan kamudaki küçük grupların inanılırlığı var mı sizce?

Her defasında hedef şaşırtmak için ellerinden geleni yapanların, kendileri dışında herkesi tartışanların, başka hedefler koyarak topluma kimilerini hedef gösterenlerin ne kadar kredisi kaldı bu yarım adada?

Peki bu küçük bir grup/ gruplar “haklarla” donatılmışken 80-90 bin özel sektör çalışanını hangi sistem koruyor, bunun için çabalayan örgüt var mı?
Ara sıra artırılan asgari ücret dışında bir şey var mı gündemde?

                                                         ***

Ülkede aslında sosyal devletmiş gibi görünen ancak kendi kendine bile yetemeyen sosyal olamayan devletimiz belli kesimleri koruma-kollama üzerine bir sistemi besliyor.
25 bin kamu çalışanının maaşı, ek mesaisi ödeneği, teşviki şusu busu derken kamu maliyesindeki paranın % 80’den fazlası bitiyor.
Tüm bu yaşananları 80-90 bin kişilik sessiz ama öfkeli özel sektör çalışanı izliyor, görüyor.
Neden öfkeli diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Öfkeliler çünkü ayrıcalıklı zümrenin hayat standardının kendi hayat standardının üzerinde olduğunu görüyor ve bu duruma kızıyorlar.
Öfkeliler çünkü, sosyal olamayan devlet onlar için her adım atmaya kalktığında ayrıcalıklı zümre "hani bana" diye su yüzüne çıkıyor.

Öfkeliler çünkü, bu adaletsiz durumun biteceğine ilişkin bir ümit yok.
Örgütlü olmayan bu öfke şimdilerde kendini sosyal medyada iletilerde gösteriyor.
Dağınık, parça parça ama fazla!
Büyük çoğunluğu göçmenlerden oluşan ancak hatırı sayılır sayıda yerli halkı da barındıran bu kitlenin öfke çıkışları izlemeye değerdir diye düşünüyorum.
'Ortanın altı' sayılan ve yoksul sınıfa girmemek için çabalayan bu kesimin mutlak surette büyük bir patlama yaşayacağını düşünüyorum.
Ancak bu patlama, ellerde pankartlarla lay lay lom Dereboyu eylemleri gibi olmayacak.
Çok daha fazlasına gebedir bu öfke birikimleri!
Bu öfkeyi tetikleyen, dürtükleyen ve bir kısmına da hükmetmeye çalışan bir de siyasi oluşum var şimdilerde…
Yabancı göçmenler üzerinde siyaset güden ve “garibanın sesi” rolünü çok iyi oynayan bu oluşumun kışkırtmaları da dikkatle izlenmelidir.
Zira kitle haksız değildir ve kendi ile ilgili ortaya konan her mağdur edebiyatı karşısında galeyana gelebilme eğilimindedir.

                                                         ***

Yapılması gereken aslında dile kolay gelse de toplumsal düşünebilmekten geçmektedir.
Ancak şimdilerden ve daha öncelerde ortaya konan genel hak arayışı zümresel çıkarların korunmasına hatta daha ileri taşınmasına yöneliktir.
Bu nedenle gelenekselleşen bu “hak” arama modeli öteki kesimi daha da büyütecek ve daha da öfkelendirecektir.
Er ya da geç şimdilerde dağınık patlamalar yaşayan bu zümre patlayacak, bundan eminim.
Birileri “benim ek mesaim” dediği müddetçe, birileri “benim teşvik primim” dediği müddetçe öfke büyüyecek.
Son dönemdeki örgütlü yapıların son eylemlerine olan ilgisizliği ve kamuoyundaki karşılık bulamama durumunu buna yoruyorum.

                                                         ***

Zümresel hak arayışları genel bir destek almıyor artık, bırakın destek vermeyi insanlar “eyleme” bile tepki gösterebiliyor.
Hal böyle olunca ayrışma daha da büyüyor.
Büyüdükçe sorun da katlanıyor.
Bu durum devam ederse peki?
O zaman bugünkünden çok daha başka şeyleri konuşacağız.
Çok başka şeyleri…


İlk etapta 4 soru!

Şimdi yeni hükümet kurulunca hasbelkader bazı beklentiler de gündeme geliyor.

Mesela;

  • Alkole konulan fon yeniden artacak mı?
  • Elektrik tarifeleri ne olur? Yeni zam olur mu?
  • Hayat pahalılığı ödeneği kaldırılır mı?
  • ‘Ekonomik Program’ açıklanır mı?
Bu yazı toplam 1251 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar