Ölümlü trafik kazaları ülkemizin en öncelikli sorunlarından biridir
Kuzey Kıbrıs’ta, trafik kazalarına bağlı ölüm rakamları, nüfusa oranla, Avrupa ülkelerine ve Güney Kıbrıs’a göre göre çok daha yüksektir. Yenidüzen’in haberine göre, Son iki yılda; güneyde 74 kişi trafikte hayatını kaybederken, kuzeyde ise 105 kişi hayatını kaybetti.
Ayrıca, 2024’ de, Ölümlü trafik kazalarında AB birincisi olan Romanya’da, 1 milyon kişi başına, 86 kişi trafikte hayatını kaybederken, nüfusu 476 bin olarak tahmin edilen KKTC’de, 50 kişi hayatını kaybetti.
Ülkemizde ölümlü trafik kazaları, ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. 2024’te trafik kazalarında yaşanan 50 kişilik can kaybı, 2007’den bu yana görülen en yüksek rakamdır. 2025 yılı Ocak ayında ise ilk 17 günde 7 kişinin hayatını kaybetmesi büyük bir kabustur.
KKTC nüfusundan iki kat fazla nüfusu olan Güney Kıbrıs’ta daha az ölümlü trafik kazası oluyorsa, orada neler yapıldığı, nasıl tedbirler alındığı mutlaka incelenmelidir.
Öte yandan, Hükümet’in yolların altyapısına kaynak ayırması şarttır. Elbette ki, okul yatırımları ve hastane yatırımları da önemlidir ama trafik kazalarında can kayıplarının günden güne artmaya devam etmesi, İnsanlarımızın ölmesi, kalanların da bu acılarla yaşamaları büyük bir ızdıraptır.
Trafik kazalarının sebepleri arasında dikkatsiz sürüş, alkol ve aşırı hızın olduğunu da görüyoruz. Bu konuda yol denetimlerinin ön plana çıkması gerekiyor. Polis teşkilatımız denetimlerini son dönemlerde arttırdı, bunu görüyoruz ama demek ki yeterli olmuyor.
Sabit kamera radarlarının da trafik kazalarını azalttığını uzmanlar dile getiriyor.Ancak, bu cezaların zamanında tahsil edilmesi halinde caydırıcılık artırmaktadır.Oysa, bu konuda aksaklıklar bulunmaktadır.
Trafik kazaları sadece sürücü hatalarından kaynaklanmıyor. Yollardaki bariyer, kaldırım eksiklikleri, yolların bozuk olması, aydınlatma eksikliği, kör noktaların ve bu kör noktalara yönelik adımların atılmamasının da kazalarda etkisi büyük. Aynı yerlerde, benzer kazalar oluyor ve tedbirler alınmıyor.
Yollardaki eksiklikleri bir plan çerçevesine iyileştirmek için zaman geçirmeden çalışmalar yapılmalıdır.Trafik suçlarında, özellikle sürat, dikkatsiz sürüş, alkol ve ehliyetsiz sürüşlerde taviz verilmeden cezalar uygulanmalıdır.Kazaların çoğunluğu, bu tür nedenlerden de olmaktadır.
Denetim ve caydırıcılık konusunda da ödün verilmemeli, cezalar mutlaka caydırıcı olmalıdır. Bizim artık, ehliyet sınav sistemlerini de yeniden değerlendirmemiz gerekmektedir. Ehliyet verilen kişilerin yeterliliği konusunda, uluslararası kurallara göre nasıl ehliyet verildiğini araştırıp, uygulamanın yapıldığı ülkeleri takip etmemiz gerekiyor.
Devlet, seyrüsefer harçları topluyor ancak bu harçlar, bütçedeki başka alanlarda kullanılıyor. Halbuki bu harçlar, yolların bakım, onarım ve aydınlatılmalarında kullanılmalı. Bu kaynakları kullanmada hükümeti yetersiz görüyorum.
Trafikte can kayıpları artarken, hükümetin tedbir almak için herhangi bir adım attığını maalesef göremiyoruz.Herkes, yollarda endişe içinde seyahat etmektedir.
Trafik konusu, geçtiğimiz yıllarda da ülkemizde tartışılmış, çalışmalar yapılmış ama sonuç alıcı bir gelişme yaşanmamıştır.Sonuç alıcı çalışmalar yapılmalı ve toplumsal mücadele verilmelidir.
Bir başka konu da, eski, yıpranmış, güvenli olmayan araçların trafikte seyir halinde olmasıdır.Bu konuda, araç muayenelerinde hassas davranılmalı, güvenli olmayan, risk taşıyan araçların trafiğe çıkması önlenmelidir.Birçok kazanın, risk taşıyan araçlardan, özellikle de iş araçlarından kaynaklandığını görüyoruz.
Ülkemizdeki toplu taşımacılığın yetersiz olması nedeniyle, nüfus artışı ile birlikte, araç sayısı da günden güne artmaktadır. Toplu taşımacılığın gelişmesi için de, Hükümet, Belediyeler ve üniversiteler mutlaka işbirliği yapmalıdır.
Ülke trafiğine alışık olmayan (trafik soldan)yabancı öğrenci ve işçilerin de trafikte çok sayıda kaza yaptıklarını gözlemlemekteyiz.Yabancı kişilerin ülkemizde trafiğe çıkmadan önce, ciddi bir eğitimden geçirilmesi şarttır.
Ayrıca, 20 yıl önce risk taşıdığı için kaldırılan sol direksiyonlu araçların tekrardan ülkeye girmesi için karar alınmasını mahkemenin ara emri durdurmuştur.Büyük tehlike barındıran bu konuda Hükümet ısrar etmemelidir.
Trafik konusu mutlaka okullarda ele alınmalı, çocukların bu konuda uzun vadeli eğitimden geçirilmesi sağlanmalı ve bu konuda taviz verilmemelidir. Şoför okulları eğitimi de mutlaka, çağdaş ülkelerde uygulanan normlara, kurallara ve eğitim düzeyine getirilmelidir.
Netice itibarıyla, trafik kazalarının önlenmesi için, Türkiye, Güney Kıbrıs ve Avrupa Birliği ile de işbirliği ve istişarelerden kaçınılmamalıdır. Trafik konusu, sadece ölümlü kazalar olduğu zaman gündeme gelecek bir konu değildir.Her zaman gündemde olmaya devam etmeli, trafik güvenliği ve kazaları önleme noktasında, tüm paydaşlarla birlikte bir toplumsal seferberlik başlatılmalıdır.