1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. “Mutluyum çünkü Kıbrıslıyım ve gururluyum! Sonuna kadar!”
Serhat İncirli

Serhat İncirli

“Mutluyum çünkü Kıbrıslıyım ve gururluyum! Sonuna kadar!”

A+A-

Ganimet üzerine kurulan ve her alanda, her anlamda çöken bir “sözde” devlet!

KKTC!

-*-*-

Evet, Elen milliyetçiliği ya da faşizmi, 1974 yılının tam ortasına geldiğimizde, çok ciddi bir hata yaptı ya da o hata bir şekilde yaptırıldı!

-*-*-

En başta Amerika ve İngiltere olmak üzere; Doğu Akdeniz’de “Kıbrıs” denen değerli toprak ve kayalık yığınına mutlaka ve mutlaka Türkiye’nin müdahale edeceğini biliyordu…

Hatta çok önemli iddialara göre, Türkiye’nin Ada’ya yerleşmesi, bizzat Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in bir planıydı!

-*-*-

Hepsinden öteye, asla komplo teorisi olmayan bir şey söylemek gerekirse; Amerika, isteseydi, Türkiye’nin müdahalesini engellerdi!

-*-*-

O günkü stratejik, politik, jeostratejik veya gavoloz çıkarlar onu gerektiriyordu ve o oldu!

Türkiye, 20 Temmuz 1974’te Ada’ya asker çıkarmaya başladı…

-*-*-

16 Ağustos 1974’te, bugünkü “sınır” veya “Atilla Hattı” ya da “Yeşil Hat” çizildi…

-*-*-

O sınır ya da hat çekildiği günden bu yana, Kıbrıs’ın Kuzey’i ile Güney’inde iki ayrı “otorite” oluşturuldu…

-*-*-

Bu otoritelerden biri, 1960’ta kurulan ortaklık devletinin mirasını devam ettirdi ve tüm Dünya’nın hatta “İşgalci” sayılan Türkiye’nin de kabul ettiği – tanıdığı ya da kabul edip tanımak zorunda olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti olarak devam etti…

-*-*-

Çok sorunları olmuştur…

Çok sıkıntılar da yaşamıştır…

Ama günümüzde küçücük bir devlet olan Kıbrıs Cumhuriyeti, öyle veya böyle, Avrupa Birliği üyesidir; refah seviyesi, tanınırlığı, itibarı, sporda, kültürde, sanatta, bayındırlıkta, ulaştırmada, hele hele eğitimde; Kuzey’de kurulan ya da kurulduğu sanılan sözde devletin fersah fersah önündedir…

-*-*-

Hangi açıdan kıyaslarsanız kıyaslayın, Güney’de varlığını sürdüren Kıbrıs Cumhuriyeti; Kuzey’deki sözde devlete kıyasla son model elektrikli bir araçtır… Kuzey’deki devlet ise hala taş devrinde tekerleğin ilk icat edildiği günlerde sopaya “cirilenen” o tekerlekten öte değildir…

-*-*-

Kuzey’e ilk başlarda yani 1975’lerde “tarım iş gücü” adı altında Türkiye’den nüfus taşındı…

-*-*-

O dönemin yöneticilerinin en üzerindekiler “gelen Türk giden Türk” dedi ve belki de Kıbrıs Türk tarihinin en büyük İngiltere’ye kaçış veya göçünü “gizledi”…

Binlerce Kıbrıslı Türk genci, 1974 sonrası kurulan düzende yer bulamadı… göç etmeye zorlandı!

-*-*-

Türkiye’den nüfus akışı hiç durmadı…

Rumlardan kalan gayrımenkuller, topraklar, evler, hanaylar resmen “kapişari” usulüyle dağıtıldı…

-*-*-

Aklı çalışan, geleceği gören iki büyük hukukçumuz o günlerde bu toprak dağıtımına hele hele de bu dağıtımın “resmiymiş” “yasalmış” gibi gösterilmesi çabalarına karşı çıktı!

-*-*-

En başta yine dönemin lideri olmak üzere; Türkiye’de egemen olan “Askeriye” bu hukukçuları sallamadı hatta her ikisi de bir şekilde “kenara” çekildi… İtildi de diyebiliriz…

-*-*-

Ganimet dağıtımı senelerce hiç bitmedi…

Rum mülkü olan 200’e yakın fabrikanın büyük kısmı sökülerek Türkiye’ye götürüldü…

Akdeniz’in en zengin noktası kabul edilen Maraş, talan edildi…

Dünya’nın en zengin 10 – 12 altın koleksiyonu; çok değerli yarış atları; yeni otomobiller; paha biçilmez örneğin piyanolar gemilere doldurulup yine Türkiye’ye taşındı…

-*-*-

Maraş’taki bankalardaki nakit çalındı…

Sonra bu nakit paraların tamamına yakını, bir gecede “Türk Lirası”na çevrildi…

-*-*-

Bu esnada, Türkiye’de iktidara gelenlerin tamamı, nüfus aktarımını hiç durdurmadı…

-*-*-

Ganimetin dağıtımı yavaşladı ama bu kez “satışı” başladı…

-*-*-

Efendim Annan Planı’ydı, şuydu, biz evet dediydik de Rumlar hayır dediydi gibi çeşitli propagandalarla; bile bile veya belki de son derece aptalca – cahilce hatalar yapıldı…

-*-*-

Ortaya konulan tüm siyasetler tek tek çöktü…

51 senede, Kuzey’de kurulan sözde devletin tek kuruşluk, yarım milimetrelik, bir buğdaylık ileriye adımı olmadı…

-*-*-

Su tükendi…

Türkiye’den boruyla su taşındı ama hem vana oradaydı, dilendiğinde kısılabilirdi hem de vahşi doğa – deniz şartları bu projeyi her an yıkabilirdi…

Evet, çok büyük bir projeydi ama ne kadar sürdürülebilir olduğu tartışılırdı!

-*-*-

Elektrik hiç yetmedi!

Yetmediği gibi, elektrik hırsızlıkları, hala devam etmekte; bu alanda en büyük parayı kimlerin – nasıl götürdüğü gayet net bilinmektedir…

-*-*-

Eğitim alanında parmakla gösterilen, Dünya’nın belki de Çinli ya da Yahudi toplumlarından bile daha eğitimli, daha kültürlü bir toplum haline gelmiş Kıbrıs Türk toplumu, bu açıdan da hızla geriye itildi…

Şu anda geldiği noktaya bakar mısınız; gerici siyasal İslam’ın eğitimi, öteki gerici siyasal İslam ülkelerine benzetilmesi çabası kabul edilebilir değildir…

-*-*-

Sahte diplomacılık geçim kaynağı olmuştur!

İtibar sıfırı aşamamıştır!

-*-*-

Hava ulaşımında KTHY ile akmazsa damlar işler yapıldı; batırıldı…

Kime ait olduğu konusunda ciddi spekülasyonlar bulunan yeni bir havaalanı yapıldı; kumar turizmi olmasa, kesinlikle çürüyüp yıkılır!

-*-*-

Sanayi Holding ile en azından kendi lengerlerimizi ürettik, bitirildi…

Neyse ki narenciyemiz vardı, bir de Cypfruvex’imiz; el Fatiha!

-*-*-

Karpaz’da çok para kazanan ve Dünya’nın en kaliteli tütününü bitirdik…

-*-*-

Patateste ya da tarımın genelinde, kaçakçılığa kaldık…

Türkiye bu konuda “satış yapmak” dışında, kesinlikle yardımcı olmadı…

-*-*-

Federe Devlet kurduk, olmadı!

KKTC’yi ilan ettik, zerre işe yaramadı!

Yarasaydı, KKTC Cumhurbaşkanı’nın bile “Kıbrıs Cumhuriyeti” Pasaportu olmazdı; yarasaydı, Türkiye’den gelen göçmen kardeşlerimiz bu pasaportu almak için canını yemezdi!

-*-*-

Suç oranı arttı son 51 yılda…

Hiç bilinmedik suç çeşitleri türedi…

Trafik kazalarından ölümler çoğaldı…

-*-*-

Evet yollar yapıldı ama plansız programsız hesapsız getirilen nüfusa asla yetmeyecekti!

Ayrıca bir çok yol yapım projesi de “para çalma hikayesine” dönüştürülüp bitirilemedi ki bu çok acıydı!

-*-*-

Dış siyasette tarihteki tek “olumlu” iş; Annan Planı’ndaki evetti!

O’nu avantaja çeviremedik!

-*-*-

Ve geldiğimiz noktaya bakın; hangi alanda, nerede, tek bir başarı sağladığımızı söyleyin!

Lütfen bunu anlatın!

Biri çıksın ve desin ki, “en azından Türk Bayrağı altındayız”…

İyi tamam da birincisi bayrak karın doyurmuyor; Pasaporttaki bayrak da o bayrak olmuyor!

İkincisi o bayrağın gönderdeki pozisyonu da her an Türkiye’ye verilecek petrol ve doğal gaz payına bakar!

-*-*-

Hala neyin propagandasını yapıyorsunuz?

Hala neyi anlatıyorsunuz?

-*-*-

“Öz kardeşimiz” dedikleriniz bile sizin Kıbrıs siyasetinizi birkaç milyar dolara sattıktan sonra, anlattığınız nedir?

Kıbrıslı ne der bu durumda bilir misiniz?

“Ma d... geçersiniz bizimnan?”

-*-*-

Haydi, saldırın, saldırtın adamcıklarınızı!

Bu Serhat pis pis kelimeler kullanıyor, Ersin Tatar’a da her gün yazı yazıyor, üstelik imam kıyafeti de giydi!

Rumcudur!

-*-*-

Abilerim, canlarım, kardeşlerim benim etnisitem ile uğraşmayın; defalarca yazdım; Şomu’nun, Florenza’nın, Hasan’ın, Mustafa’nın, Mehmet’in, Sıtkı’nın, Gabarina’nın, Gusellinanın, Gusella’nın, Gabara’nın, Remzye’nin, Raziye’nin, İseyin’in torunuyum, oğluyum!

Bazen Gaziveranlıyım, bazen Limnidili, istersem Teralı, Baflı, Lefkeli!

Hiç söylemek istemezdim – ırkçılıktır tabii ki ama söylettiniz; “Kıbrıslıyım, mutluyum ve gururluyum! Sonuna kadar!”

2011-turkish-cypriot-protests.jpg

Bu yazı toplam 2325 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar