Meğer ne çok canı yanarmış insanın
Entelektüel ya da aydın tanımı hep tartışılmıştır.
Toplumlarını uyandıran, bilinçlendiren, dönüşüm için harekete geçiren ve yalanın üzerine yürüyen isimlerdir benim için onlar… Bilgeliği, etik sorumluluğu, bağımsız düşünceyi temsil eder.
“Bizim ülkemizde entelektüel gelenekten maalesef söz edemeyiz. İktidara karşı hakikati haykırmak, milli olanı savunmak adına rafa kaldırılmıştır” dedi Niyazi Kızılyürek…
Duygusal bir konuşmaydı.
Kendi hayatıyla birlikte parçalanmış bir ülkeyi anlattığı “Ulus Kaçağı” kitabının Yunanca basımının tanıtımında salonda muazzam bir kalabalık vardı.
Tek üzüntüm, bu kalabalığın, çoğunlukla yaş grubu yüksek bir kitleden oluşmasıydı.
Son 50 yıldır “bölünmüş” bir ülkeye doğuyor çocuklar ve beyinleri de bu yönde yıkanıyor, her yerde, her an…
***
Kızılyürek’e göre Kıbrıslıların büyük çoğunluğu “milli hakikatleri” ile etnik mağaralarında yaşıyorlar.
Çok mu kibirli ya da acımasız bir yaklaşım bu yoksa fazla mı gerçekçi emin değilim. Ama ülkemizin - özellikle de kuzeyin - geldiği noktaya baktığımda “masum değiliz hiçbirimiz” nakaratı dilime dolanıyor.
Niyazi Kızılyürek’in “Ulus Kaçağı”nın tanıtımında yaptığı konuşmayı, duygularını ve düşüncelerini kendi köşesinde daha detaylı okuyabilirsiniz.
Benim asıl üzüntüm, iktidara karşı hakikati söyleyenlerin giderek azalması ya da bu seslerin, yaşadığımız topraklara yabancılaşan kitleler arasında kaybolmasıdır.
İşitilse de anlaşılmıyor gerçekler!
Duyulsa da umursanmıyor…
Kıbrıs’ın bir yarısının nüfusundan yönetimine, duygusundan kültürüne, gündeminden hissine iyice “Türkiyeleştiği” bir ortamda, etik de aşınıyor, bilgelik de…
“Mutlak güç” kabul edilen otoriteye ve “mutlak hayat” görülen statükoya giderek uyumlaşma, itaat ya da yanaşma düzeni yerleşiyor.
***
Bilimin, felsefenin, gerçeğin ve evrensel değerlerin savunucularına çok fazla ihtiyacımız var.
İyiliğin ve eşitliğin örgütlenmesine…
Ne güzel bir ülkemiz olurdu, kişisel menfaatler yerine, toplumsal faydaya yoğunlaşabilseydik…
Bir de milliyetçiliğin esiri olmasaydık eğer…
“Meğer ne çok canı yanarmış insanın, baktığı yerde göremeyince görmek istediğini” der şair Cemal Süreya…
Ülkeme baktıkça bu duyguyu yaşıyorum, her gün, biraz daha fazla…