1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Lurucina’da en az 7-8 Kıbrıslırum kayıp gömülüdür”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Lurucina’da en az 7-8 Kıbrıslırum kayıp gömülüdür”

A+A-

OKURLARIMIZ BİLDİKLERİNİ PAYLAŞMAYA DEVAM EDİYOR…

Lurucina’dan bir okurumuz, bize gönderdiği mesajda, yıllar önce Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiş olduğu insan kalıntılarının DNA testlerine gönderilip gönderilmemiş olduğunu sordu.

Daha önce de bu konuda yayın yapmıştık ancak okurumuz bu konuda ısrarlı ve kendisinin göstermiş olduğu alandan örnek alınıp alınmadığını, bunların DNA testlerine tabi tutulup tutulmadığını bilmek istediğini aktardı…

Dünkü yazımızın devamı şöyle:

 “LURUCİNA’DA EN AZ 7-8 KIBRISLIRUM KAYIP GÖMÜLÜDÜR”

30 Mart 2008’de ise bu sayfalarda, bir başka okurumuzun iddialarına yer vermiştik… Ona göre, Lurucina’da iki “kayıp” değil, en az 7-8 “kayıp” Kıbrıslırum gömülüydü. Bu okurumuz da bize şunları anlatmıştı:

“Lurucina’da en az 7-8 Kıbrıslırum “kayıp” gömülüdür...”

Okurlarımız, haftasonu boyunca, bizi arayarak, Lurucina’da (Akıncılar) “kayıp” olan Kıbrıslırumlar’la ilgili olarak bildiklerini paylaşmaya devam ettiler. Bu konuda duyarlılık göstererek beni arayan ve bildiklerini paylaşan okurlarımıza çok teşekkür ederim.

Okurlarımız, Lurucina’da (Akıncılar) 2 ya da 3 Kıbrıslırum “kayıp” değil, en az 7-8 Kıbrıslırum “kayıp” insanın gömülü olduğunu belirterek, bu konuda şu bilgileri paylaşmak istediklerini söylediler:

***  Lurucina’da (Akıncılar) 2-3 Kıbrıslırum değil, bizim hesabımıza göre en az 7-8 Kıbrıslırum “kayıp” gömülüdür.

***  Cumartesi günkü yazınızda sözünü ettiğiniz Aradipli Kıbrıslırum öldürülmemiş, 4-5 gün sonra Rum tarafına iade edilmişti. Hatırladığımız kadarıyla, bunun nedeni, yanında annesinin bulunması ve kaçırılma olayına tanık olmasıydı. Aradip’in sütçüsü olan bu adamı bazıları öldürmek istemişti ancak yanındaki yaşlı Rum kadınını öldürmeye kimse hevesli değildi. Bu yüzden adam da, annesi de bir süre Lurucina’da tutulduktan sonra serbest bırakılmıştı. Aradip’in sütçüsünün kaçırılma nedeni, yine bazı Kıbrıslıtürkler’in bazı Kıbrıslırumlar tarafından kaçırılarak “kayıp” edilmesi idi. O günlerde, bazı Kıbrıslırumlar tarafından kaçırılmalarına karşılık, bu yönteme başvuruluyor ve “takas” için yola inilerek “takasta kullanılmak” üzere bazı Kıbrıslırum siviller yoldan kaçırılıyordu. Aradipli sütçünün serbest bırakılmasında Kiracıköy’ün (Athienu) Kıbrıslırum sütçüsü rol oynamış, hatta Aradipli sütçünün serbest bırakılmasına karşılık 10 bin Kıbrıs Lirası teklif etmişti. Ancak bu kaçırma olaylarını gerçekleştirenler inanmış milliyetçilerdi ve asla paraya tamah etmezlerdi. Bu teklifi reddettiler. Fehim Hüseyin ile Kamil Hüseyin Kuşuri’nin bazı Kıbrıslırumlar tarafından kaçırıldığı günlerdi. Kiracıköy’ün sütçüsü olan ve “takas” için uğraşan Kıbrıslırum’dan, Fehim Hüseyin ve Kamil Hüseyin Kuşuri’nin öldürüldüğünü öğrendiydik. Bu yüzden Aradip’in sütçüsü serbest bırakıldıydı. Ancak Cumartesi günü yazınızda sözünü ettiğiniz motosikletleriyle kaçırılan iki Kıbrıslırum genç, Sokratus ve Andreas serbest bırakılmamış, öldürülmüşlerdi… Bu iki gencin uzun süre bir samanlıkta tutulduğunu da hatırlıyorum...

***  Kaçırma olaylarını planlayan ve gerçekleştirenler aslında Lurucinalılar (Akıncılarlılar) değildi. Bu kaçırma olayları daha çok civar köylerde bulunan şahıslar tarafından gerçekleştiriliyordu. Ancak polis karakolu Lurucina’da (Akıncılar) olduğu için kaçırılan siviller, buraya götürülüp teslim ediliyordu ki “takas”ta kullanılabilsinler. Kaçırma olaylarında ağırlıkla rol alanlar, Lurucinalılar değildi.

***  Bu kaçırma olayları, Türkiye’den Demir Komutan, Lurucina’ya atanmadan önce gerçekleştiriliyordu. Demir Komutan Lurucina’ya (Akıncılar) atandıktan sonra, bu tür olayların yaşandığını hatırmalıyorum. Sanırım ondan sonra bu kaçırma olayları durmuştu.

***  Hatırladığımız kadarıyla, kaçırılan ve Lurucina’da öldürülen “kayıp” Kıbrıslırumlar arasında, henüz sizin yazmadığınız Leymosunlu bir Kıbrıslırum vardı. Bu Kıbrıslırum Leymosunlu, Anglia marka bir araba sürmekteydi. Nitekim kaçırma olayı Demir Komutan bölgeye atanmadan önce meydana gelmişti ve bu Rum’un Anglia marka arabası köyde kalmıştı. Demir Komutan bölgeye atandıktan sonra, Anglia marka bu arabayı kullanıyordu ancak komutanın bu kaçırmayla bir alakası yoktu.

***  Canpolat ile BBC adlı iki Lurucinalı Kıbrıslırum polisi tarafından tutulduğunda, yine böyle bir kaçırma olayı yaşanmış, yol kesilerek bazı Kıbrıslırumlar esir alınmış ve buğday ambarlarına konulmuşlardı. Otobüsle esir alınan bu Kıbrıslırumlar’dan ayrı olarak, bir de araba yakalanarak içindeki 4-5 Kıbrıslırum genç de Lurucina’ya esir olarak getirilmişti. Sayıları dört de olabilir, beş de – bu gençlerde tabanca bulunuyordu. Ancak yapılan “takas”ta, otobüsle esir alınan ve buğday ambarlarında tutulan Kıbrıslırumlar iade edildiği halde, bu gençler iade edilmemişti. Bunun nedeni, adları listede yoktu. Ve üzerlerinde tabanca bulunduğu için, bunlar Lurucina’da öldürülüp Lurucina’ya (Akıncılar) gömülmüşlerdi.

***  Kısacası aramakta olduğunuz iki Kıbrıslırum “kayba” ek olarak, bir Leymosunlu “kayıp” Kıbrıslırum ile kaçırılan ve “takas”ta iade edilmeyen, isimleri listede bulunmayan 4-5 Kıbrıslırum genci de eklediğinizde, Lurucina’da en az 7-8 “kayıp” Kıbrıslırum’un gömülü olduğunu söyleyebiliriz. Bu “kayıplar”ı ararken, Lurucina’da (Akıncılar) “Dev Yırtığı” denen bölgeyi de araştırınız. Çünkü öldürülen bazı kişilerin bu “Dev Yırtığı”na atıldığını biliyoruz. “Dev Yırtığı” herhalde bir zamanlar deprem olduğunda tepelerde meydana gelmiş derin bir çatlaktı, bu çatlak Goşşi tarafına kadar uzanan derin bir çatlaktır.

***  Belki fazla ilgisi yoktur ancak şunu söylemek isterim: Piroyi’den (Gaziler) Kıbrıslıtürkler’in kaçmasına neden olan şey, Fehim Hüseyin ile Kamil Hüseyin Kuşuri’nin yanısıra, Hasan Ahmet Skordo ve beraberinde bulunan Erdoğan Ahmet, Hasan Yılmaz ile Hasan Mehmet’in  de “kayıp” olmasıydı. Bu köy bu kadar çok kaybı kaldıramazdı.  Piroyi’de (Gaziler) tavukçuluk yapan bir Yahudi vardı. Bu Kıbrıslıtürkler’e gelerek “Erken zamanda köyü boşaltın çünkü Rumlar karar aldı, bir gecede hepinizi öldürecekler” dediydi. Fehim Hüseyin ile Kamil Hüseyin Kuşuri’nin “kayıp” olmasından sonra bunları söylemişti bu Yahudi tavukçu. Zaten Fehim Hüseyin ile Kamil Hüseyin Kuşuri’nin öldürülmüş olduğunu, Piroyili (Gaziler) Kıbrıslıtürkler, bu Yahudi tavukçudan duymuşlardı. Bunun üzerine köy, Lurucina’ya (Akıncılar) göç etmişti. Ancak Piroyi’nin (Gaziler) 25 kişilik mücahit ekibi, Lurucina’ya (Akıncılar) değil,  Petrofan’a (Esendağ) gönderilmişti. Böylece Petrofan’ın 25 mücahit civarındaki ekibine, Piroyi’nin mücahitleri de katılınca, burada 50 kişilik bir ekip oluşmuştu. Kaçırma olaylarının bir kısmını da bu ekipten bazı kişiler gerçekleştirmekteydi.

***  Lurucina bölgesi ve çevresinin diğer “kayıplar”ı arasında İsmail İsmail, Mehmet Osman Balligari, Fikret Hüseyin Seferoğlu ve Lefkoşa Genel Hastanesi’nden “kayıp” olan Mehmet Veli  de bulunuyor...”

“PİROYİ’DE TOPLU MEZAR…”

Aynı gün yani 30 Mart 2008’de (12 sene önce) yine bu sayfalarda bir başka ihbara daha yer vermiştik: Piroyi’de olası bir toplu mezar yerine… Şöyle yazmıştık:

“Piroyi’de, Türk mezarlığının yanında toplu mezar vardır...”

Bir okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:

“Piroyi’de (Gaziler) Türk mezarlığının yanında, efgaliptoların altında bir toplu mezar bulunmaktadır. Bu toplu mezara, 1974’te savaşta ölmüş bazı Kıbrıslırumlar gömülmüştü. Cesetler toplanarak torbaların içine konmuşlar ve bu efgaliptoların altına kazılmış bazı çukurlara, topluca gömülmüşlerdir...”

Konuyla ilgili olarak daha ayrıntılı bilgiye sahip olan okurlarımızın, isimli veya isimsiz olarak, Kayıplar Komitesi’nden 22-84590 numaralı telefondan Ahmet Erdengiz’i veya 22-83607 numaralı telefondan Mine Balman’ı veya 0542-853 8436 numaralı telefondan beni aramalarını rica ediyorum.

(30 Mart 2008 – YENİDÜZEN)

“TECAVÜZÜ ÖNLEYEN PİROYİLİ SAYDAM…”

10 Mayıs 2009’da ise yine bu sayfalarda, bir de insani öyküye yer vermiştik Lurucina’dan: Tecavüzü önleyen Piroyili Saydam’ın öyküsüne… Şöyle yazmıştık:

“Mert bir genç olan Piroyili Saydam, tecavüzü önlediydi...”

Bir Kıbrıslıtürk okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:

“Skordo’nun yanındakilerle birlikte bazı Kıbrıslırumlar tarafından kaçırıldığı günlerdi. Yani 1964 yılının başları idi... O dönem “takas edebiliriz” diyerekten bazı Kıbrıslıtürkler, bazı sivil Kıbrıslırumlar’ı kaçırarak Lurucina’ya (Akıncılar) getirmişlerdi. Bu kaçırma olayları Arpalık (Aysozomeno) olaylarından önceydi. Çünkü Piroyililer Piroyi’den kadın-çoluk-çocuk Lurucina’ya (Akıncılar) gittiydi, Piroyi’nin mücahitleri da Petrofan’a (Esendağ) geldiydi. Skordo ve grubunun serbest bırakılması maksadıyla, Lurucina-Petrofan  arasındaki Larnaka-Lefkoşa asfaltından bazı sivil Kıbrıslırumlar kaçırılarak Lurucina’ya götürülüyordu.

Yoldan kaçırılarak Lurucina’ya (Akıncılar) götürülen bu Kıbrıslırum esirler arasında Leymosun’dan bir taksici ile yanında bir de Kıbrıslırum kadın bulunmaktaydı. Orada bulunan bazı Kıbrıslıtürkler, bu kadına tecavüz etmeyi tasarlıyorlardı. Ancak mert bir genç olan Piroyili Saydam Portokal, bu Kıbrıslırum kadına tecavüzü önlemiş, orada bulunanlara silah çekerek “Bu kadına dokanacak olursanız hepinizi da vururum” demişti. O gün bu mert çocuk, benim için kahraman olmuştu. Üstelik henüz 19 yaşlarında falandı. Bir Kıbrıslırum esir kadına tecavüzü önleyen Piroyili Saydam, 1968 yılında Avustralya’ya göç etmişti. Sanırım bir daha geriye dönmedi. Eğer bu anlattıklarımı çocukları ya da torunları okuyacak olursa, onu gazeteniz YENİDÜZEN aracılığıyla selamladığımı ona söylesinler.

O günlerde Lurucina’ya bir de Aradipli Kıbrıslırum sütçü esir olarak getirilmişti. Gerek Leymosunlu taksici ile yanındaki kadın, gerekse sütçü daha sonra serbest bırakıldıydı. Lurucina’dan bildiğim kadarıyla serbest bırakılmayarak öldürülen üç Kıbrıslırum vardır. Bunlardan ikisi, motosikletleriyle yakalanarak köye getirilmişlerdi. Zaten bu iki Kıbrıslırum gencin hikayesini siz yazmıştınız. Ancak kaçırılıp serbest bırakılmayan ve öldürülerek Lurucina’ya gömülen üçüncü bir Kıbrıslırum daha vardı. 1964 kaybı bu üç Kıbrıslırum’un nerede gömülü olduğunu bilen kişiler halen hayattadırlar.”

“ADAMO KAYIP MIDIR?”

Bir diğer okurumuz ise dün bize başka bir ilginç öykü anlattı Lurucina’dan: Adamo’nun öyküsünü…

Bu okurumuz şöyle dedi:

“Benim çok merak ettiğim şey, bir zamanlar ben ilkokula giderken, 1960’lı yıllarda yani 1962’yle 1968 yılları arasından söz ederim, o tarihlerde bir noktada bir Kıbrıslırum yaşardı köyümüzde, Lurucina’da… Adı Adamo idi ve Rum tarafında bir şey yaptıydı herhalde ki kaçıp Lurucina’ya sığındıydı… Ve Rum tarafına gitmeyi talep etmediydi…

Adamo’yu uzun süre polis karakolunda yatırdılar… Gündüzleri yolları temizlerdi, Atatürk heykelinin oradaki gülleri çapalar, sulardı… Gece de gider, polis karakolunda yatardı… O yıllarda, Lurucina’daki her Türk aile, her gün biri olmak üzere, bir tabak yemek yollardı karakola, Adamos için… Sırayla herkes onun yemeğini sağlardı, yani aç brakmazlardı adamı… Her gün bir tabak yemek, karakola onun için yolladılırdı… Adamo’yu yedirirlerdi, aç brakmazlardı… Uzun süre çalıştı bu adam köyde…

Sonra bir anda adam ortadan kalktı…

Öldürüldü mü, yoksa iade mi edildi? Ben bu sorunun cevabını hala bulamadım… Belki siz yazarsanız, ortaya çıkar…”


“Benny Rasmussen, bilmeden bu arabanın fotoğrafını çekmişti…”

aaaa-001.jpg

Bir okurumuz bize bu fotoğrafı göndererek şunları anlatmak istediğini söyledi:

“Bildiğiniz gibi Lurucina’da 1964’te Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerleri konuşlanmıştı. 1964-65 yıllarında burada görev yapan Danimarkalı BM Barış Gücü askeri, köyden çok güzel renkli fotoğraflar çekmişti o devirde… Daha sonra bunları hepimizle paylaştı…

Benny Rasmussen’in bilmeden çektiği bir fotoğraf, son derece ilginçtir: Bu fotoğrafta yeşil renkte bir arabanın önü görünmektedir fakat plaka falan görülmüyor… Bu araba aslında bir Kıbrıslırum’a aitti. Sanırım bu Kıbrıslırum Leymosunlu’ydu ve  arabasıyla birlikte kaçırılarak Lurucina’ya esir olarak getirildiydi, esir değiş-tokuşunda kullanılmak üzere… Bu arabanın markası Anglia idi ve daha sonra bu arabayı köyün komutanı sürmeye başlamıştı. Fakat adam kaçırıldığı zaman, sözkonusu komutan henüz köye gelmediydi… Bunu siz de yazdıydınız…

Bu Kıbrıslırum iade edildi mi yoksa “kayıp” mı edildi, onu bilmiyorum… Fakat yeşil renkli Anglia arabası köyde kaldıydı… BM askeri Benny Rasmussen de bilmeden bu arabanın fotoğrafını çektiydi, köyden bir manzara resmi çekerken…”

Bu okurumuza bu ayrıntılı bilgiler ve fotoğraf için çok teşekkür ediyoruz… Konuyla ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımızı isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni aramaya davet ediyorum…

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2122 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar