1. YAZARLAR

  2. Dr. Berkan Tokar

  3. Küresel Perspektiften 2022 Yılı Ekonomik Riskler
Dr. Berkan Tokar

Dr. Berkan Tokar

EKONOMİ YAZILARI

Küresel Perspektiften 2022 Yılı Ekonomik Riskler

A+A-

Geçen haftaki yazımda 2022 yılı için ülkemizi bekleyen ekonomik risklerin başında enflasyon olacağını yazmış ve ona göre önlemlerin ve yönetim olanaklarının geliştirilmesi üzerinde durmuştum. 2022 yılında bizleri bekleyen ekonomik risklerin vahametini anlamamız açısından küresel ekonominin 2022 yılı ve sonrası dünyada beklenen ekonomik risklere de bakmamızın faydalı olacağı inancıyla dünya bankası raporlarına bir göz attım. Dünya Bankası 2021 ikinci yarıyıl raporuna göre gelişmekte olan ülkeler küresel ekonomik tehditler karşısında ciddi risk altında oldukları belirtilmektedir.

Dünya Bankası raporunda, ülkeler Covid-19 tehdidi, enflasyon ve yüksek faiz oranlarıyla başa çıkmak için mücadele ederken, küresel ekonominin birçok alanında ekonomik küçülme veya büyüme beklentilerinin gerilemesi riskinin arttığı belirtilmektedir. Dünya Bankası’nın altı aylık tahminlerinde, önümüzdeki iki yıl içinde büyümede belirgin bir yavaşlama beklediğini ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin bahse konu yavaşlamadan daha sert bir darbe almasının beklendiği belirtilmektedir.

Raporda, omikron varyantının hızla yayılması, pandeminin yakın vadede ekonomik aktiviteyi bozmaya devam edeceğini ve dünyanın en büyük iki ekonomisinde (ABD ve Çin) belirgin bir yavaşlamanın beklendiği belirtilmektedir. Bahse konu yavaşlamanın sonucunda gelişmekte olan ekonomilerden yapılan ihracatın azalacağı açıkça ortaya konmaktadır. Azalan ihracat neticesinde de gelişmekte olan ekonomilerdeki büyümenin 2021'de %6,3'ten 2022'de %4,6'ya ve 2023'te %4,4'e düşmesi ve üretimin pandemi öncesi eğiliminin %4 altında kalması bekleniyor. Bu oran küçük ada devletlerinde daha da vahim %8,5 olacağı belirtilmektedir.

Ekonomik büyüme açısından yukarıda belirtilen riskler ve endişeler söz konusu iken, gelişmiş ekonomilerde enflasyon 2008'den bu yana en yüksek oranlarında seyrediyor oluşu ve diğer yandan gelişmekte olan ekonomilerde enflasyon 2011'den bu yana en yüksek oranına ulaşmış olması, diğer bir ekonomik problemin göstergesi olarak bu raporda karşımıza çıkıyor. Pek çok gelişmekte olan ekonomi, enflasyonist baskıları kontrol altına almak için çaba gösteriyor olsa da, para arzını genişletici para politikalarının artan enflasyonla mücadeleyi büyük ölçüde sınırladığı rapordaki tespitler arasında.

Dünya bankasının raporunda belirtilen küresel ekonomi riskleri ve endişeler bu denli karamsarken ülkelerin kendi ekonomik risklerini en aza indirgeme adına, toplumlarının özellikle ücretle çalışan emek piyasasını koruma ve enflasyona ezdirmeme adına alabilecekleri önlemler, uygulayabilecekleri doğru ekonomi politikaları vardır elbette. Ancak iyi politikalar geliştirme ve uygulama kendiliğine olan bir şey de olmadığı bilinmesi şarttır. Bu bağlamda ülkemizde ne yapılabileceğini planlarken, riskleri doğru saptayıp ona göre plan geliştirilmesi çok önemlidir.

Ekonomik açıdan zor bir yıla girdiğimiz küresel gelişmelere de bakıldığında net olarak görülebilmektedir. Gelişmekte olan birçok ekonomideki hükümetlerin, yeni Covid-19 salgınları, kalıcı tedarik zinciri darboğazları, enflasyonist baskılar ve dünyanın geniş kesimlerinde artan borç stoku karşısında işleri kolay değildir. Ancak iş kolay olmasa da ekonomik açıdan alınacak birçok önlem ve odaklanılması gereken temel alanlar vardır. Bunlar;

Bu zor dönemin atlatılmasında etkin yönetim ve bilinçli olmak çok önemlidir. Bunun yanında hükümetin borç stokunu disiplin altına alması adına devlet harcamalarının bütçe disiplini çerçevesinde yapılmasına önem göstermelidir.

Gerek Avrupa birliğinden gerekse Türkiye Cumhuriyetinden aldığımız yardımlar kendi ekonomik risklerimizin ortadan kaldırılmasına ve ekonomik büyümeye yönelik olmalıdır. Yardım akışlarında aksamalar ayrı bir risk teşkil ettiğinden yardım akışlarının geciktirilmeden yapılması sağlanmalıdır.

Ekonomi çarklarının durmaması adına özel sektör destekleri öngörülmeli ve gereksinim duyan sektörlere öncelikle ve geciktirmeden bu desteğin sağlanması gerekmektedir.

Hayatın pahalılaşmasını nispeten de olsa önlemek için özellikle dar gelirli vatandaşın tüketim sepeti hedef alınarak vergi düzenlemeleri yapılması gereklidir. Enflasyondan en çok etkilenmesi beklenen dar gelirli insanımızın korunması için gerekli politikaların geliştirilmesi ve ciddi bir yönetim anlayışıyla uygulaması sağlanmalıdır.

Kanaatimce ülkemiz ekonomisi adına özellikle alınması gereken önlemler ve planlamanın odaklanması gereken alanlar yukarıda belirttiğim unsurlardır. Bu unsurların iyi planlanması ve yönetilmesi ise olmazsa olmazdır. O yüzden 2022 yılında kurulacak olan yeni hükümete büyük görev düşmektedir.

 

 

 

Bu yazı toplam 1462 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar