KKTC’de nüfus ve seçmen sayısı tartışmalarının değerlendirilmesi
KKTC’de nüfus konusu uzun zamandır tartışılmakta ve nüfus sayısı üzerinden çeşitli tahminler ve spekülasyonlar yapılmaktadır.
Ülkemizdeki en son nüfus sayımı, 2011 yılında, DPÖ tarafından yapılmıştı. Aradan 14 yıl geçmiştir ve güncel bir nüfus sayımı yapılması artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
2018 yılında benim müsteşarlığım döneminde, Devlet Planlama Örgütü, İstatistik Dairesi sayım için ciddi bir hazırlık yapmış, ancak o dönemde yaşanan ciddi döviz ve ekonomik kriz nedeniyle, ayrılan bütçe kaynakları başka alanlara kaydırılmıştı. O tarihten sonra da, nüfus sayımının gündeme geldiğini duymadık.
Nüfusla ilgili olarak, bazı yetkililerin, ülkedeki ekmek sayısı, cep telefonu sayısı, elektrik ve su sayacı sayısını dikkate alarak yaptığı nüfus tahminlerinin bilimsel dayanağı yoktur.
Yeni bir nüfus sayımı yapılana kadar, bilimsel temelli projeksiyon nüfus çalışmaları yapılmalıdır. 2023 yılı verilerine göre, İstatistik Kurumu, 476 bin civarında bir projeksiyon nüfus rakamı açıklamıştı.
Ancak, pek çok kesim bu rakama inanmamış ve eleştirmişti. Resmi ve güncel bir nüfus sayımı yapılana kadar, ülkemizdeki nüfus tartışmaları sürecektir.
Nüfus sayımı yapılmayan yıllar için, Ülkemizde de uzun yıllardır projeksiyon nüfus yöntemi kullanılmaktadır.
Ülkemizde nüfus projeksiyonları yapılırken, özet olarak, son nüfus sayımına göre nüfusun yaş ve cinsiyet yapısının projeke edilmesi yanında, güncel vatandaş nüfus, ülkedeki yabancı öğrenciler, çalışma izinli yabancı işçiler ve her türlü izinli olarak yaşayanların resmi kayıtları, projeksiyon nüfus hesaplamalarının uygunluğunu kontrol etmek için kullanılmaktadır.
Avrupa Birliği ve BM nüfus kriterine göre, bir kişinin nüfusa dahil olması için, o ülkede daimi olarak ikamet etmesi veya en az 1 yıl veya 1 yıldan fazla o ülkede yaşamaya niyeti olması (öğrenim, çalışma, ziyaret v.b) gerekmektedir.
Turistler ve geçici olarak ikamet edenler, daimi ikamet eden nüfusa dahil olmadıkları için, hem nüfus sayımlarında, hem de projeksiyon nüfus hesaplamalarında dikkate alınmamaktadır.
Bu bağlamda, ülkemize yurt dışından gelen turistler ile Güney Kıbrıs’tan gelen Rumlar ve turistler, nüfus hesabına dahil edilememektedir. Sokaklar kalabalık, insan çok algısıyla, nüfus çok fazla arttı demek, sağlıklı bir yorum olmamaktadır.
Geçtiğimiz hafta, Hükümet yetkililerinin, Meclis’te muhalefetin soruları karşısında, vatandaş nüfusunu kamuoyuna açıklamaması doğru değildir. Devlette şeffaflık esas olmalıdır.
Vatandaş nüfus rakamları, İçişleri Bakanlığının kayıtlarında mevcuttur. Kamuoyunda Son 5-6 yılda 30 bin civarında yeni vatandaşlık verildiği iddia edilmektedir.
Hükümet yetkilileri, verilen vatandaşlık sayısından dolayı eleştirilmemek için, vatandaş sayısını açıklamaktan kaçınıyor. Ancak, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, hem seçmen hem de vatandaş nüfus, Yüksek Seçim Kurulu tarafından açıklanacaktır.
O yüzden, bu bilgileri gizlemenin bir anlamı yoktur. Hükümet, kendi kendini zora sokmaktadır. Çalışma iznindeki mühürlerden veya eş ile diğer akrabalık durumlarından dolayı verilen vatandaşlıklar konusundan ziyade, Bakanlar Kurulu tarafından, diğer vatandaşlıklarda aranan kriterler aranmadan verilen istisnai vatandaşlıklar, çok daha fazla eleştirilmektedir.
Bu bağlamda, Son 2 yılda yaklaşık 8 bin kişiye vatandaşlık verildiği, bunların yaklaşık 1500’ ünün de Bakanlar Kurulu tarafından verilen istisnai vatandaşlıklar olduğu bilgisi, Yenidüzen gazetesinde de yayınlanmıştı.
Öte yandan, Yüksek Mahkeme Başkanı da, 19 Ekim’de yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olarak, Mayıs ayı başı itibarıyla seçmen sayısının 215 bin 611 olduğunu, geçtiğimiz hafta açıkladı.
Seçmen sayılarına baktığımız zaman, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki seçmen sayısı yaklaşık 199 bin kişi idi. Yani 2020 cumhurbaşkanlığı seçimleriyle, 2025 seçimleri arasındaki 5 yıl içinde, Mayıs ayı başı itibarıyla yaklaşık 16 bin 500 seçmen artışı olmuştur.
Ayrıca, 2 yıl önce yapılan ara seçimden bu yana, seçmen sayısının da yaklaşık 5500 kişi arttığı görülüyor.
Yüksek Seçim Kurulunun belirleyeceği tarihe kadar, hem yeni vatandaş olanlardan dolayı, hem de 18 yaşını dolduran gençlerin seçme hakkını elde etmesiyle birlikte, seçmen sayısında daha da artış olacaktır.
Güney Kıbrıs’taki seçmen sayısına da bakacak olursak, nüfusu bizden fazla, seçmen sayısı ise, bize göre 2,5 kat fazla olmasına rağmen, son yapılan (2023) cumhurbaşkanlığı seçiminde, önceki seçimlere göre seçmen sayısı yaklaşık 10 bin kişi artmıştır.
Bizde ise şimdilik 16 bin 500 kişi. Doğum- ölüm rakamlarımız normal bir seyir izlemesine rağmen, bu artışın nedeni olarak, verilen yeni vatandaşlıklar olduğu görülmektedir.
Bir başka konu da, Avrupa ülkelerinde ve Güney Kıbrıs’ ta kullanılan, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin, KKTC’de de uygulanması gerekmektedir. Belediyeler ve muhtarlıklarla iş birliği içinde, bu altyapının oluşturulması şarttır.
Bu sistem kurulana kadar, sayım yapılmasın demek de doğru değildir. Son kez, klasik yöntemle, sokağa çıkma yasağı uygulanarak, bir nüfus sayımı yapılmalıdır.
Bu arada, adrese dayalı sistem için gerekli zemin hazırlanmalıdır. Ancak, ülkemizde adrese dayalı nüfus kayıt sistemi çalışmaları ağır ilerlemektedir. Bu sürecin hızlanarak kayıt sisteminin süratle tamamlanması gerekmektedir.
Son nüfus sayımından bu yana 14 yıl geçmiştir. Artık yeni bir nüfus sayımı yapmanın zamanı gelmiştir. Süratle organize olup, her türlü planlamanın temel unsuru ve göstergesi olan nüfus sayımını en erken zamanda yapmalıyız.
KKTC’de yapılacak kısa, orta ve uzun zamanlı plan ve programların öngörülebilir olması için, bilimsel metotlarla tespit edilen nüfus bilgilerine ihtiyaç vardır. Nüfus sayımının gecikmesi, bu konuda yapılan spekülasyonların ve eksik bilgilerin devamlı gündemde olmasını sağlamaktadır.