1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kıbrıs için yaşamsal öneme sahip olan şey referandumdu”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kıbrıs için yaşamsal öneme sahip olan şey referandumdu”

A+A-

Takis Hacıdimitriu’yla “kayıp” yakınları Gagullu Hanım ve Bay Yannis’e ilişkin hatıralarına geçmeden önce Kıbrıs’ın siyasi yaşamında oynamış olduğu önemli roller üstünde de durduk. Onunla röportajımızın devamı şöyle:

SORU: O günlerde EDEK’i kurmuştunuz, kurucuları arasındaydınız…
TAKİS HACIDİMİTRİU: 1969 Şubat ayında Lissaridis beni aramıştı, daha önceden temasımız vardı çünkü cunta karşıtı örgütlenmelerde birlikte çalışmıştık. Lissaridis bana “Bir parti kurmaya karar verdim” demişti. Bir an şoke olmuştum, “Tereddüdün mü var?” demişti bana. “Hayır, bir tereddüdüm yoktur” demiştim. “Sosyalist bir parti kurup mücadele etmeye hazırım” demiştim ona. Çok sıkı çalıştık sonra, Kıbrıs’ın her yanını dolaşmış, insanları örgütlemiş ve cunta karşıtı savaşımda önemli bir rol oynayan bir parti olmuştuk.

SORU: Sonraları EDEK değişti…
TAKİS HACIDİMİTRİU: Evet, yavaş yavaş siyasi anlaşmazlıklar ortaya çıkmaya başladı, özellikle 1989’dan sonra… İlk kez bu olduğu zaman, parti politikalarıyla arama mesafe koymaya başlamıştım – Gali Fikirler Dizisi ortaya konduğu zaman parti derhal bunları reddetmişti. Bense “Bunu tartışmalıyız, neler oluyor, uygulanabilir mi bakmalıyız” diyordum. Başlangıçtaki siyasi anlaşmazlığımız bu oldu. Sonraları ben farklı bir yöne gittim…

SORU: Ve partiden ayrıldınız…
TAKİS HACIDİMİTRİU: Aslında ben partiden ayrılmadım, parti benden ayrıldı! Çünkü benim tuttuğum yol aynıydı… Son nokta 2001’deki seçimlerde adaydım – parti başarısızlığa uğramıştı ve %6-7 oranında oy almıştı. Partiye yeni bir liderlik için seçim yarışı vardı, ben de adaydım, ben bu seçimi kaybettim, Omiru kazandı çünkü Lissaridis liderliği onu destekliyordu. Daha sonra Avrupa Birliği’yle Uyum Koordinatörlüğü’ne atanmıştım. Vasiliu’nun yaptığı işi devam ettirmiştim – Acquis’ye uyum konusunda hizmet edebilmiş olmaktan çok mutluyum. Çok sıkı çalıştım, uyum için çok çalıştım – aşağı yukarı 8 bin yasadan söz ediyoruz AB’ye uyum konusunda. Çok sıkı çalıştık. 2004 yılındaki referanduma kadar bu görevde kaldım. Sonra Papadopulos’la anlaşmazlığa düştüm çünkü ben referandumda Annan Planı’na “EVET” oyundan yanaydım. Böylece bu görevden istifa ettim.
Bu politikaları desteklediğim için daha sonra EDEK’teki yoldaşlar, beni kurucu üyeler listesinden çıkarmaya karar verdiler! Artık partiyle paylaştığım ortak bir şey kalmamıştı…

SORU: Kitaplar yazdınız…
TAKİS HACIDİMİTRİU: Annan Planı’na ilişkin yapılan referandumla ilgili bir kitap yazdım. İki kitabım daha var, bunlar siyasi-ideolojik kitaplar, burada düşüncelerimi aktarıyorum. Partideyken, partinin gitmekte olduğu uzlaşmaz yoldan onları döndürmeye çalışıyordum, uzlaşmazlık politikalarından, milliyetçi politikalardan onları döndürmeye çalışıyordum. Kendimle bu politikalar arasına mesafe koydum, bunları değiştirmeye çalıştım ama başaramadım. Bu yönde iki kitabım var.
Benim için önemli olan, Kıbrıs için yaşamsal öneme sahip olan şey referandumdu. Kıbrıs’ta ilk kez halka kendilerine ilişkin bir karar verme hakkı verilmişti. Ve bunu reddettiler. Bu tümüyle durumu değiştirdi  - Kıbrıslırumlar’ın “HAYIR” oyundan sonra özellikle Kıbrıslırum tarafında herşey dramatik biçimde değişti.

SORU: Nasıl?
TAKİS HACIDİMİTRİU: O günden sonra herşey dramatik biçimde değişti çünkü o güne kadar Kıbrıslırum tarafının “kurban” olduğu kabul ediliyordu ve uluslararası desteğe sahipti… Referandumdan sonra ortaya çıkan durum, Kıbrıslırumlar’ın küçük çıkarlarını korumaya çalıştıkları, gerçekte Kıbrıs sorununu çözmeye ilgi duymadıkları izlenimi oldu ki bu konuda uluslararası topluluğun farklı düşünmesini sağlamak çok zordur artık.
O dönem Kıbrıslıtürkler’le daha iyi iletişim, daha iyi ilişkiler kurmak mümkündü, buna hazırdı Kıbrıslıtürkler… Avrupa Birliği’ne çözümle birlikte katılacağımızı umuyordum, bunların birlikte yürümesi gerektiğini düşünüyordum – bu şansı kaybedince durum her gün daha kötüye gidiyor. Her iki tarafta da durumun kötüleştiğini söyleyebilirim. Her iki taraf da bazı kazanımlar elde ettiklerini ileri sürebilirler, evet ama pek çok konuda da her iki tarafın da büyük kayıpları vardır…

***

Bir cenaze töreni…

“Kayıp” Maria Teodosiu, 7 Temmuz Pazar akşamı saat 17.00’de Agrokipia köyünde yapılan cenaze töreninden sonra toprağa verildi.
Limnyalı (şimdiki adıyla Mormenekşe) olan Maria Teodosiu, garyolasıyla birlikte evinin avlusuna gömülmüştü.
1974’te savaş sırasında ailesi evden ayrılınca yalnız kalan ve ailesi geri dönemeyince tek başına vefat eden Maria Teodosiu’nun cesedi çok kötü durumda olduğu için onu bulanlar, evin bir duvarını yıkarak onu garyolasıyla birlikte şiroyla kaldırıp evin avlusuna gömmüştü.
Bir okurumuz bizi arayarak bu avluya götürmüş ve avluda eve yerleşmiş olan Kıbrıslıtürk’ün bir şeyler ekerken bulduğu garyola parçasını bize göstermiş ve biz de bu öyküyü kaleme alarak Kayıplar Komitesi yetkililerine bu yeri göstermiştik.
Daha sonra yapılan kazılarda “kayıp” Maria Teodosiu’dan geride kalanlar garyolasıyla birlikte gömülü olduğu yerden çıkarılmıştı.
Maria Teodosiu için Pazar akşamı Agrokipia köyünde yapılan cenaze törenine biz de katıldık. Maria’nın evlatları Kosta, Elena ve Yerogia bize annelerinden geride kalanların bulunmasına yaptığımız katkılar nedeniyle cenaze töreninde teşekkür ettiler. Altı çocuk annesi Maria, eşini henüz 1960 yılında kaybetmiş ve evlatlarını yetiştirebilmek için yıllarca tarlalarda çalışmıştı. Biz de onun tabutuna rengarenk çiçeklerden yapılmış bir çelenk koyduk ve bu son yolculuğunda Maria’yı ve evlatlarını yalnız bırakmadık… Bize Maria’nın gömülmüş olduğu yeri gösteren okurumuza sonsuz teşekkürler…

Bu yazı toplam 1498 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar