Keti Kliridis’i anma etkinliği düzenleniyor…
Hayatı boyunca Kıbrıs’ta barış, karşılıklı anlayış ve adamızda hayatın iyileştirilmesi için mücadele vermiş olan, geçtiğimiz günlerde kaybetmiş olduğumuz Keti Kliridis’i bir anma etkinliği düzenleniyor…
Keti’nin arkadaşları olan barış aktivistleri tarafından düzenleneceği tahmin edilen anma toplantısıyla ilgili olarak etkinliğin Lefkoşa’da ara bölgede, Yeşil Hat üzerinde ve Ledra Palas oteli karşısındaki Dayanışma Evi’nde yapılacağı bildirildi. Hazırlanan afişteki bilgilere göre anma etkinliği 30 Ekim 2025 Perşembe günü saat 16.00-18.00 arasında gerçekleştirilecek.

Hazırlanan afişte anma etkinliğinde Keti Kliridis’in dostlarının ve çalışma arkadaşlarının onun yaşamı, çalışmaları ve katkıları hakkında anılarını ve düşüncelerini paylaşacakları belirtildi.
“Negatif barıştan pozitif barışa…”
Ohannes Kılıçdağı/AGOS
“Geçmişte hatalar, haksızlıklar, zulümler oldu”, demeyen pozitif barışı getiremez. Bunu diyenin de önünde iki iş veya görev vardır. Birincisi, geçmişin yanlışlıklarının, haksızlıklarının, zulümlerinin yol açtığı zararları tamir için neler yapılacağına bakmak ve bunları hayata geçirmek; ikincisi, bu tür haksızlık ve zulümlerin gelecekte de yaşanmaması için gerekli adımları atmak…”
Son zamanlarda birçok yerde barışın adı geçiyor: Türkiye’de, Ermenistan-Azerbaycan arasında, İsrail-Gazze arasında… Bu, bütün eksikliklerine, handikaplarına, hatta bütün yanlışlıklarına rağmen olması, olmamasından daha iyi bir durum. Gelgelelim, barış tabirini ve kavramını hafife almamak lazım. Barış, hele de uzun, kuşaklar boyu süren çatışmalardan sonra barış, hemen öyle dünden bugüne kurulacak bir yapı, erişilecek bir hal değildir. Dolayısıyla, yukarıda andığım bağlamlarda yaşanan gelişmeleri memnuniyetle karşılamak gerekir belki ama barışın kalıcı olarak tesis edilmesi için de çok yönlü, çok katmanlı, uzun vadeli girişimlerin hayata geçirilmesinin gerekliliğinin farkında olmak ve bunları talep etmek de gerekir. Bu bilinç olmadan beklentileri yükseltmek, sonunda ortaya çıkabilecek hayal kırıklıklarının da daha büyük olmasına yol açabilir. (Geçen iki haftada Agos’ta yayınlanan iki röportaj barışa bu açıdan yaklaşıyordu. Nazan Özcan’ın geçen hafta İsrail-Filistin/Gazze konusunda Doç. Dr. Özge Özkoç ve ondan önceki hafta Türkiye’deki “süreç” hakkında Dr. Nisan Alıcı’yla yaptığı röportajları okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim.)
Peki, nedir barış? Barış, pek çok insanın ilk anda aklına geldiğinin tersine, sadece savaş veya çatışma olmama hali değildir. Günlük dile pek yerleşmiş olmasa da ilgili literatürde bunun için negatif barış-pozitif barış ayrımı yapılır. ‘Barışın negatifi mi olur?’ demeyin. Buradaki barış bir şeylerin yokluğu üzerinden tanımlandığı için negatif sıfatıyla tanımlanıyor ki olmaması gereken şeyler de tahmin edebileceğiniz gibi çatışma, kavga, kan… Buna mukabil pozitif barış da olması gerekenler üzerinden tanımlanıyor, ki herhalde asıl barış da budur desek yanlış bir şey söylemiş olmayız.
Kalıcı veya pozitif barış, yalnız çatışmanın değil çatışma beklentisinin veya tahminin de ortadan kalkmasını; zihnin düşünebildiği bir gelecekte çatışma yaşanmayacağına dair insanların güven duymasını; akıllara çatışma ihtimalinin gelmemesini de içerir. Dolayısıyla, barışın iyi anlaşılması gereken zihni ve duygusal bir zemini olmalıdır ve barış süreçlerinde bu zemin oluşturulmalıdır. Karşınızdaki gruba, muhatabınıza güvenmeme, öfke duyma ve/veya onlardan korkma, tehdit olarak görme durumunda iseniz kavga etmiyorsanız bile aranızdaki halin adı barış değildir.
Burada bir parantez açarak bir husustan bahsetmek istiyorum. Şöyle ki, akademik seviyede pek değil ama popüler düzeyde barışın psiko-sosyal şartları arasında sıkça “sevgi”den de bahsedilir. Başka bir deyişle, farklı etno-dinsel veya siyasi gruplardan kişilerin birbirini sevmesinin gerekliliğinden bahsedilir. Tabii ki insanların birbirini sevmesi iyi bir şeydir ama siyasi ve sosyal bir düzen, sevgi gibi hercai, kaygan bir zemin üzerine kurulamaz. Milyonlarca demesek bile yüz binlerce kişinin yüz binlerce kişiyi toplu olarak sevmesinin somut bir zemini de yok. Bu ancak soyut bir laf olabilir. Dolayısıyla, onu veya şunu sevmekten ziyade, barışın duygusal zemini, genel bir güven ortamı yaratmaktan, kolektif öfkeyi, korkuyu, bir kesimin devamlı haksızlığa uğruyormuş hissiyatını ortadan kaldırmaktan; bunların yolu da herkese eşit ve adil biçimde işleyen, öngörülebilir bir hukuk düzeni kurmaktan geçiyor.
Barışın zihni altyapısının bir başka gerekliliği de geçmişte yanlış bir şeyler olduğunu kabullenmekten geçer. Geçmişte bir sorun, hata, yanlışlık, zulüm olduğunu kabul etmeden kalıcı bir barış kurulamaz. Örneğin, bugün Türkiye’de kalıcı barışı tesis etmek için sürecin devlet katındaki muhatapları kendilerini fail olarak görmemekten dolayı pişmanlık duymuyorlarsa -ki duymalılar- yakın ve uzak geçmişten dolayı en azından üzüntü duymaları beklenir ve gerekir ki bunu beyanlarında da açıkça ortaya koymalıdırlar.
“Geçmişte hatalar, haksızlıklar, zulümler oldu”, demeyen pozitif barışı getiremez. Bunu diyenin de önünde iki iş veya görev vardır. Birincisi, geçmişin yanlışlıklarının, haksızlıklarının, zulümlerinin yol açtığı zararları tamir için neler yapılacağına bakmak ve bunları hayata geçirmek; ikincisi, bu tür haksızlık ve zulümlerin gelecekte de yaşanmaması için gerekli adımları atmak. Bu da geçmişte yapılan hataların nedenlerine eğilmeyi, onları dürüstçe ortaya koymayı gerektirir.
Velhasıl, zihniyette değişim olmadan barış olmaz. Bugün Türkiye’de böyle bir değişimin emareleri var mı sorusunu cevaplamayı da size bırakıyorum.
(AGOS – Ohannes KILIÇDAĞI – 17.10.2025)
“Herkesin aklındaki soru: Gazze'yi kim yönetecek?”
Muhammed Mursi/BBC
"Savaş sona erdi." ABD Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi'nde iki yıl süren savaşta İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes sağlanmasını gururla bu sözlerle duyurmuştu. Anlaşmada başta İsrail'in Gazze'nin bazı kesimlerinden çekilmesi ile esir ve rehine takası var. Ancak, Trump'ın planında yer alan hayati önemdeki meseleler hala çözümsüz ve ateşkesi tehdit edebilir. Peki, Gazze'nin geleceği neye benzeyebilir ve Hamas silahsızlanacak mı?
Trump'ın planında Gazze'yi kim yönetecek ?
Trump'ın planında Gazze'nin geçici olarak "teknokrat ve apolitik Filistinli bir komite tarafından yönetilmesi ve bu komitenin kamu hizmetlerinin ve belediyelerin günlük idaresinden sorumlu olması öngörülüyor.
Bir başka deyişle, bölgedeki hizmetleri yönetecek siyaset üstü bir kurum.
Plana dair resmi belgelerde "Barış Kurulu" diye anılan uluslararası bir geçiş kurumunun idaresindeki komite, Filistinli ve uluslararası uzmanlardan oluşacak.
Yönetimin diğer üyeleri resmen duyurulacak ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'ın da rol oynaması bekleniyor.
Planda aynı zamanda ABD'ye Arap ve uluslararası ortaklarıyla işbirliği içinde geçici bir uluslararası istikrar gücü kurulması çağrısı yapıyor.
Bu gücün Gazze'ye derhal konuşlandırılması ve onaylanmış bir Filistin polis gücüne eğitim ve destek vermesi planlanıyor.
Bu gücün de Mısır ve Ürdün'le yakın işbirliği yapması ve uzun vadeli iç güvenlik çözümü olması öngörülüyor.
İngiltere ve Fransa şu anda BM Güvenlik Konseyi'nde böyle bir gücün kurulması için çalışıyor.
İsrail Hamas'ın silahsızlanmasında ısrarlı.
Trump, Ortadoğu gezisinden ülkesine dönerken yaptığı açıklamada "Silahsızlanmazlarsa, biz onları silahsızlandırırız. Böylece çabuk ve belki de şiddetle olur" dedi.
Trump "Hamas'la görüştüm ve 'Silahsızlanacaksınız, değil mi?' dedim. 'Evet efendim, silahlanacağız" diye yanıtladılar. Bana söyledikleri bu" diye de ekledi.
Ancak daha önce AFP haber ajansına konuşan Hamas yetkilileri silahları teslim etmenin "masada bulunmadığını ve söz konusu bile olamayacağını" söyledi.
Ateşkes yürürlüğe girdikten sonra, adını açıklamak istemeyen bir Hamas yetkilisi, hareketin Gazze'nin geçiş dönemindeki yönetimine katılmayacağını aktardı.
Fakat yetkili, Hamas'ın "Filistin dokusunun önemli bir parçası olmaya devam edeceğini" de vurguladı.
Hareket daha önce uluslararası müdahalelere karşı olduğunu söylemiş ve özellikle Blair'in rolüne karşı çıkmıştı.
Hamas militanları şimdi nerede?
İsrail'in çekilmesinden sonra, Gazze'de Hamas militanlarını gösteren videolar ve fotoğraflar görüldü.
BBC'ye konuşan yerel kaynaklar, Hamas'ın İsrail'in boşalttığı alanlarda kontrolü yeniden ele geçirmek için binlerce üyesini seferber ettiğini söyledi.
Örgüt ayrıca, Gazze'de tam kontrol niyetleri olduğu iddialarını de reddetti.
Hamas'ın çatıştığı gruplar kimler?
Gazze'de büyük bir insani ve maddi yıkım yaşandı.
Ateşkesten sonra Hamas militanları ve silahlı aşiretler arasındaki çatışmalarda onlarca kişi öldü ya da yaralandı.
Trump, Ortadoğu ziyareti sırasında Hamas'a Gazze'deki "iç güvenlik operasyonlarını gerçekleştirmesi" için yeşil ışık yakıldığını söyledi.
ABD Başkanı örgütün "sorunları durdurmak istediğini" ve "bir süre bunu yapmaya yetkili olduklarını" belirtti.
Trump, 16 Ekim Perşembe günü Truth Social platformundaki paylaşımında da "Hamas Gazze'de insanları öldürmeye devam ederse, ki anlaşma bu değildi, girip onları öldürmekten başka seçeneğimiz kalmaz" dedi.
Daha sonra buradaki "Biz"den kastının ABD askerleri olmadığını özellikle vurguladı.
Filistinli siyasi analist Jihad Harbi BBC'ye yaptığı açıklamada Gazze'nin geleceği adına sadece iki seçenek olduğunu söyledi.
Harb'a göre bunların biri ya savaş yorgunu, zayıflamış Hamas'ın İsrail'in de onayıyla bölgeyi kontrol etmesi.
Diğeri de yetkinin aşamalı bir şekilde Filistin Yönetimine devredilmesi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bunu reddediyor.
Filistin Yönetimi'nin İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da kısıtlı bir kontrolü bulunuyor.
İsrail'de bakış açısı ne?
BBC News Arapça'ya konuşan İsrailli gazeteci Eli Nissan da Hamas'ın Gazze'nin gelecekteki yönetiminde bir rol oynayacağını sanmadığını söyledi.
Nissan "Sadece İsrail'in karşı çıkmasından değil, iki yıl süren savaşın Gazze sakinleri arasında yarattığı memnuniyetsizlikten" diyor.
Netanyahu yönetimindeki İsrail, Hamas'ın Gazze'nin yönetiminde herhangi bir rol almasına şiddetle karşı. İsrail aynı zamanda Filistin Yönetimi'nin de Gazze'yi idare etmesine olumsuz bakıyor… Ayrıca Netanyahu'nun, Trump'ın baskı yapması halinde Filistin Yönetimi'nin Gazze'nin yönetiminde kısıtlı bir katılımı olmasını kabul edebileceğini vurguluyor.
Filistin Yönetimi
Filistin Yönetimi'nin İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da daha önce de söylediğimiz gibi kısıtlı bir kontrolü var.
Trump'ın planında en nihayetinde Gazze'yi Filistin Yönetimi'nin idare etmesi öngörülüyor.
Plana göre bu Filistin Yönetimi'nin "Trump'ın 2020'deki barış planı ve Suudi-Fransız barış görüşmeleri inisiyatifi de dahil çeşitli tekliflerde bahsedildiği gibi bir reform programını tamamlamasının ardından olacak.
ABD'nin istediği reformda, Filistin Yönetimi'nde iddia edilen yolsuzlukların azaltılması talep ediliyor.
İsrail Gazze'yi 1967'deki savaştan sonra işgal etmişti, fakat El Fetih hareketinin hakimiyetindeki Filistin Yönetimi İsrail'in 2005'te çekilmesinden sonra Gazze'de kontrolü aldı.
2007'deyse şiddetli iç çatışmanın ardından Hamas bölgede hakim oldu.
El Fetih hareketi, Filistin Yönetimi'nin eski lideri Yaser Arafat'ın da aralarında bulunduğu isimlerce kuruldu.
1990'larda El Fetih önderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) resmen İsrail'e karşı silahlı mücadeleden vazgeçti ve 1967 sınırları temelinde bir Filistin devleti kurulması çağrısı yapan BM kararına destek verdi.
Filistin Yönetimi Trump'ın inisiyatifini memnuniyetle karşıladı.
Reuters'a konuşan Filistin Yönetimi Başbakanı Muhammed Mustafa "Biz zaten Gazze'deyiz" dedi ve bir yandan da "gözlem ve yardım için geçici uluslararası düzenlemeler bir şey, gerçekten yönetim ve hizmet başka bir şey" diye de vurguladı.
Mustafa, Arap ülkeleri de dahil olmak üzere birçok ülkenin Filistin Yönetimi'nin Gazze'den "sorumlu olmasını" istediğini, çünkü bunun "işleri yoluna koyacak tek pratik yöntem olduğunu" ifade etti… Peki ya detaylar ne olacak? Filistinli teknokratlar kimler ve bu"Barış Konseyi" hakkında ne biliyoruz?
Trump'ın planında bu uluslararası yapı hakkında net detaylar yok.
Fakat bazı medya kuruluşları üyelik için adı geçen Filistinli olmayan isimlerden söz etti.
Herhangi bir resmi teyit yok ve Trump da "Tony Blair bu rol için yeterince popüler mi emin olamıyorum" dedi.
Trump ayrıca Gazze'nin geçiş dönemini idare edecek "Barış Heyeti'nin mümkün olduğunca kısa sürede hazır olacağını" belirtti.
Trump iki devletli çözüm için de "Birçok kişi tek devleti, bazıları iki devleti tercih ediyor. Göreceğiz, o konuda bir yorum yapmadım" dedi
Arabulucular
Başlıca arabulucular Mısır ve Katar, New York Deklarasyonu diye bilinen bir uluslararası çerçeveye destek verdi.
Birleşmiş Milletler bu çerçeveyi İsrail – Filistin çatışmasını çözme ve iki devletli çözümü ilerletme çabalarında kullanıyor.
New York Deklarasyonu Gazze'de Filistin Yönetimi'nin altında geçici bir yönetim komitesi kurulması çağrısı yapıyor.
Ayrıca Gazze dahil tüm Filisin topraklarında idare ve asayişin Filistin yönetiminde olması gerektiği vurgulanıyor.
Bu vizyon, Gazze'nin geleceğini bir Filistin devletinin kurulmasıyla bağlantılandıran, Mısır ve Katarlı yetkililerin açıklamalarıyla örtüşüyor.
Filistin yönetiminin Gazze'nin yönetiminde ne kadar başarılı olabileceğini bir kez daha gösterme şansı bulup bulamayacağı, yine kendi dışındaki faktörlere bağlı olacak.
Katkıda bulunanlar Hişam Saviş, Zekeriya Ayyad, BBC İzleme Servisi ve BBC Dünya Servisi'nden Andrew Webb
(BBC – Muhammed MURSİ – 18.10.2025)







