Ersin Tatar neden kaybetti?
Sayalım!
Ersin Tatar, Tufan Erhürman’ın bilgisi, konuşma kabiliyeti, tutarlı siyaseti, ciddi görüntüsü ve samimiyeti karşısında ezik kaldı…
-*-*-
Ersin Tatar, “laiklik” konusunda, Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğunun duruşunun tersine, Türkiye’deki yobazlara gülümsemeyi hatta yağ çekmeyi hatta ve hatta yobaz hocalardan destek almayı tercih etti…
-*-*-
Ersin Tatar, özellikle UBP içerisinde yaşanan yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet gibi kirlenmelere sesini çıkaramadı… “Ses çıkarırsam oy kaybederim”i tercih etti…
-*-*-
Eczacılar, doktorlar operasyon yerken, onlara sahip çıkamadı… Çıkmadı!
-*-*-
Öğretmenleri karşısına aldı…
-*-*-
Sendikaları karşısına aldı…
-*-*-
Sibel Siber’e kelepçe vurulmasına sesini çıkarmadı; Juju’nun mahkemeye çıkarılmadan tutuksuz yargılanması kararına “saygı” gösterdi!
Müdahale mi edecekti?
Evet, Siber konusunda edecekti tabii ki!
-*-*-
Kaldı ki yasalara uymadı!
Seçim yasaklarına saygısız davrandı!
Yargı affetmedi, aleyhine soruşturma açıldı hapse girme ihtimali var!
-*-*-
Derviş Eroğlu dahil, son dönemde UBP’ye genel başkanlık yapan herkesle bir şekilde papaz oldu…
Buna rağmen hemen hepsi “destekliyoruz” açıklaması yaptı!
Ya da yaptırıldı!
Ama burada bile samimiyetsizlik vardı; genel başkanların veya genel başkanlığa aday olanların hiçbiri, bu cumhurbaşkanlığında “gönülden” destekçisi olmadı!
-*-*-
Şair ve yazar Bülent Fevzioğlu aslında çok güzel özetledi; “alkışlara kapıldın…” dedi…
-*-*-
Evet alkışa kapıldı…
Kıbrıslı deyişiyle “gofa geldi”…
Gaz verdiler, cumhurbaşkanı havasına girdi!
-*-*-
Her türlü dezenformasyon ve manipülasyonda yer aldı…
Belki bilerek, belki bilmeyerek…
“Erhürman seçilirse İsrail saldıracak” demesi, bardağı taşıran son damlalardandı!
Herkes alay etti!
-*-*-
Destek için Türkiye’den gelenler asla saygın kişiler değildi…
Cevdet Yılmaz dışında kalanlar zarara çalıştı!
10 tane Atatürkçü milliyetçi oy verecekseydi, en son Cüppeli Ahmet de onları Tufan Erhürman’a çevirdi!
-*-*-
Yalanlara inandı!
Türk Devletleri Teşkilatı olayı tam bir fiyaskoydu; tersini savundu…
Oysa Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan açıkça kendisini istemediklerini beyan etti; ötekiler de “çek bir fotoğraf ve gönder”lerin ötesine geçmedi!
-*-*-
Avrupa Birliği ve İngiltere ile ilişkiler çok geriye gitti…
Defalarca İngiltere’ye gitmesine rağmen, tek bir üst düzey teması olmadı hatta son derece aşağılayıcı parlamento gezilerinde yer aldı! Bu geziler abartıldı ama kimse yemedi!
“Marks and Spencer’den don almaya gidiyor” dedim, insanlara daha inandırıcı geldi!
-*-*-
Beş yıllık görevinde en başarılı olduğu iş, sabahları köpeğini gezdirmek oldu…
-*-*-
Selfie ve fotoğraf paylaşımları bıktırdı hatta tiksindirdi!
-*-*-
Mağusa Belediye Başkanlığı seçimlerinde de gofa geldi; desteklediği adayın karşısında olan UBP’lilere derdini anlatma ihtiyacı hissetmedi ve onların tepkisini aldı…
-*-*-
İki devlet – iki devlet diye bağırdı… Ama bunun altını hiç dolduramadı… En son, ‘İki ayrı Kıbrıs devleti ve her ikisi de ayrı ayrı AB üyesi olsun” dedi…
-*-*-
Onlarca danışman – müdür değişti… Her giden, arkasından tonla laf söyledi…
Çalışanlarla kapıştı!
Skandal seviyesinde kapışmalar dışarı sızdı!
Özel hayatı ile ilgili inanılmaz dedikoduları engelleyemedi!
Konuşmasına hiç dikkat etmedi; ya pot kırdı ya ne dediği anlaşılmadı!
-*-*-
Yanında gerçekten kendisini severek ve inanarak duranlar bir bilemediniz iki elin parmaklarını geçmedi…
-*-*-
Troller ve üç beş yalaka dışında sosyal medyada resmen zayıf kaldı, yalınız bırakıldı…
-*-*-
Seçim kampanyası iğrençti, hatalarla doluydu, yapay zekanın hazırladığı posterler fiyaskoydu…
-*-*-
Kendisi ile samimi bir şekilde poz veren herkesin fotoğrafını paylaştı ama bunlar zaten 50 kişiden fazla değildi!
Erhürman, kolejden sınıf arkadaşları ile yediği yemek sonrası paylaşılan fotoğrafla zaten kazanacağını ilan etmişti…
-*-*-
Ve bir dönem kapandı…
Sağlıklı günler dilerim…
-*-*-
Ne kadar sağlıklı kalabileceği konusunda da şüpheliyim çünkü Kıbrıs Türk Siyasi Tarihi’nde bu kadar yüksekten bir düşüş görülmedi!
-*-*-
Daha yazacak o kadar çok şey var ki!
Troller ve milliyetçilik davulcuları!
Seçim bitti…
Tufen Erhürman artık bu ülkenin beş yıldır boş olan “liderlik koltuğu”na oturmuş durumdadır…
-*-*-
Dün “kutlama henüz yapılmadı” diye tepki vermiştim; Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklaması tepkimi haksız çıkardı!
Erdoğan olması gerektiği gibi bir açıklama yaptı…
Erhürman’ı kutladı…
-*-*-
Devlet ciddiyetinin emrettiği şekilde…
-*-*-
Peki Ali Murat Başçeri?
-*-*-
Seçim akşamı sevgili Mert Özdağ ile yaptığımız programda, “Başçeri geri çağrılmalı” dedim?
-*-*-
Tabii ki troller beğenmedi!
“Türkiye Büyükelçiliği kapatılsın” dediğimi yaymaya başladılar!
-*-*-
Oysa dediğim şu: “Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi, tıpkı 2020 seçimlerinde olduğu gibi Ersin Tatar’ın seçim kampanyası için bu ülkeye getirildi ve bizzat bu kampanyayı yönetenlerden biri belki de birincisiydi… Yenildi… Görevini yapamadı… Yaptıkları diplomatik etik dışıydı başka mesele… Alınmayacaksa kendisi bizzat alınmayı talep etmeli…”
-*-*-
Bunu, Serhat İncirli Türkiye ve Türk düşmanıdır noktasına kadar çekenler var!
Arkadaşlar, ben olabileceğim kadar komünist ideolojiye bağlı bir insanım…
-*-*-
İlk tavrım ve tercihim insandır!
Irk, dil, din, cinsel yönelim farkları beni ilgilendirmez…
Beni ilgilendiren, ezilen insanlardır…
-*-*-
Türkiye’de, Yunanistan’da veya İngiltere’de (üç garantör devlet) yaşadım, eğitim gördüm, gezdim, dolaştım…
Her üç devletin yöneticileri ile ilgili belki de binden fazla yazı yazmışımdır…
-*-*-
Yönetimlerini eleştirdim diye, bana İngiliz düşmanı veya Yunan düşmanı denilemeyeceği gibi; Türk düşmanı denmesi de normal bir insanın yapmaması gereken bir değerlendirmedir; bunu yapabilen ne yazık ki ciddi anlamda geri zekalı – beyinsiz koyunlar olabilir!
Nokta!
-*-*-
Ama belli ki bazıları ağır yenilgiyi hazmedemiyor ve hırslarına yenik düşebiliyor…
Abdullah Öcalan’ı yıllarca “bebek katili” olarak sunup, şimdilerde “müttefik” kabul edenlerden de aslında her şey beklenir ki bu da ayrı bir mesele!
Allah kimseyi bu kadar zavallı duruma da düşürmesin!
-*-*-
Ama bizde de var bunlardan!
Üzülmeyin yalınız değilsiniz!
Mesela bir arkadaşımız var; Kıbrıs tarihinde, Ada’da Rum fanatikler dışında Türk Bayrağı yakan tek kişi!
O da sizin yanınızda, safınızda milliyetçilik davulu çalıyor yıllardır!
Thatcher ve Tatar!
İngiliz Siyasi Tarihi’nin ve sağcı hükümetlerin sadece en önemli kadın siyasetçisi değil; Dünya Siyasi Tarihi’nin en etkili liderlerinden biri olan Muhafazakar Partili Margaret Thatcher, görevden ayrıldıktan bir süre sonra rahatsızlanmıştı…
-*-*-
Yaşa bağlı olarak herkeste olabilecek Demans veya Alzheimer olmuştu…
-*-*-
Ve hala kendisini “Büyük Britanya İmparatorluğu’nun Başbakanı” sanıyordu…
-*-*-
Devlet, eski başbakanları ve “Barones” unvanlı bu kadına asla saygısızlık yapmadı…
-*-*-
Tam tersine, bazı görevliler atandı; bu görevliler, her sabah Thatcher ile toplantı yapıyor ve kadın siyasetçi de onlara bakanlarıymış gibi davranıyordu…
Thatcher’e hala ülkenin başbakanı muamelesi yapılıyordu…
-*-*-
Hatta bazı kişiler kameralarla gider, söyleşi de yapardı…
-*-*-
Bir iddiaya göre, bazı gazetelerde özel ön sayfalar hazırlanır ve o gazeteler sabah yardımcıları tarafından Barones’e okunurdu…
-*-*-
Üzülmesine hiç izin verilmedi…
-*-*-
Bilmem birden aklıma geldi…
Emekli siyasilerimiz olabilir, üzülmemelerini isterim…
Yok canım, Ersin abim emekli olmaz!
Oturamaz!
Kim bilir UBP’ye geri bile dönebilir!
Genel Başkan adayı olmaz belki ama “asla olmaz” diyenlere de katılmayacağım!
Neyse!

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın X platformundaki paylaşımının altındaki bir tebrik mesajı dikkatimi çekti… Ersin Tatar neden mi kaybetti? GKK Komutanı Tuğgeneral Altan Er’den “filanca iş insanı ile görüşmenizi istiyorum” beklentisindeydi… Bir başka iş insanının da “Fetöcü” olarak ilan edilmesini talep etmişti… Altan Er, “ne münasebet, bu benim işim değil” deyince de Hulusi Akar’a gidip, “KKTC’deki komutanınız bizi hiç dinlemiyor” diye şikayette bulunmuştu… Altan Er Paşa da apar topar emekliye sevk edilmişti… Yaaaa aynı Hulusi Akar, şimdi Ersin Tatar’a destek için gelenler arasındaydı… İşte Tatar bu yüzden kaybetti… Bu, işini çok iyi yapmak isteyen komutanları ilk şikayeti de değildi…







