1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Karamanlis: “Makarios yanlışta devam ettiği için 1974’e gelindi”
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Karamanlis: “Makarios yanlışta devam ettiği için 1974’e gelindi”

A+A-

Konstantinos Karamanlis Yunanistan’ın politik yaşamında önemli bir yere sahiptir. İlki 1950’li yılların ikinci yarasında olmak üzere, tam dört defa başbakanlık koltuğuna oturdu. Ayrıca, iki dönem cumhurbaşkanı seçildi. En büyük başarısı, 1981 yılında Yunanistan’ın Avrupa Birliği’ne üye olması gösteriliyor.

Karamanlis AB içinde de saygın bir kişilikti. Nitekim, adı Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nun önemli koridorlarından birine verildi.

Karamanlis, sadece Yunanistan’ın değil, Kıbrıs’ın da kaderini yakından etkiledi. Zürih anlaşmasını Yunanistan adına kendisi imzaladı ve Londra anlaşmasını imzalaması için Makarios üzerinde baskı kurdu.

Deneyimli siyasetçi Kıbrıs’ın bağımsız bir devlet olmasını sağlayan kişi olmasına rağmen adayı hiçbir zaman ziyaret etmedi.

Bunun nedeni, başta Makarios olmak üzere, Zürih-Londra anlaşmalarına karşı olan Kıbrıslı Rumların bu “kötü” anlaşmalardan onu sorumlu tutmalarıydı.

Karamanlis bu durumdan çok rahatsızdı. Yaşamı boyunca şikayet edip duruyordu. “Anlaşmaları Makarios ile birlikte imzaladık, o kahraman, ben ise hain oldum” diyordu.

1974 Yazında Yunan Cuntasının Makarios’a karşı düzenlediği darbenin ardından başlayan Türkiye’nin Kıbrıs savaşı onun da kaderini etkiledi.

Cunta düştü ve yaşamını Paris’te sürdüren Karamanlis Atina’ya dönerek başbakanlık koltuğuna oturdu. Böylece, Yunanistan yedi yıllık Askeri Rejimden sonra demokrasiye kavuştu. Cunta tarafından Kıbrıs’ta “cumhurbaşkanlığı” makamına atanan Nikos Samson da koltuğunu kaybetti ve yerini Temsilciler Meclisi başkanı Glafkos Kliridis’e bırakmak zorunda kaldı.

Bütün bunlar savaşın birinci aşamasında oldu.

Buna rağmen Türkiye İkinci Harekatı başlatmaya kararlıydı. Cenevre’de yapılan müzakereler esnasında bu iyice belli olmuştu. Ayşe, mutlaka tatile çıkacaktı...

Açıkçası, Karamanlis 1950’li yıllarda olduğu gibi 1974 Yazında da kendini Kıbrıs krizinin içinde buldu. Derhal harekete geçti ve 11-12 Ağustos 1974 tarihinde Başkan Gizikis’in ofisinde önemli bir toplantı düzenledi.

Yunan ordusunun durumunu kuvvet komutanlarının ve milli savunma bakanının ağzından duymak istiyordu. Durum pek iç açıcı değildi...

Fakat, sözü komutanlara vermeden önce bir giriş konuşması yaptı ve Kıbrıs’ta 1974’te nasıl gelindiğini çarpıcı ifadelerle anlattı.

Karamanlis, konuşmasında Yunanistan’ın Kıbrıs Sorununu BM’nin gündemine taşıdığı 1954 yılından başlayarak Kıbrıs Sorununun geçtiği çeşitli aşamaları ve 1974’e nasıl gelindiğini değerlendirdi.

Söylediklerinin tarihçiler, siyaset dünyası ve genel olarak yurttaşların tarih bilinci edinmesi için fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum.

Söz konusu metni ilk defa gazeteci Aleksis Papahelas “Ena Skotino Domatio 1967-1974” (Karanlık Bir Oda 1967-1974) adlı kitabında yayınladı.

Aşağıda metnin Türkçesini okuyucuların bilgisine sunuyorum. 

 

II. Harekat Öncesinde Karamanlis’in Tarihi Saptamaları

 

Yunanlı siyaset adamına göre, 1954 yılında dönemin Yunan hükümetinin Kıbrıs Sorununu BM’ye götürmesi zamansızdı. Ayrıca, diplomatik ve psikolojik açıdan iyi bir hazırlık yapılmamıştı. Büyük Britanya ile Türkiye’nin tepki göstereceği açıktı. Hem Belgrad İttifakı etkilenecek, hem de Yunanistan’ın NATO ile ilişkileri zedelenecekti.

Buna rağmen, önce Enosis talebiyle sonra da Kıbrıs’a self determinasyon hakkının tanınması için BM’ye başvuruldu. Bundan sonra beklenenler oldu. Belgrad İttifakı dağıldı. Enosis gerçekleşmedi.

Karamanlis, kendisinin hükümette olduğu bir dönemde “milli açıdan haysiyetli” bir çözüm olan bağımsızlık fikrini hayata geçirdiğini ve Kıbrıs’ın bağımsızlığa kavuştuğunu söylüyor. Ona göre, Bağımsızlık, daha sonraki yıllarda izlenecek makul politikalarla Enosisin yolunu açabilecekti.

Türkiye üç nedenle Enosise karşıydı: 1) Güvenlik nedeniyle. Doğu Akdeniz’e çıkışının engellenmesini istemiyordu; 2) Türk azınlığın korunması istiyordu. Yaşanan çatışmaları örnek göstererek Kıbrıslı Türklerin yok olacağını ileri sürüyordu ve bundan korkuyordu. Bu, Türkiye tarafından kesinlikle kabul edilmezdi; 3) Milli haysiyet meselesi söz konusuydu.

Türkiye’nin argümanlarından bağımsız olarak, Yunanistan Enoisis yerine bağımsızlığı seçti, çünkü, başta İngilizlerin önerdiği Mcmillan Planı olmak üzere, dönemin koşulları bunu gerektiriyordu. Makarios da zaten bu koşullar yüzünden bağımsızlığa yönelmişti.

Fakat, Türkiye garanti istediği için, bağımsızlık bazı şartlara bağlandı. O dönemde başbakan Menderes’in kendisine şöyle dediğini aktarıyor: “Bağımsızlığın doğal akışı içinde Enosise yola açması bekleniyor. Bu yüzden, Türkiye’nin garantilerde ısrar etmesi şarttır. Garantiler olmazsa, Yunanistan bir gün tek taraflı olarak Enosis ilan ederse, bu otomatik olarak Yunanistan ile Türkiye arasında savaşın patlak vermesine neden olur.”

Türkiye’nin Enosise karşı takındığı tavır, bağımsızlıktan Enosise geçişin yumuşak yoldan gerçekleşmesini zorunlu kılıyordu. Bu da ancak Kıbrıs’ta doğru politikaların uygulanmasıyla mümkündü.

Hem Türkiye, hem de diğer müttefik ülkeler, Helen bir Kıbrıs’ın Ruslar veya Araplar tarafından kontrol edilen bir Kıbrıs’tan daha iyi olduğunu idrak ediyorlardı.

Bağımsızlık imzalanır imzalanmaz Makarios’a talimat verildi ve Türklerin korkularını gidermek için, iki toplum arasında işbirliği ve güven tesis etmesi ve yumuşak bir çizgi izlemesi istendi. Bu yolla Türklerin Enosise karşı argümanları ortadan kalkacaktı ve müttefik olan Yunanistan ile Türkiye işbirliğine devam edecek, gerilim sona erecekti.

Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumların sayısal, ekonomik ve moral üstünlüğü nedeniyle Kıbrıslı Rumlara karşı asla bir tehdit oluşturamazlardı.

Makarios’a ayrıca, Yunanistan’ın üye olduğu, BM, Avrupa Konseyi ve NATO gibi uluslararası kuruluşlara Kıbrıs’ın üye olması tavsiye edildi. Böylece, Kıbrıs, Yunanistan ile aynı çizgide buluşacak, bu kuruluşlarda Helenizm’in ağırlığı artacak ve Kıbrıs’ın İkinci Yunanistan olduğu bilinci yayılacaktı.

Maalesef, Makarios Bağlantısızlara katılmayı tercih etti. Makarios’a bağımsızlığın ilanından altı ay sonra, Üçüncü Dünya ülkelerinin kendisine verecek bir şeyi olmadığı söylendi ve Anavatan ile aynı çizgide olmak zorunda olduğu belirtildi.

Fakat Makarios yanlışta devam etti ve Bağlantısızlık politikasını sürdürdü. Bu durum, Yunan hükümetleriyle arasının açılmasına neden oldu. Ayrıca, Zürih-Londra anlaşmalarını tartışmaya açtı. O tarihten sonra, 4-5 defa kriz yaşandı ve savaşa ramak kaldı.

Sonuç olarak, Kıbrıs ile Yunanistan’da sürekli olarak izlenen yanlış politikalar ve Makarios’a karşı yapılan büyük hata (darbeyi kast ediyor NK), Türkiye’ye istediği bahaneyi verdi ve bugünkü durumu yarattı.

Şimdi, Yunanistan’ın bu krizden çıkması için ve gelecekte eski yanlışları tekrarlamaması için, soğuk kanlı davranmamız şarttır. 

Yunanistan, Kıbrıs yüzünden her altı ayda bir savaş tehlikesiyle karşı karşıya gelmemelidir!

constantine-karamanlis-featured.jpg

Bu yazı toplam 2784 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar