Kalkanlı’da su borusu döşenirken insan kalıntıları açığa çıktı… Kayıplar Komitesi kazı başlattı…
Kalkanlı’da (Gabudi/Kaputi) geçtiğimiz günlerde resmi makamların yürüttüğü su borusu döşeme çalışması esnasında insan kalıntılarının açığa çıktığı ve Kayıplar Komitesi’nin burada kazı başlattığı öğrenildi.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Erge Yurtdaş’tan elde ettiğimiz bilgilere göre, iki kişiden geride kalanlar bulunurken, kazının genişletilerek devam etmesi bekleniyor. Ancak laboratuvardaki analizler sonrasında bunların “kayıp” şahıslara mı ait olduğu veya çok eskilerde, antik dönemde buralara yapılan bir gömüden kalıntılar mı olduğu anlaşılacak…
KAZILARDA SON DURUM…
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Erge Yurtdaş’tan elde ettiğimiz bilgilere göre, Kördemen’de (Kılıçaslan/Kondemenos) askeri bölge içerisinde yürütülmekte olan kazılarda ise dokuz “kayıp” şahıstan geride kalanlara ulaşıldı ve kazı devam ediyor… Lapta’da ise iki “kayıp”tan geride kalanlara ulaşılmış bulunuluyor…
Erge Yurtdaş’ın verdiği bilgilere göre, kazılarda son durum şöyle:
*** Akçiçek/Siskilipos/Siskilip: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un geniş bir alanda gömülü olduğu bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Akdeniz/Agia Eirini/Ayirini: 1963-64 kaybı bir grup Kıbrıslıtürk'ün Akdeniz köyünde, kumluk araziye gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine araştırma ekibinin belirlediği limitler içerisinde kazı çalışmaları sistematik bir şekilde devam etmektedir.
*** Kalkanlı/Kalo Chorion Kapouti/Gabudi: Kalkanlı bölgesinde devlet tarafından su borusu döşenmeye başlanmış ve bu çalışmalar sonucunda kalıntılar açığa çıkmıştır. Bu konu Komite’nin araştırma departmanına bildirilmiş ve araştırma ekibi de kazı birimine vermiş olduğu bilgi üzerine kazı çalışmaları hızlıca başlatılmıştır. İki kişiden geride kalanlara ulaşıldı ve kazı devam ediyor…
*** Kılıçaslan/Kontemenos/Kördemen (Askeri Bölge): 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum'un yolun kenarına gömülü olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir. Dokuz kayıptan geride kalanlara ulaşılmıştır…
*** Lapta/Lapithos: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un boş bir tarladaki araziye gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır. Çalışmalar sırasında iki kişiye ait olduğu düşünülen kalıntılara ulaşılmıştır. Kazı çalışmaları, araştırma ekibinin, arazi ekibine vermiş olduğu genişletme limitleri içerisinde devam etmektedir.
*** Haspolat/Mia Milya (Askeri Bölge): 1974 yılından kayıp bir grup Kıbrıslırum’un toprak yolun etrafına gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları sistematik bir şekilde devam etmektedir.
*** Güngör/Koutsoventis/Gutsovendi: 2011 yılında, 1974 yılından kayıp 3 Kıbrıslırum’un bu alanda gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştı ve 2 kişinin kalıntılarına ulaşılmıştı. Bu sebeble yeniden toplanan bilgiler ışığında, 2011 yılında kazısı yapılan alanın limitleri belirlenip, o alanın doğu ve batı yönlerine doğru genişletilmesi kararı ile kazı çalışmaları devam etmektedir.
*** Aglantzia/Eylence: 1963 kaybı iki Kıbrıslıtürk’ün bu bölgede gömülü olabileceği bilgisi üzerine 2015 yılında kazı çalışmaları yapılmış ve hiçbir kalıntıya rastlanmamıştı. Bu bölgedeki araştırma çalışmaları gelen bilgiler üzerine devam etti, ayrıca Amerikalı uzmalar tarafından GPR analizi gerçekleşti. Çıkan sonuçların değerlendirmesi açısından, kazısı yapılan arazinin limitleri kuzeye doğru genişletilmesine karar verilip ve kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
Biz de kazı ekibindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz… (Fotoğraflar: Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından çekilmiştir).
Kalkanlı'da su borusu döşenirken insan kalıntıları açığa çıktı, Kayıplar Komitesi orada kazı başlattı... Foto KŞK.
Akdeniz'deki kazılardan görünüm...
*** GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NELER YAŞANIYOR?...
“Guatemala hükümeti, 4 yerli aktivistin kaybedilmesiyle sonuçlanan ihlallerden sorumlu tutuldu…”
Amerikalararası İnsan Hakları Mahkemesi, dört yerli aktivistin nisan 1989'da, Vinicio Cerezo'nun başkanlığında Guatemala ordusunun elindeyken askeri kışladan kaçırılarak zorla kaybedildiklerini belirledi. İhlallerden silahlı kuvvetler seçkinlerini sorumlu tutan mahkeme kayıpların ailelerine tazminat ödenmesine hükmetti.
GUATEMALA HÜKÜMETİ SORUMLU TUTULDU
Amerikalararası İnsan Hakları Mahkemesi perşembe günü, Guatemala'da hükümetin 1989'da dört yerli insan hakları aktivistinin kaybedilmesiyle ilgili insan hakları ihlallerinden sorumlu olduğuna karar verdi.
Mahkeme kararında, bu insanların "Guatemala ordusu üyelerinin zorla kaybettiği kişiler" olduğu belirtilirken, devletin sorumluları soruşturmadığı, yargılamadığı veya yaptırım uygulamadığı da eklendi.
Kosta Rika'da kurulu mahkeme, kararında Guatemala hükümetinin kurbanların akıbetini belirlemek ve sorumluların cezalandırılması için gerekli adımları atması gerektiğini kaydetti.
Mahkeme, dört yerli, Agapito Pérez Lucas, Nicolás Mateo, Macario Pú Chivalán ve Luis Ruiz Luis'nin insan hakları çalışmalarından ötürü hükümet ajanlarınca tehdit edildiğini belirledi.
Yerli aktivistler, nisan 1989'da, Vinicio Cerezo'nun onlarca yıllık askeri diktatörlüğünün ardından ilk sivil başkanlığı sırasında ve Guatemala'da 1996'da sona eren 36 yıllık iç savaş sırasında ortadan kaybolmuşlardı.
Birleşmiş Milletler'in kurduğu bir hakikat komisyonu, çatışmada her iki taraftan 200 bini aşkın kişinin öldüğünü ve yaklaşık 45 bin kişinin kaybedildiğini tespit etmişti.
Akrabalarının verdiği bilgiye göre yerliler batı Guatemala'nın Quiché bölgesinin Runujel Junam Etnik Topluluklar Konseyi üyelerindendi. Tehdit ve taciz altındaki dört aktivist evlerini terk ederek Suchitepequez bölgesine geçerek bir kahve çiftliğinde çalışmaya gitmişlerdi.
Akrabaları, askerlerin aktivistleri ikişer ikişer tutuklu bulundukları kışladan bir hafta arayla kaçırdıklarını söylediler. Ancak cesetleri bulunamadı. Mahkeme, hükümetin bu dört aktivist ile diğer kayıpların bulunması için çaba göstermesine ve ailelerine tazminat ödemesine hükmetti.
Guatemala hükümeti yorum talebine hemen yanıt vermedi.
Yerliler kaçırıldığında konsey başkanı olan Amílcar Méndez, o sıra başkan Cerezo ve halefiyle görüştüğünü ancak hükümette hiç kimsenin kayıpların bulunmasına yardımcı olmadığını söyledi.
Méndez, kararla ilgili "En önemli şeyin, Guatemala'da cezasızlığın hüküm sürmesi için her türlü manevrayı yaparak adaleti sakatlayan askeri seçkinlere açık bir mesaj olduğunu" söyledi. "Bu, 36 yıllık silahlı çatışma boyunca insan hakları ihlalcilerine karşı kayıtsız kalan adalet sistemine bir mesajdır."
Mendez ayrıca, Guatemalalı yargıçlar adaleti sağlamamış olsalar da bunun uluslararası alanda hala mümkün olduğunu kabul etmeleri gerektiğini söyledi ve Başkan Bernardo Arévalo'yu Guatemala'nın yerli halklarının haklarını teslim etmeye çağırdı.
(BİANET.ORG – 11.2.2025)
“Auschwitz’teki Nazi evi, nefretle mücadele merkezi oluyor…”
"The Zone of Interest" filmine ilham veren Nazi komutanının evi, 80 yıl sonra kapılarını ziyaretçilere açıyor. Auschwitz’teki Nazi evi, nefretle mücadele merkezi oluyor…
Polonya’nın Oswiecim kentinde, Auschwitz’in dikenli tellerinin hemen dışında yer alan ve The Zone of Interest (İlgi Alanı) filmine ilham veren 88 numaralı Nazi evi, 80 yıl sonra ilk kez ziyaretçilere açılıyor.
Nazi kampının komutanı Rudolf Höss’ün ailesiyle birlikte yaşadığı bu yapı, şimdi nefret ve radikalleşme üzerine çalışmalara ev sahipliği yapacak. Höss, bu evde ailesi için cennet gibi bir hayat kurarken, hemen yanı başında toplu katliamları organize ediyordu.
EV, 80 YIL BOYUNCA KAPALIYDI…
Evin eski sahibi Maria Jurczak, New York Times gazetesine, mülkün kendisine ve ailesine yük olmaya başladığını belirterek, evi satmaya karar verdiğini belirtti.
Aşırıcılıkla Mücadele Projesi (Counter Extremism Project) evi satın alarak topluma kazandırma sürecini başlattı.
Counter Extremism Project (CEP), radikalliği ve nefret ideolojilerini araştırmak, bu tür tehditlere karşı mücadele etmek ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla çalışan bir sivil toplum kuruluşu.
Sivil toplum kuruluşunun yöneticisi Mark Wallace, “Bu yer, Holokost kurbanları ve aileleri için 80 yıl boyunca erişilemezdi. Şimdi ise hayatta kalanları onurlandırmak ve tarihin unutulmamasını sağlamak için yeniden açılacak,” dedi.
Restorasyon sırasında tavan arasında Auschwitz mahkûmlarına ait çizgili pantolonların üzerinde solmaya yüz tutmuş mahkûm numaraları, evin geçmişini gözler önüne seriyor.
Jonathan Glazer’ın Oscar ödüllü filmi The Zone of Interest, Rudolf Höss ve ailesinin Auschwitz’in hemen yanında süren gündelik yaşamını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Film, kampın içindeki dehşeti doğrudan göstermeden, duvarların ardında süren ölümcül düzeni, Alman bir ailenin günlük hayatı üzerinden anlatıyor.
Glazer, Time dergisine verdiği demeçte, Höss ailesinin konforlu hayatına dikkat çekerek, “Beni asıl ilgilendiren, buradaki gündelik hayatın nasıl normalleştiğiydi,” dedi.
Bu bağlamda, kamuya açılan ev, tarihin en karanlık dönemlerinden birinin nasıl bir sıradanlık içinde yaşandığını gözler önüne seriyor.
Evin geleceği
Evin yerine kurulacak olan Auschwitz Nefret, Aşırıcılık ve Radikalleşme Araştırma Merkezi (ARCHER) mekânı sadece bir anı evine dönüştürmek yerine, günümüz tehditlerine karşı bilinç oluşturan bir merkez haline getirmeyi amaçlıyor.
Auschwitz-Birkenau Müzesi Direktörü Piotr Cywinski, devlet destekli soykırım anma çalışmalarının süreceğini ve bu tür projelerin geçmişi hatırlama konusunda son derece mühim olduğunu belirtti.
(BİANET.ORG – 10.2.2025)