1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. İran’dan kaçış öyküsü ve Devlet olmak!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

İran’dan kaçış öyküsü ve Devlet olmak!

A+A-

Bir arkadaşımın oğlu İran’daydı…

Yabancı uyruklu eşi ile birlikte…

-*-*-

UBP Milletvekili sevgili Ahmet Savaşan ve iki doktorumuz gibi…

Savaşan ve iki doktorumuz, TC Tahran Büyükelçiliği’ne sığınmışlardı…

Ve araçla Van Sınır Kapısı’na getirilmişler, oradan da KKTC’ye dönmüşlerdi…

-*-*-

Arkadaşım da oğlu ve gelini İran’da savaşın ortasında kaldığı için endişelendi…

Uçak yok, geri gelemezler…

-*-*-

Savaşan’ın yaptığını oğlu ve gelinin de yapmasını önerdi…

TC Tahran Büyükelçiliği’ne ulaşıldı…

TC Tahran Büyükelçiliği, “bize KKTC Dışişleri Bakanlığı’ndan liste gelsin, yardımcı oluruz” gibisinden yanıt verdi…

-*-*-

KKTC Dışişleri Bakanlığı arandı…

Tamam, çocuğun adı listeye kondu…

-*-*-

Ama İran – Türkiye sınır kapısında 17 kilometrelik araç, 4 kilometrelik kamyon kuyruğu vardı; kimse kimseye petrol – benzin de satmıyor falan…

Gençlerin kapıya ulaşıp Türkiye’ye geçme şansları neredeyse sıfırdı…

-*-*-

Bizim arkadaşın aklına, Kıbrıs’taki “yasal devlet” geldi!

Nasıl olsa oğlu Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşıydı…

Ama yine de “Kıbrıslı Türk” olmanın verdiği çekingenlikle, pek de istekli değillerdi…

-*-*-

Neyse, arkadaşım, Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nı aradı…

“Hemen Tahran Büyükelçiliği’ne gitsinler” dendi…

Kıbrıslı oğlan ve yabancı eşi Tahran Büyükelçiliği’ne gittiler…

-*-*-

Büyükelçi bizzat kendileri ile ilgilendi…

Taksi tutuldu…

Taksi, tam 24 saat yolculuktan sonra, Ermenistan’ın başkenti Erivan’a ulaştı.

Yolculuk boyunca, Büyükelçi en az beş kez telefonla aradı, hal hatır sordu ve KKTC’deki aileye mail ile sürekli bilgi aktarıldı…

-*-*-

Kıbrıslı genç ve eşini Erivan’daki Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçisi karşıladı…

Derhal uçak ayarlandı…

Kıbrıslı genç, Büyükelçi’ye “hani biz Kıbrıslı Türk, siz Kıbrıslı Rum diye, size gelirken çok çekindim” gibi laflar etti…

-*-*-

Büyükelçi, “Beni ilgilendiren senin elindeki pasaporttur, etnik kökenin değildir, ayrıca sen bir AB vatandaşısın, seni memlekete göndermek görevimiz” dedi…

Eşine de hemen vize ayarlandı…

“Aile bir bütündür, sorgusuz sualsiz vize veriyoruz” durumu ortaya çıktı!

-*-*-

İki genç Larnaka Havaalanı’na indi…

Arkadaşım gidip oğlunu ve gelinini sağ salim aldı…

-*-*-

Sonra beni aradı…

“Devlet” dedi!

Sadece bir kelime!

“Devlet”!

-*-*-

Bu arada çocuklar tek kuruş para ödemedi; ne Tahran’dan Erivan’a 24 saatlik taksi yolculuğu, ne bir gece Erivan Ramada Inn Hotel’de konaklama, ne uçak (Wizz Air)!

-*-*-

Bu yazıyı, KKTC’yi küçük düşürmek ya da Kıbrıs Cumhuriyeti’ni övmek için yazmadım…

Arkadaşım ve ben aynı fikirdeyiz…

Devlet olmak başka şeydir; devletmiş gibi yapmak başka şey!

Çok iyi düşünmek lazım!

Çözümü!

Hele bu zamanlarda!

-*-*-

Çözümsüzlüğe oynamanın sonucu, devletsizliktir…

Şu anda eşit egemen ayrı devlet iddiasındaki herkes, devletsiz olmamızdan rahatsız değildir!

Peki neden değildir?

Çünkü hepsi oturdukları koltuklardan bir şekilde nemalanmaktadır!

Kimisi maddi nemalanma, kimisi makam şaklabanlığı!

-*-*-

Bir Kıbrıslı olarak, devletimin dışişleri ve mensuplarına teşekkür ederim…

“Devletimin” dedim, karıştırmayın!

Bilmem anlatabildim mi?


Müslüman devletlerden Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilebilir çözüme destek!

 

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu'nun ardından ortak "İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul Deklarasyonu" yayımlandı…

-*-*-

"İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul Deklarasyonu"nda Kıbrıs sorununa da değinildi…

-*-*-

Peki ne dendi?

-*-*-

Bir: Müzakere edilmiş ve karşılıklı kabul edilebilir, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmalı…

-*-*-

İki: “… Kendilerine dayatılan haksız izolasyonun üstesinden gelmek için Kıbrıslı Müslüman Türklerle temas geliştirilmeli…”

-*-*-

Üç: Egemenliğe, bağımsızlığa, toprak bütünlüğüne ve birliğe saygı gösterilmeli…

-*-*-

Müzakere çağrısı var…

Karşılıklı kabul edilebilir olması esası var…

Tek egemenlik var…

Toprak bütünlüğü var…

Kıbrıs’ın birliği ve bağımsızlığı var…

-*-*-

Peki ne yok?

Eşit, egemen, ayrı, bağımsız bir “Müslüman Kıbrıs Türk Devleti” çağrısı falan yok!

Ersin yok, Tatar hiç yok!

-*-*-

Bu arada CTP Milletvekili ve Parti sözcüsü Asım Akansoy, İİT Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısı sonrasında yayımlanan İstanbul Bildirgesi’ndeki Kıbrıs ile ilgili paragrafa işaret etti, “İİT, ‘çözümsüzlük çözümdür’ dememektedir” şeklinde görüş bildirdi.

Akansoy, “İslam İşbirliği Teşkilatı, Sayın Tatar’ın ayrılıkçı ve çözümsüzlüğü esas alan tezlerine atıfta bulunmadı” yorumunu da yaptı…


İran, Hürmüz Boğazı’nı kapattı mı kapatmadı mı? (Ağrotur, İran’ın hedefler arasındadır)

95690906-1596918713823136-7258313164792528896-n.jpg

İnternet icat oldu, gazetecilik öldü!

Böyle de diyebiliriz!

-*-*-

Efendim, eskiden de yalan haber yok muydu?

Vardı ama bu kadar çok değildi!

-*-*-

İnternette hemen herkes sürekli olarak yalan veya gerçek olup olmadığı kanıtlanmamış, hatta yapay zeka ile hazırlanmış resimler, yazılar, haberler paylaşıyor…

-*-*-

Bu herkese Ersin Tatar da dahil…

Yenidüzen haber merkezi dün Tatar’ın yapay zekadan faydalanarak hazırladığı bir paylaşımı saptadı ve yayınladı…

Atar veya yardımcıları, yapay zekadan faydalandıklarını kanıtlayan notu paylaşımdan silmeyi unutmuştu…

Keşke bütün hataları veya gafları bu olsa!

-*-*-

Neyse!

İran Hürmüz Boğazı’nı kapattı mı kapatmadı mı?

Bu satırları yazdığım dün öğle saatlerine kadar kapatılıp kapatılmadığı netleşmiş değildi…

-*-*-

BBC’ye göre “Hürmüz Boğazı tartışmasız dünyanın en önemli deniz darboğazıdır.”

-*-*-

Peki neden?

Çünkü, yine BBC’ye göre, “… Petrol zengini Arap Körfezi'ni (Basra Körfezi) Hint Okyanusu'na bağlar ve dünyanın petrol kaynaklarının yaklaşık yüzde 20'sinin ve gazının büyük bir kısmının günlük olarak aktığı kanaldır.”

-*-*-

İran bu boğazı kapatırsa, Amerika’dan veya İsrail’den daha çok, İran ve Hindistan olumsuz etkilenir… Dünya ekonomilerinin çoğunu, özellikle Çin ve Hindistan'ı besleyen petrol, gaz ve petrokimya ürünleri bu boğazdan günlük olarak geçer.

-*-*-

Dolayısıyla İran “bence”, bu boğazı kaptmayacak… Kapatması halinde, en ciddi zararı, en önemli destekçilerinden biri olan Çin’in görmesi muhtemel olacak…

-*-*-

Evet, kapatırsa, ortalık daha da karışır tabii ki!

İran bunu ister mi?

-*-*-

İran, Trump’ın da dediği gibi, “… intikam hırsı ile başına daha çok bomba yağması olasılığını artırır mı?”…

-*-*-

Şu anda bu konuya kilitlendik!

İran, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması dahil,bölgedeki bazı Amerikan hedeflerine ve hatta Amerika’nın taaa içlerine “şu veya bu” şekilde saldırırsa, savaşın boyutunun büyüyeceği açıktır!

-*-*-

Tabii ki İran, intikam saldırısı yapmazsa, fanatikler nedeniyle rejimin içte eli çok zayıflayacaktır!

-*-*-

Her şey her an değişebilir!

Yemen’de Husiler, Lübnan’da Hizbullah var…

İran’a destek verdikleri çok iyi biliniyor ve Amerika, İsrail hatta İngiltere, en çok da bu iki grubun olası “terör” saldırılarından çekiniyor…

-*-*-

İngiliz Hükümeti, Dünya’nın çeşitli bölgelerindeki askeri üslerinde alarm seviyesini artırdı…

Bu üslerden ikisinin Kıbrıs’ta olması, birinin benzer savaşlarda çok aktif şekilde yer alması, Kıbrıs’ı da bir şekilde İran ya da destekçilerinin hedefine koyabilir…

-*-*-

Kasabalar, köyler, limanlar falan hedef olmayabilir ama Ağrotur kesin hedefler arasındadır…

Bu yazı toplam 1530 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar