EOKA ve TMT tabii ki terör örgütüdür!
Güney’de bundan bir kaç yıl kadar önce, aşırı Yunan milliyetçisi olduğunu böbürlenerek söyleyen ve akıl hastası olduğunu tabii ki kabul etmeyen bir faşist, EOKA’nın da EOKA B’nin de “kesinlikle terör örgütü olmadıklarını” söylemişti…
-*-*-
Peki neydi EOKA bu efendiye göre?
EOKA bu efendiye göre İngilizlere karşı mücadele eden ve Ada’yı özgürleştirip Yunanistan’a bağlamayı hedefleyen bir kahramanlık destanıydı!
-*-*-
Peki EOKA B neydi?
Vatanı hainlerden temizleyerek, Ada’yı Yunanistan’a bağlamayı hedefleyen bir başka kahramanlık örgütü!
-*-*-
Alkolün de verdiği cesaretle aynı masada oturduğumuz bu kişiye, “terör örgütüdür re manamu, aklamaya – kahramanlaştırmaya çalışma – Ada’nın bölünmesine sebep olan da özellikle bunların ikicisidir” anlamına gelen bir ifadede bulunmuştum!
-*-*-
Nedir terör örgütü?
En basit ifadeyle terör örgütü şöyle tanımlanır:
“… terör eylemlerini gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelmiş, genellikle silahlı ve organize bir gruptur. Bu gruplar, siyasi veya ideolojik hedeflerine ulaşmak için şiddet, korkutma ve yıldırma yöntemlerini kullanırlar…”
-*-*-
Peki terör nedir?
İki anlamı vardır:
Korku salma, yıldırma.
Genellikle siyasal bir dava uğruna girişilen, toplumu korkutmaya, yıldırmaya yönelik her türlü eylem…
-*-*-
EOKA da EOKA B de terör örgütüydü…
-*-*-
Peki EOKA’yı kim kurdu?
EOKA’yı, Kıbrıs’ın sovyetleşmesi endişesi üzerine Amerika, İngiltere, NATO, Yunanistan merkezli ve ortaklı gizli yapılar kurdu!
-*-*-
Peki TMT neydi?
Sevgili Güven Uludağ bu konuda, Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı’yı eleştirmeye kalkan TMT Derneği’ne şunları yazdı:
“… Cehalet hamasetle beslenir. Cahilsiniz ama vatan, millet bayrakla bunu örteceğinizi zannedersiniz. Artık olmaz. Artık yapamazsınız. Hamaseti ranta dönüştürmüş bir dernek, Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı'yı "TMT, EOKA gibi yasadışı bir yeraltı örgütüydü" dediği için kınamış. Değil miydi? TMT, yasal olarak faaliyet gösteren bir dernek miydi?”
-*-*-
“Ha yok eğer bizim bilmediğimiz ama sizin bildiğiniz bir şeyler varsa söyleyin. TMT, 1958'de İngilizlerin onayı ile kuruldu deyin mesela. Veya, TMT yasal olarak faaliyet gösteren görünür bir sivil toplum örgütüydü deyin. Çünkü aksi sizi çok farklı yerlere götürür. Cahilsiniz, çok cahil...”
-*-*-
TMT Başkanı’na göre kendi örgütleri, “… Ada’da Türkleri yok etme hedefli Rum saldırılarına karşı kurulan bir kahraman savunma örgütüydü…”
-*-*-
Bence EOKA ya da TMT’yi kuran üç – beş kişi dışındakiler o kadar inanarak bu işi yapıyorlardı ki, bu konularda onlarca kitap yazılmış, bir o kadar araştırmalar yapılmış olmasına rağmen tamamı Celal Bayar ve o Baflı Rum faşist gibi düşünüyor…
-*-*-
Oysa işin aslı artık çok iyi biliniyor…
TMT de EOKA da, uğruna kutlamalar yapılacak kahramanlık örgütleri değil; Kıbrıs’ın başına gelmiş en büyük hatalardı…
-*-*-
Her ikisinin ya da her üçünün de NATO, Gladio, Yunanistan gizli servisi, Türk gizli servisi veya özel harp dairesince kurulmuş olması; Anglo – Amerikan işbirliği artık kanıtlanmıştır…
-*-*-
Zamanında beyinleri yıkanan yüzlerce Kıbrıslı TMT veya EOKA mensubu artık ya ölmüştür ya da ölmek üzeredir…
Bunlar arasında hepimizin ailelerinden kişiler vardır…
Önemli olan, bundan sonra aynı aptalca terör işlerine, aynı saçma yöntemlerle bulaşmamak için iki tarafın da eğitimine dikkat etmesidir…
-*-*-
EOKA ve TMT, kesinlikle yasadışı terör örgütleridir…
Amacım bu örgütlerin üyelerini aklamak değildir…
Amacım, bu iki örgütün sebep oldukları neticesinde, çok fazla insanın ölmüş olmasının tamamen boşuna olduğudur…
-*-*-
Kıbrıslı Rumlar, Ada’yı Yunanistan’a bağlayacak diye yola çıkmışlar, ülkenin yarısını kaybetmiştir…
Kıbrıslı Türkler, Ada’nın yarısını Türkiye’ye bağlayacak diye yola çıkmışlar, Kıbrıslı Türklerin yarısını hatta fazlasını kaybetmiştir…

Bu ülkede iyi şeyler yapılmıyor değil ama yetmiyor!
Bu ülkenin büyük bir müzik ustası ve gitar dehası olan evlatlarından Mehmet İslamoğlu (Kedi Mehmet), sağlığı bozulduğu zaman Kalkanlı’daki yaşam evine yerleştirilmişti…
-*-*-
Mehmet Kedi, geçtiğimiz yıl Kasım ayında geçrdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi…
Bir kez daha saygıyla anmış olalım…
-*-*-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Mehmet Kedi’yi Kalkanlı Yaşam Evi’nde tanıdı…
Kendisine Kedi ile ilgili bir organizasyon önerisind ebulunmuştum hemen kabul etmişti ama ne yazık ki ani ölüm projeyi tamamlamasına engel olmuştu…
-*-*-
Bakan, her ziyaretinde Mehmet Kedi ile özel olarak ilgilendi, O’nunla şarkılar söyledi, bakım evinin girişine de birlikte ağaç dikti…
-*-*-
Dün o ağacı gördük ve tabii ki Kalkanlı’daki bakım evini gezdik…
-*-*-
Bakan, bu bakım evinin dünkü durumu ile övünmekte yerden göğe kadar haklıdır…
-*-*-
Elbette eksikleri olabilir; elbette Avrupa’daki, özellikle çok iyi bildiğim İngiltere’deki benzerlerine göre hala gelişmesi gereken bir noktadadır…
-*-*-
Ve bir uyarıcık notunu buraya düşmek zorundayım; burada bakım hizmeti alanların izni yoksa, ki çoğu izin verebilecek durumda değildir – fotoğrafları çekilmemelidir…
-*-*-
Neyse, bakan dedi ki, “… özel huzurevleriyle rekabet edebilecek modern ve çağdaş bir yapıya kavuşturduk..”
-*-*-
Doğrudur!
Buraya bir de sinema salonu kazandırıldı…
Sinema Salonu’na Mehmet İslamoğlu’nun adı verildi…
Çok iyi yapıldı…
-*-*-
Bu ülkede, yaşlı bakımı, “egemen eşit devlet” iddiasındaki yalancı – yağcı – biatçı siyasetin en büyük başarısızlığıdır…
-*-*-
Keşke, sabahtan akşama hamaset yapacaklarına, 10 tane daha hatta 20 tane daha Kalkanlı Yaşam Evi yapsalar…
-*-*-
Bu arada Bakan Gardiyanoğlu, burası için ihaleye çıkılan 16 temizlik personeliyle ilgili de konuştu.
İhalenin bitmesi, söz konusu personelin işe başlaması gerekirken Rekabet Kurulu’na takıldıklarını söyleyen Gardiyanoğlu, böyle tesislerle ilgili ihalelerin nokta, virgül hatası ya da hırs yüzünden durdurulmasını doğru bulmadığını ifade etti…
-*-*-
Demirhan Engelsiz Yaşam Evi ile ilgili ihalenin benzer bir sebeple durdurulduğunu kaydeden Gardiyanoğlu, engelli bireyler için 24 saat hizmet verecek bölümün ve engellilerle ilgili otelin açılışının bu nedenle geciktiğini dile getirdi.
-*-*-
İşte asıl gerçeğimiz ne yazık ki bu son iki paragrafta yatmaktadır!
Neyse!
-*-*-
Kalkanlı Yaşam Evi sorumlusu Mert Metinkal’ın verdiği bilgiye göre, 30 yatak odası ve 63 yatak kapasitesi bulunan merkezde bugün toplam 43 kişiye hizmet veriliyor.
1 sorumlu hekim, 4 hemşire, 18 hasta bakıcının da görev yaptığı kurumda, ambulans şoförü, temizlikçiler, güvenlik görevlileri de çalışıyor. Kalkanlı Yaşam Evi’nde yemek menüleri diyetisyen eşliğinde hazırlanırken, merkez 7 gün 24 saat esasıyla güvenlik kameralarıyla izleniyor.
-*-*-
Umarım dün gördüğüm manzara kötü yönde değişmez!
Umarım burası eskisi gibi olmaz!
Umarım, arka bahçe yemyeşil olur, yüzme havuzu kullanılabilir hale sokulur ve her yan, koskocaman ağaçlar ve çiçeklerle nefis bir bahçeye dönüştürülür!







