Stroncilolu kayıplar anıldı...
Stroncilo Köy Meclisi’nin düzenlediği Stroncilolu kayıpları anma töreninde, onların gömü yerinin bulunması için yaptığımız çalışmalardan ötürü “Onur Ödülü”yle onurlandırıldık...
Stroncilo Köy Meclisi’nin anma töreni Lefkoşa’nın hemen yakınındaki Yeri köyünde St. Hilarion Sokağı’nda bulunan ve bundan 5-6 yıl önce düzenlemesi yapılan Stroncilolu Kayıplar Parkı’nda 25 Temmuz 2025 Cuma akşamı yapıldı. Parkın girişinde üzerinde Stroncilolu 10 kaybın isimlerinin yazılı olduğu anıt da bundan 3 yıl önce yaptırılmış...
Anma töreninde Stroncilo Köy Meclisi’nden Artemis Pieri’nin gelenleri selamlamasıyla başladı. Artemiz Pieri, Stroncilo Köy Meclisi’nin bu yıl bize neden Onur Ödülü vermeye karar verdiğini anlatarak etkinlikte bizi tanıttı. Anma törenine AKEL Milletvekili Yorgos Kukumas, toplumlararası müzakereci Menelaos Menelau, çeşitli siyasi parti temsilcileri, kayıp yakınları ve Stroncilolular katıldı ve Stroncilolu kayıplar anıtına çelenkler ve çiçekler koydular...
Anma töreninde Stroncilo Köy Meclisi’nden bir kayıp yakını olan Artemis Kunduris’in konuşmasıyla devam edildi... Stroncilo Köy Meclisi adına tıpkı dedesi gibi muhtar olan Stavros Stavru da bir konuşma yaparak kayıpları andı... Stavros Stavru’nun dedesi Stavros Poyrazis, hem 1963’te, hem de 1974’te Stroncilo (şimdiki adı Turunçlu) köyünün muhtarı olarak, köylüsü Kıbrıslıtürkler’in öldürülmesini engellemişti ancak 1974’te o da bazı Kıbrıslıtürkler tarafından köyden diğer Stroncilolular’la birlikte alınarak “kayıp” edilmişti.
Anma töreninde bize takdim edilen Onur Ödülü’nde plaketin üzerinde Türkçe olarak şöyle yazıyordu:
“Stroncilo Köy Meclisi, kayıp köylülerimizin bulunması için sunmuş olduğu çok değerli katkılardan dolayı Sevgül Uludağ’ı sonsuz saygı ve takdirimizin göstergesi olarak Onur Ödülü ile ödüllendirmiştir. Temmuz 2025...)
ANMA TÖRENİNDE KONUŞTUK...
Bize bu onur ödülünü Stroncilolu kayıp yakını Artemis Kunduris takdim etti... Stroncilo Köy Meclisi adına Artemis Pieri de bize çok güzel bir buket çiçek takdim etti. Ardından biz de bir konuşma yaptık ve konuşmamızı AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu Sorumlusu, değerli arkadaşımız Elias Dimitriu Rumca’ya çevirdi... Konuşmamızda özetle şöyle dedik:
*** Stroncilo Köy Meclisi’nin bu Onur Ödülü, beni gerçekten duygulandırdı. Bunun için çok teşekkür ederim. Stroncilo’nun “kayıpları” konusunda çok uzun yıllar uğraş verdim, onların başlarına neler gelmiş olduğunu araştırıp yazdım...
*** Stroncilo’nun Muhtarı Stavros Poyrazis, olağanüstü bir insandı. Köye dıştan gelerek Kıbrıslıtürk köylülerini öldürmek isteyen Kıbrıslırumlar’a engel olmuştu, hem 1963’te, hem de 1974’te Stroncilo’nun muhtarı olarak köylüsü Kıbrıslıtürkler’in hayatını iki kez kurtarmıştı. Dıştan gelerek Kıbrıslıtürk köylülerini öldürmek isteyenlere “Önce beni öldürmeniz gerekir” diyerek onların köye girerek Kıbrıslıtürkler’e zarar vermesini engellemişti...
*** Ne yazık ki Sinde köyünden bazı Kıbrıslıtürkler, 1974’te Stroncilo’ya gelerek buradan birkaç Stroncilolu Kıbrıslıtürk’ü de yanlarına alarak Poyrazis’i, Poyrazis ve Kunduris ailesinden insanları ve başka bazı Kıbrıslırumlar’ı alarak onları öldürmeye götürmüşlerdi. Başka köylerden de Stroncilo’ya sığınan Kıbrıslırumlar vardı aralarında... Toplam 17 kişiyi alıp gittikleri anlatılıyordu...
*** Bize anlatılanlara göre onları önce Beygirli Mağara’ya götürerek burada öldürdüler, bir süre sonra da onları mağaranın altındaki tarlaya gömdüler... Ancak 1990’lı yılların ortalarına doğru Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği Kıbrıs için “Güven Yaratıcı Önlemler”i sunduğunda, bazı çevreler bu plandan ötürü paniğe kapılacaktı... Sözkonusu Güven Yaratıcı Önlemler, Maraş’ın açılmasına karşılık Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nın açılmasını öngörmekteydi... Maraş’ta Percana’nın Bahçaları’ndaki toplu mezarların bulunmasından korkan çevreler bu dönemde toplu mezarları açarak bunları boşaltacak ve kayıplardan geride kalanları ya başka yerlere gömdürecek ya da bunları “kayıp” edecekti... Bu dönem Maraş’ta Percana’nın Bahçaları’ndaki toplu mezarlar, Afanya yakınındaki Ornuda’daki (Orniti-Tavukçu Çiftliği-Arif Efendi Çiftliği) kuyular, başka yerlerdeki toplu mezarlar ve Beygirli Mağara’nın altındaki tarladaki Stroncilo’dan alınıp öldürülenlerin bulunduğu toplu mezar da boşaltılacaktı.
*** Stroncilo’dan alınarak Beygirli Mağara’da öldürülen ve sonra da mağaranın altındaki tarladaki toplu mezara gömülenler buradan çıkarılarak Sinde civarındaki Abalestra bölgesine yeniden gömülecekti... Yıllar sonra okurlarımız bu bölge ve buradaki toplu mezarla ilgili bilgiler vererek Kayıplar Komitesi yetkililerine Stroncilolu kayıplardan geride kalanların bulunmasına yardımcı olacaktı...
*** Stroncilo Muhtarı Stavros Poyrazis’in heykelini bir Kıbrıslıtürk heykeltraş, Dr. Derviş Özer yaptı – sadece onun değil, savaş ve çatışma anlarında birbirinin hayatını kurtarmış olan bir diğer Kıbrıslırum ve iki Kıbrıslıtürk’ün heykellerini de yaptı. Bu heykelleri, AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu’yla birlikte İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Mağdurları örgütü Birlikte Başarabiliriz’in düzenlediği “Acıdan Umuda” başlıklı sergimizde sergiledik... Sergimiz Lefkoşa, Leymosun, Larnaka ve Baf’ta açıldı...
*** “Acıdan Umuda” tam da vurgulamamız gereken şeydir – bu acılardan ortak bir gelecek için umut yaratmalıyız çünkü acılarımız ortaktır. “Türk acısı”, “Rum acısı” yoktur, acı insani bir acıdır – kayıpların acısı, insani bir acıdır. Leymosun’daki ve Baf’taki yangınlar gösterdi ki herhangi bir felaket hepimizi, her an vurabilir. Yangın için derin bir üzüntü duyuyoruz ve bu büyük yangınlar işbirliği yapmamızın ne kadar zorunlu olduğunu da gösteriyor... Barış, işbirliği ve karşılıklı anlayış içinde ortak bir gelecek kurmalıyız evlatlarımız için bu adada... Biz, son nefesimize kadar barış yolunda yürümeye devam edeceğiz ve Poyrazis’in ve diğer insanlarımızın gösterdiği insaniyet, rehberimiz olmaya devam edecektir...
Etkinlik ardından Stroncilolu Kayıplar Parkı’nda bir de resepsiyon düzenlendi...

Stroncilolu kayıp yakını Artemis Kunduris, anma töreninde konuşurken...

Stroncilolu Kayıpları Anma töreninde konuşurken...
*** BASINDAN GÜNCEL...
İki İsrailli insan hakları örgütü: “İsrail, Gazze'de soykırım işliyor...”
BBC Türkçe
B'Tselem and PHRI üyeleri Kudüs'te ortak bir basın açıklaması düzenledi
İsrail merkezli insan hakları örgütü B'Tselem ve İnsan Hakları Destekçisi İsrailli Doktorlar (PHRI) bugün yayımladıkları raporlarla, İsrail'i Filistin halkına karşı soykırım yapmakla suçladı.
B'Tselem, İsrail'in politikalarını ve siyasetçiler ile askeri yetkililerin açıklamalarını analiz ettiği raporunda, "İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistin toplumunu kasıtlı olarak yok etmeye yönelik, eşgüdümlü bir eylem yürüttüğüne dair kesin bir sonuca" ulaşıldığını belirtti.
PHRI ise İsrail'in askeri harekâtını sağlık sistemi üzerinden incelediği raporunda, "Gazze'nin sağlık ve yaşamı sürdürücü sistemlerinin kasıtlı ve sistematik şekilde çökertildiğine dair" kanıtlar bulunduğunu ifade etti.
Her iki kuruluş da İsrail'i soykırımla suçlarken, İsrail uzun süredir bu suçlamaları sert biçimde reddediyor ve antisemitik olarak nitelendiriyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Gazze'de yürütülen savaşı "adil" olarak tanımlıyor.
Raporlarda hangi ifadeler yer alıyor?
B'Tselem'in 28 Temmuz'da yayımladığı "Our Genocide" ("Soykırımımız") başlıklı 88 sayfalık raporda İsrail'in Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde Filistinlilere karşı soykırım suçu işlediği iddia ediliyor.
İsrail'in politikalarının ve askeri eylemlerinin, Filistin toplumunu sistematik ve kasıtlı olarak yok etmeyi hedeflediğini savunan rapor, bunların da soykırım tanımına uyan eylemler içerdiğini öne sürüyor.
Bunlar arasında toplu öldürmeler, yaşamsal koşulları ortadan kaldıran politikalar, ciddi bedensel ve zihinsel zararlar, temel altyapının tahrip edilmesi ve kitlesel zorla yerinden etme yer alıyor.
Etnik temizlik de resmi savaş hedefleri arasında belirtiliyor.
Physicians for Human Rights Israel (PHRI) tarafından 28 Temmuz'da yayımlanan "Genocide in Gaza" ("Gazze'de Soykırım") başlıklı rapor, İsrail'in Gazze Şeridi'nde sağlık sistemini sistematik ve kasıtlı bir şekilde yok ettiğini ve bu eylemlerin soykırım suçuna işaret ettiğini savunuyor.
PHRI, İsrail'in Gazze'deki sağlık sistemine yönelik saldırılarının, Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nde tanımlanan soykırım suçunun unsurlarını taşıdığını öne sürüyor.
Bu, Filistin toplumunun hayatta kalma yeteneğini ortadan kaldırmaya yönelik kasıtlı bir politika olarak değerlendiriliyor.
Rapor, hastanelere doğrudan saldırılar, tıbbi yardım ve tahliyelerin engellenmesi ve sağlık çalışanlarının hedef alınması gibi eylemleri kanıt olarak sunuyor.
Rapora göre Ekim 2023'ten bu yana 1800'den fazla sağlık çalışanı öldürüldü ya da gözaltına alındı ve bu eylemlerin kasıtlı olduğunu ve sağlık sisteminin çökertilmesini hedeflediğini vurguluyor
PHRI raporla birlikte uluslararası toplumdan ve sağlık kuruluşlarından acil müdahale talep ediyor.
'İnsanlar yardım almak için ölümü göze alıyor'
BBC'ye konuşan Gazzeli Salah Mkhesi, Pazar günü ailesi için yardım almaya çalışanlardan biriydi.
BBC'nin serbest çalışan muhabirleriyle Gazze'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almayı başardıktan sonra karşılaştı.
"Ailelerimiz için yardım almaya geldik. İnsanlar buraya gelirken ölümü göze alıyor" diyen Mkhesi, "Çocuklar aç ve susuz bir şekilde uyuyor. Bu durum daha ne kadar sürecek? Bize bir çözüm bulun" sözleriyle çaresizliğini dile getirdi.
Yardımlar hem kamyonlarla hem de hava yoluyla ulaştırılıyor. Ancak Mkhesi, havadan yapılan yardım dağıtımlarına karşı olduğunu belirterek, "Kesinlikle reddediyorum. Çok tehlikeli. İnsanları öldürüyor" dedi.
'Üniversiteye gitmemiz gerekirken burada yiyecek arıyoruz'
Gazze'de lise öğrencisi olan Ahmad, hâlâ mezun olmayı bekliyor.
Pazar günü, ailesi için yiyecek bulma umuduyla Netzarim geçiş noktasına gitti.
Ancak BBC'nin bölgedeki muhabiri Sophie Williams'a konuşan Ahmad, yardım malzemesi bulmakta zorlandığını söyledi.
"Netzarim'deyiz çünkü yardım almaya çalışıyoruz ama kimse satmaya yanaşmıyor" dedi.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) verilerine göre, savaşın başladığı tarihten bu yana 650 binden fazla öğrenci eğitimden tamamen uzak kaldı.
Ahmad, "Şu anda kitaplarla uğraşıyor, diplomalarımızla üniversiteye gitmeye hazırlanıyor olmamız gerekiyordu. Bu yaşananlar kabul edilemez" diyor.
(BBC – 28.7.2025)







