1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. En İyi 10 Yetenek
Salih Sarpten

Salih Sarpten

En İyi 10 Yetenek

A+A-

Eğitimi bir “sınav sistemi” haline getirdiğimiz ortada... Dahası bu sınavlarla neyi ölçtüğümüz de pek belli değil… Çünkü sınavlarda başarılı olanımız da, olamayanımız da çevresine duyarlı, trafik kullarını içselleştirmiş, sosyal yaşama aktif olarak katılan bireyler olabilmede ciddi sorunlar yaşıyor… Sosyal yaşamda yaşadığımız bu olgular yanında giderek hızla büyüyen toplumsal sorunlarımız da var…

Eğitim sistemimizde var olanlardan kaynaklanan sorunlarımız herkesçe biliniyor en azından fark ediliyor. Bir de eğitim sistemimizde olmayanlardan kaynaklanan ve fark edilmeyen devasa sorunlarımız var. Örneğin; “çok kültürlülük”, “göçmen eğitimi”, “farklıkları destekleme”, “küresel beceriler” vb…

Eğitim sistemimize yeni bir boyut kazandırma zamanın geldi de geçiyor bile… Bunun için de yapmamız gereken en önemli unsurun eğitimle ilgili anlayışımızı değiştirmemizin gerekli olduğunu düşünüyorum.

Bugün gelişmiş ülkelerin eğitim bakanlarının en önemli gündemi “küresel yetkinlik”… Bu gündeme dönük olarak OECD’nin eğitim direktörü Andreas Schleicher, Dünyanın farklı ülkelerindeki eğitim sistemlerini karşılaştırmak için kullanılan uluslararası bir standart olan PISA testlerinin 2018 yılında küresel yetkinliklerle ilgili yeni bir ölçümü daha kapsayacağını duyurdu. Andreas Schleicher bu ihtiyacı şu ifadelerle anlatmaya çalıştı:

Eskiden eğitim, insanlara bir şeyler öğretmek demekti. Günümüzdeyse çocukların güvenilir bir pusulalarının ve yol bulma becerilerinin olması ve belirsiz, dengesiz ve muğlak bir dünyada kendi yollarını çizebilmelerini sağlayacak karakter özelliklerinin olması gerekiyor. Okulların öğrencileri, çeşitli kültürel kökenlerden gelen insanlarla işbirliği yapacakları bir dünyaya hazırlaması gerek.”

Evet, bugün çağdaş bir eğitim sistemine sahip olmanın en önemli göstergesi; çeşitli kültürel kökenlerden gelen öğrencileri hem anlayacak hem de destek verecek içeriklere sahip olan okulları yaratabilmektir… Eğitim bilimcilere göre 2020 yılında okulların kazandırması gereken en iyi 10 yetenek şunlar: (1) Karmaşık problemleri çözme. (2) Eleştirel düşünme. (3) Yaratıcılık. (4) İnsan yönetimi. (5) Başkaları ile uyum. (6) Etkin dinleme. (7) Muhakeme etme ve karar verme. (8) Hizmet yönelimi. (9) Müzakere. (10) Bilişsel esneklik.

Sizce okullarımızın bu becerilerin ne kadarını çocuklarımıza kazandırıyor? “Hiç Birini” dediğinizi duyar gibiyim…

Öğrencilerin geleceği ile ilgili taşıdığımız sorumluluğun farkında mıyız? Bu sorumluluğumuz fark ettiğimiz anda eğitimizde neler değişmesi gerektiğini daha iyi anlamış olacağız…


Biliyor muydunuz?

1 Mayıs ve Eğitim

Bugün “1 Mayıs”, İşçi ve Emekçiler Bayramı… Hiç düşündünüz mü, kutladığımız bu bayramla ilgili genç kuşaklara aktarmamız gereken kazanımlar nelerdir? Daha farklı bir şekilde soracak olursak “1 Mayıs” ile ilgili olarak eğitim sistemi, öğrencilerimizde hangi davranışların içselleştirmesini sağlamalıdır?

1 Mayıs’a uzanan sürecin ilk adımının 1856 yılında Avustralya'nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri çalışma saatlerinin azaltılması için başlattığı protestolara kadar dayanıyor. Ancak bu protestolar tarihte, ABD'nin Chicago kentinde işçilerin 1 Mayıs 1886'dan itibaren iş gününün 8 saat olması için başlattığı mücadelenin, 1889'da Milletlerarası İşçi Kardeşliği Teşkilatı’nın Paris Kongresi'nde "işçilerin ortak bayramı" olarak kabul edilmesine kadar uzanıyor.

Amerikalı işçilerin, 8 saatlik iş gününü kabul ettirmek için mücadelesi 1884'te başladı. Chicago'da, Trade-Unions (İşçi Birliği) Kongresi de 1 Mayıs 1886'dan itibaren normal iş gününün 8 saat olarak belirlenmesini kararlaştırdı. 1 Mayıs 1886'da ABD'nin büyük kentlerinde beş binden fazla grev ilan edildi. Polisle grevciler arasında çıkan çatışmalarda bir işçi öldü, çok sayıda işçi yaralandı. 3 gün süren gösteriler sonrasında sendikacılardan dördü idam, dördü ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Milletlerarası İşçi Kardeşliği Teşkilatı’nın 1889 Paris Kongresi'nde (II. Enternasyonalin 1. kongresi), işçilerin dayanışmaları amacıyla yılda bir günün ortak bayram ilan edilmesi benimsendi. Amerikalı sendikacıların önerisi üzerine o gün ''1 Mayıs'' olarak belirlendi.

 


Aklınızda Bulunsun

Öğrencilerin Tükenmişlik Sendromu

Hemen her meslek alanında tükenmişlik sendromu kavramı ile tanışmıştık. Kişinin kendini ‘tüketmesi’ anlamına gelen bu kavramı, günlük tempo, yaşanılan olaylar da tetikliyor. Ne var ki yetişkin insanlar kadar yoğun ders ve sınav koşturmacası yaşayan öğrenciler de tükenmişlik yaşayabiliyor.

Önümüzdeki hafta Kolej Giriş Sınavlarının ikinci basamağı yapılacak. Bu ve benzeri sınavlar öğrencilerde tükenmişlik sendromunun en önemli nedenleri olarak kaşımıza çıkıyor. Psikologlara göre tükenmişliğe neden olan en belirgin unsurlar, yetişkin insanlarda olduğu gibi öğrencilerde de benzer. Ama ders programının, ek derslerin, etüt saatlerinin yoğunluğu, daha yükseğe çıkarılmış hedef ve beklentiler, rekabet ortamı gibi birçok etken öğrencilerin üzerindeki baskıyı ve yıpranma payını da maksimuma çıkarıyor.  

Psikolog Dr. Serap Altekin’e göre tükenmişlik sendromunun belirtilerini fiziksel, zihinsel ve duygusal olmak üzere üç farklı şekilde ele alabiliriz:

Zihinsel Belirtiler: Umutsuzluk, kendine ve hayata dair olumsuz inanç, düşünce ve beklentiler, yetersizlik ve çaresizlik, dikkat ve konsantrasyon güçlükleri, bazen karar verememe, bazen de ani ve fevri kararlar verme eğilimi.

Fiziksel Belirtiler: Enerjisizlik, kronik yorgunluk, güçsüzlük, baş, mide, bel ve boyun ağrıları, bazen kusma, kas krampları ve tutulmaları, uyku ve yeme ihtiyacında dalgalanma, bağışıklık sisteminde düşme sonucu daha sık ve kolay hastalanma.

Duygusal Belirtiler: Ağırlıklı olarak stres ve depresyon belirtilerine benzerlik gösteriyor. İsteksizlik, güvensizlik, alınganlık, kırılganlık, gerginlik, umutsuzluk, tahammülsüzlük, sabırsızlık, kapana kısılmışlık, yalnızlık ve yabancılaşma.

 

 

 

Bu yazı toplam 2411 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar