1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. “Duvarın” Arkasındaki Rahipler, Kıbrıs Rum Toplumunda Din ve Kıbrıslı Türkler!
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

“Duvarın” Arkasındaki Rahipler, Kıbrıs Rum Toplumunda Din ve Kıbrıslı Türkler!

A+A-

Kıbrıs Türk toplumunda din ile ilgili konular ne zaman gündeme gelse, Türkiye’den birileri Kıbrıslı Türklere Kıbrıslı Rumları örnek göstererek onlardan ders almalarını tavsiye ediyorlar.

Belli ki, söz konusu din olunca Türkiye’de belli çevreler kendilerine Kıbrıslı Rumları Kıbrıslı Türklerden daha yakın görüyorlar.

İlk bakışta bunda şaşılacak bir durum yoktur denebilir. Kıbrıslı Türkler seküler bir toplumdur ve kurumları da laiktir. Aynı şeyi Kıbrıs Rum toplumu ve günümüzün Türkiye’si için söyleyemeyiz.

Kıbrıs Rum toplumunda tarihsel nedenlerle Kilise ile Devlet işleri (Siyaset) hiçbir zaman birbirinden ayrılmadı. Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken rahiplerin siyasi yaşama katılması kabul edilirken, Kıbrıs Türk toplumu buna şiddetle karşı çıkıyordu. Nitekim, Kıbrıs Türk Cemaat Meclisinde din adamlarının görev yapması yasaklanırken, Kıbrıs Rum Cemaat Meclisinde din adamlarının görev yapması kabul edilmişti.

Ayrıca, Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak Başpiskopos Makarios’u seçtiler. Kıbrıslı Türklerin ise laiklik konusunda verdiği mücadelelerle tanınan Dr.Küçük’ü Cumhurbaşkanı Muavini yaptılar.

Devletin cumhurbaşkanı Makarios, aynı zamanda Başpiskopos olarak Kilisenin de başıydı ve iki görevi bir arada yürütüyordu. Öyle ki, devlet ile kilise arasında yapılan anlaşmaları Makarios hem devlet adına, hem de kilise adına bizzat kendisi imzalardı.

Böyle bir uygulamayı Fransız Aydınlanmacılar akıllarından bile geçiremezlerdi. Ne de Fransız Aydınlanmasını uygulayan Kemalist kadrolar...

Fakat, Kıbrıs Rum toplumun tek sorun sadece din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmaması değil! Hurafelerin, din kökenli batıl inançların yaygın olduğu bir toplumdan söz ediyoruz. Ve tabii dini inanç istismarcılığından da...

Meryem Ana’nın “göz yaşlarının aktığı” ikonlar önünde haç çıkaranlarla, “Kutsal Efrem’in” pantuflalarını öpenlerin sayısı hiç de az değil!

Daha çok kısa bir süre önce bir kadının içine “şeytan kaçtığını” iddia eden rahipler, işkenceye varan muamelelerle kadının içinden “şeytanı kovmaya” kalkıştılar.

Tabii, bütün bu “dini iyiliklerin” maddi bir karşılığı vardır...

 Bir köy kahvesinde eskiden köyde Kıbrıslı Türklerin yaşayıp yaşamadığını sorduğumda, aldığım yanıt karşısında şaşa kaldığımı hatırlarım: “Vardı ama Kutsal Panteloyimenas onlara bir tekme atarak köyden uzaklaştırdı!”

 

Duvarların Arkasına Sığınan Rahipler

 

Son zamanlarda Kıbrıs Kilisesinde önemli gerilimler yaşanıyor. Baf Metropoliti Piskopos Tihikos Kutsal Meclis’in kararıyla metropolitlik görevinden uzaklaştırıldı. Gerekçesi de, “Apotihizmeno” tarikatına mensup olması gösterildi.

“Apotihizmeno”, “duvarlarla çevrilmiş olan” anlamına gelir. Ortodoks inancının “zinde güçleri” olduklarına inanan bu rahipler, zararlı inanç ve anlayışlardan uzak durmak için kendilerini Ortodoks inancının duvarlarının arkasına kapatıyorlar ve hayatlarını Ortodoks dininin korunmasına adıyorlar. Çünkü, Ortodoks dininin tehlikede olduğunu düşünüyorlar.

Ortodoksların Yunanistan’daki kutsal dağı Athos Dağı’nda (Agios Oros) bir ikonun bunu tebliğ ettiği, Ortodoks inancının tehlikede olduğunu ve korunması gerektiğini söylediği iddia ediliyor. Bunun üzerine, “temiz ve saf kalmak” için kendilerini duvarlarla çevreleyenler, hayatlarını tehlike altındaki Ortodoks dinini korumaya adadılar.

Bunlardan biri olan Baf Metropoliti Tihikos da söz konusu “tehlike” karşısında, Ortodoks Kıbrıslı Rumların başka dinden kişilerle evlenmelerine karşı çıkıyor, nikahlarını kıymıyordu.

Burada bir parantez açarak şunu belirtelim ki, Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesi olma yolunda ilerlediğinde, ilk defa medeni nikah hakkını kabul etmek zorunda kalmıştı ama yine de Kıbrıslı Rumların çok büyük bir çoğunluğu dini nikah kıyma eğilimi içindedir.

Tihikos, evinize yemek çağırmışsanız ve getiren Ortodoks değilse, yemeği yemeden önce okuyun (üfleyin) ve öyle yiyin diye buyurmuştur...

Katoliklerle her türlü ilişkiye karşı olan Ortodoksların bu “zinde güçleri”, Katolikleri din yolundan sapmış kişiler sayıyor ve Papa’yı da en büyük düşman olarak görüyorlar.

Sadece Baf Metropoliti değil, Omorfo Metropoliti Neofitos da “katıksız bir Ortodoks” olduğunu ve “en kötü Ortodoks’un Katolik Papa’dan daha iyi bir Hristiyan olduğunu” söylüyor.

Kendinden menkul teorileriyle, büyük günah saydığı eşcinselliğe dair “açıklamalar” yapıyor.

Bu “bilimsel bilgileri” kaçırmışsanız öğrenin: Eşcinseller, doğa dışı seks yapan kadınlardan doğan çocuklarıdır!

 Bütün bunlardan sonra, Türkiye’de birileri hala Kıbrıslı Türklere Kıbrıslı Rumların dini yaşamını örnek almayı tavsiye eder mi, bilmiyorum.

Bütün bildiğim, Kıbrıslı Türklerin “Nein Danke!” dediğidir.

Bilmem anlatabiliyor muyum...

Bu yazı toplam 2163 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar