1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın Kıbrıs’a Kaçışı (1971) - 1
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın Kıbrıs’a Kaçışı (1971) - 1

A+A-

Hikmet Kıvılcımlı Türk Solu’nun en önemli isimlerinden biridir.

Kıbrısla ilgili bağı, dostlukları ve yoldaşlıkları hakkında detaylı olarak iki kitap önerebilirim. Birincisi Fadıl Çağda’nın kaleme aldığı “Bir Kayıp Devrimci: Fuat Fegan”(2017) ve bir diğer ise Fuat Fegan’ın eşi Latife Fegan’ın kaleme aldığı “Yazmasaydım Olmazdı”(2020).

Hikmet Kıvılcımlı’nın sağlık sorunlarından dolayı Türkiye’den Kıbrıs’a kaçak yollardan gelmek durumunda kalması ve Kıbrıs Basınımıza bu haberlerin nasıl yansıdığı konusuna geçmeden önce, Dr. Hikmet Kıvılcımlı hakkında bilgi edinelim.

kacis1.jpg

“1902 yılında Priştine/Kosova doğumlu olan Hikmet Ali Kıvılcımlı, Türk Marksist-Leninist siyasetçi ve kuramcı, yazar, yayıncı ve çevirmen olarak tanınmaktadır.

Babası Priştine'de Posta Telgraf Müdürü Hüseyin Bey, annesi Münire Hanım'dır. 17 yaşında gönüllü olarak Türk Kurtuluş Savaşı'na katıldı, Yörük Ali Efe çetesinde Kuvâ-yi Milliye gönüllüsü oldu, Köyceğiz Kuvâ-yi Milliye Askerî Kumandanlığı görevinde bulundu. Liseyi Vefa Lisesi'nde okuduktan sonra sınavla İstanbul Tıp Fakültesi'ne girdi. Öğrencilik süresince direniş faaliyetlerini sürdürdü, Kurtuluş, Aydınlık gibi TKP yayınları yoluyla giderek komünist fikirlerle tanıştı ve 1920'lerin başında Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi oldu. 1925'te TKP'nin Beşiktaş Akaretler'de gerçekleştirdiği 2. kongrede TKP Merkez Komitesi'ne seçildi. Merkez Komite içerisinde gençlik sorumlusu olarak görev aldı. Aynı yıl Aydınlık gazetesinde ilk yazıları yayımlanmaya başladı. 1925'ten hayatının sonuna kadar sürekli kovuşturmalara, işkencelere maruz kaldı ve toplam 22,5 yıl hapis yattı.

kacis3.jpg

1925 yılında Kürt ayaklanmaları ile çıkan Takrir-i Sükûn Kanunu'ndan sonra İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı ve 10 yıl kürek cezası aldı. 1 yıl hapis yattıktan sonra çıkan afla serbest kaldı.

1927 yılında Vedat Nedim Tör ve Şevket Süreyya Aydemir'in partiden ayrılması ve Parti arşivini polise teslim etmesi ile diğer parti üyeleriyle birlikte tutuklandı. 3 ay tutuklu kaldı.

1929 yılında İsmail Bilen'in (Laz İsmail) İzmir Davası'ndaki provokasyonu nedeniyle 4,5 yıl yeni bir mahkûmiyet aldı.

1938 yılında Nâzım Hikmet'le birlikte yargılandığı Donanma Davası'nda 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı, 12 yıl yattıktan sonra tahliye oldu. 1954 yılında legal Vatan Partisi'ni kurdu. 1965 yılında Tarihsel Maddecilik Yayınları'nı kurdu ve yönetti, Marx, Engels ve Lenin'in eserlerinden birçok çeviriler yaptı ve yayımladı, Das Kapital'in bir bölümünü çevirdi. 1967'de İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği'ni (İPSD) kurdu.

İktisattan antropolojiye, Marksist düşüncenin tarihsel ve kuramsal gelişiminin açıklanmasına ve Türkiye'de bir işçi sınıfı devriminin strateji ve taktik sorunlarına kadar çeşitli konularda çok sayıda telif eseri ve “Aydınlık,” “Türk Solu,” (kendisinin kurduğu) “Sosyalist,” “Ant” gibi dergilerde makaleleri yayımlandı. En önemli eserleri olan “Tarih Tezi” kitabını 1965, “Yol: TKP'nin Eleştirel Tarihi” kitabını da 1932 yılında yayımladı. 1971 yılında ağır hasta olduğundan yoldaşları tarafından tedavi için yurt dışına çıkarıldı. 11 Ekim 1971'de Belgrad'da öldü.

İşte Kıvılcımlı’nın biyografisinde yer alan sondan bir önceki cümle; “1971 yılında ağır hasta olduğundan yoldaşları tarafından tedavi için yurt dışına çıkarıldı” ifadesinde yer alan “yurt dışı”, Kıbrıs idi. Mayıs 1971’de meydana gelen bu olay, o günlerde Türkiye politik yaşamında Sıkı Yönetim ilan edilmesi ve özellikle Sol kesimden tutuklamaların başlaması, Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın ciddi sağlık sorunu yanında, siyasi kimliğinden dolayı Türkiye’yi terk etmek mecburiyetinde kaldığını da düşünüyorum. Öncelikle Bozkurt gazetemizde yayınlanan ve Türkiye’de 26 Nisan 1971 Nihat Erim hükümeti tarafından Sıkı Yönetim İlânı konusunu ele alan gazetenin uzun baş yazısından bir alıntı yapalım.   

“Bozkurt Gazetesi- 04 Mayıs 1971, syf:1/2

BİZE GÖRE:

Sıkı Yönetim

kacis2.jpg

.....

Son 11 ilde sıkı yönetim ilân edilmesi ile ele geçen deliller anarşist taraftarların maksatlarını gün ışığına çıkarmaktadır. Zaten bu gayeler Orduca ve alâkadarlarca daha önceden tesbit edilmiş ve 12.3.1971 tarihindeki muhtıranın verilmesini zorunlu kılmıştır. Buna rağmen Erim Hükümeti iyi niyetini göstermek üzere anarşistlere bir müddet için tanınmış olduğu şansı da yukarıda mevzu bahis eylemleri durdurmamış, gelişmesine ve daha büyük tehlike arzedecek nitelik kazanmasına vesile olmuştur.

Türkiye’deki anarşist ve terör hareketlerinin arkasında bazı devletlerin bulunduğu ve bu devletlerin Türkiye Cumhuriyetini ve devletini bölmek gayreti içinde bulundukları, bu maksatla Türkiye dahilinde gruplar meydana getirdikleri; bu grupların finanse edildikleri, silâh ve cephane sağladıkları, bu grupların eylemlerini organize ettikleri gün ışığına çıkmıştır. Bu devletler ve gruplar Türkiye toprakları dahilinde bir “Kürt Devleti” ile bir “Nur Devleti” kurmak gayreti ve plânı dahilinde hareket ettikleri hususunda ele birçok deliller geçmiştir. Bu hedeflerine varmak için memlekette devamlı bir terör ve istikrarsızlık yaratmak bu güçlerin faaliyetlerindendir.

Türk Ordusu tarihi vecibesini yerine getirmek üzere Erim Hükûmeti 11 ilde sıkı yönetim ilân etmek ve memleketi bölmek isteyenleri; kökü dışarıdaki düşmanların memleket dahilinde bir çok iç savaş yaratmak gayretlerine karşı devleti korumak; Milli varlığı ciddi şekilde tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak; memlekette güvenlik ve huzur ile sukûnu sağlamak üzere vazifelendirilmiştir.

.....” 

Bu yazı toplam 1654 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar