DAÜ batarken saçını tarayanlar…
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ SEN) yöneticileri dün Lefkoşa’da Eziç Restoran’da bir basın toplantısı düzenledi…
-*-*-
Bu toplantıdan bazı notlar aktarayım…
-*-*-
Ülkede YÖDAK onaylı 23 üniversite var ancak bu üniversitelerin niteliği ciddi bir tartışma konusu haline geldi.
Yani kalite yerlerde sürünüyor…
-*-*-
Sahte diploma, kolay diploma, değersizleşen eğitim ve kaçak öğrenciler, kalitesizliği yaratan ana sıkıntılar…
-*-*-
Bu sorunlar çözülmezse, maalesef tüm yükseköğretim alanı tükenebilir…
-*-*-
Akademik başarı anlamında, DAÜ’nün yanında, Lefke Avrupa, Uluslararası Kıbrıs ve Yakın Doğu üniversiteleri, bazı değerlendirme kurumlarına göre ilk 800 hatta ilk 600 üniversite arasındadır ama bunların içindeki “en iyi” olan DAÜ’de maalesef mali ve idari açıdan tablo berbat!
-*-*-
Sendika yetkililerinin verdiği bilgilere göre, DAÜ 2019’dan beri Mali açıdan giderek artan bir sıkıntının
içine girdi ve başarısız yönetimler bu olumsuz gidişata dur diyemedi…
-*-*-
2019 yılında 30 milyon Dolar mevduat birikimi olan DAÜ, sendikanın tüm uyarılarına rağmen hiçbir tedbir almadı. 2023 yılının sonunda maaşların bir kısmını ve 13. Maaşı ödeyemez noktaya geldi.
-*-*-
DAÜ yönetimi tarihte görülmemiş bir şekilde, hiçbir başarı ve ihtiyaç kriteri aramadan yabancı
öğrencilerin burs oranını artırarak maliyetin altında harç almaya başladı.
-*-*-
Vakıf Yöneticiler Kurulu (VYK) rektörlüğün bu kararını onayladı… Hükümet kayıtsız kaldı…
-*-*-
Sendikaya göre DAÜ yönetimi 2019’dan beri etkisizdir….
Ve yine sendikaya göre, garip burs politikasıyla, tarihte ilk kez KKTC vatandaşı öğrenciler yabancı öğrencilerden daha fazla harç öder duruma da geldi…
-*-*-
Bu politikayla, kamu ve üniversite kaybederken sadece acenteler kazanmaktadır.
-*-*-
Gelelim “benim yorumlarıma”…
DAÜ’deki mutlak iflas, bu ülkeyi yöneten başta Ersin Tatar olmak üzere, her hangi birinin umurunda mı?
Hayır!
Değildir!
-*-*-
Çünkü Tatar’ın tek derdi bir sonraki seçimdir…
Hükümetin derdi ise DAÜ’yü batırıp, özelleştirmek ve bu esnada, ya tümden, ya da parça parça özelleştirme kapsamında (Mesela en başta DAÜ Plajı ve tesisileri…) komisyonu yutmaktır!
-*-*-
Vakıf Yöneticiler Kurulu Başkanı ve tüm üyeleri bu başarısızlığın aslında tek sorumlusudur çünkü üniversiteye maddi kaynak sağlamak esas görevleridir…
Hükümet, bu kurulu değiştiremiyor…
Çünkü Ersin Tatar, vakfın başkanının değiştirilmesini “oy kaybı” olarak görüyor…
-*-*-
Kısacası, DAÜ batıyor, onlar saç taramakta!
-*-*-
Bu arada şu gerçeği de eklemek zorundayım; Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu olan çocuklarımız artık Kıbrıs Cumhuriyeti’ndekiler dahil; AB ülkelerindeki üniversiteleri tercih ediyor…
Yani mesele çok acildir!
“Erdoğan ile aynı yoldayız” diyen birine neden oy verelim ki?
Türkiye mahvolmuş durumda!
Konuşan, hapse giriyor!
-*-*-
Mustafa Akıncı’nın espri dolu açıklaması çok hoş…
Hani ekonomist Mertkan Hamit de Ankara’dan geri döndü ya!
Akıncı, “Türkiye’de konuşanlar içeri tıkılıyor; KKTC’de konuşanlar Türkiye’ye alınmıyor” anlamına gelen bir söz söyledi!
Bayıldım!
-*-*-
Türkiye’de demokrasi, insan hakları, adalet ve tabii ki hepsinden önemlisi ekonomi çökmüş durumda!
-*-*-
Bu yüzden dün havuz medyasında, henüz onaylanmamış – kesinleşmemiş olduğu halde, “hava gücümüze 40 savaş uçağı katılıyor” haberleri pompalanıyordu!
-*-*-
Erdoğan, çok ciddi bir şekilde eriyor…
Ekrem İmamoğlu ile başlayıp, akabinde bir çok belediye başkanı ile devam eden sözde yolsuzluk suçlamaları ve hapsetmeler, hiç akla yakın gelmiyor…
Yani tövbeler olsun ama bu adamlar ve kadınlar hep yolsuz, usulsüz da ülkede usulsüzlük yapan bir tek AKP’li belediyeci yok mu?
-*-*-
Diyeceğim aslında şudur!
KKTC’de hem TC hem de KKTC vatandaşı olan çok sayıda insan var…
Bunların büyük bölümü, genellikle Türkiye’den gelen çağrı ya da propaganda doğrultusunda, KKTC’deki seçimlerde oy kullandılar!
-*-*-
Tamamı değil elbette!
Ama büyük çoğunluğu!
-*-*-
Özellikle sağdan adaylara oy verdiler geçmişte…
Algı operasyonları, sol adaylar için “Türkiyelileri geri gönderecek” şeklinde de çalışıyordu çünkü…
-*-*-
Ama son dönemde özellikle “Atatürkçü demokrat Türkiye kökenli seçmen”; Erdoğan ile aynı yolda yürüyen Ersin Tatar’a asla oy vermeyecektir!
-*-*-
Şu da ayrı bir gerçektir ki; “Kemalist UBP’liler” hatta “Türk Milliyetçisi UBP’liler, DP’liler ve YDP’liler” de, Ümmetçi – Gerici Erdoğan ile aynı yolda yürüyene oyunu kullanmayacaktır!
-*-*-
Bu durumda, sandıklara birileri müdahale etmezse – ki Erdoğan’ın BM gözetiminde seçimlere karşıyız demesini göz ardı etmeyelim – Ekim 2025’te sandıktan çıkacak olan sonuç gayet nettir…
-*-*-
Kıbrıs’ta, TC kökenli seçmenin yarıdan fazlası; diğer seçmenlerin – hangi partiden olduğuna bakılmaksızın - en az yüzde 65’i; Erdoğan ile aynı yolda yürüyene ya da Ersin Tatar ismine oy vermesi, tavuktan süt sağmak kadar olasıdır!
-*-*-
Kısacası, şimdiden uyarıyorum, 19 Ekim 2025’te o sandıklara gözümüz gibi bakalım…
Trafolara dikkat edelim, kedileri kontrol edelim!
Miyaaauuuuv!
Anladınız sanırım!
Kelimeler de yandı!
Oturun be da anlaşın!
Kalkacak delinin biri, bir gün ateşe verecek her şeyi; iki günde tüm ada kül olacak!
-*-*-
Derdim demesine ama olmuyor!
Olamıyor!
-*-*-
Birinin derdi tamamı; ötekinin derdi yarısı!
Yoksulu, varlıklısı!
Delisi, akıllısı!
Memleket yandı!
-*-*-
One kıvılcım ve küle dönen iki insan, binlerce dönüm orman, onlarca ev, on binlerce hayvan…
Evet sadece “one kıvılcım, ekris buuuum!”
-*-*-
Yani birileri bir kıvılcım çakıyor, rüzgar sert esiyor, Kıbrıs tarihinin bilinen en büyük yangını başlıyor ve önüne geçilemiyor…
-*-*-
Yok o yardım teklif ettiydi, yok öteki reddettiydi!
-*-*-
Çok yardım meraklısıysan, al bir kürek, doldur aracını soğuk şişe sularıyla, koş yangın bölgesine, mutlaka yapacak bir şey vardır!
Kesinlikle yardım edilecek insanlar vardır!
-*-*-
Açıklama şovu yapmayın!
-*-*-
Gerçekten yazacak hiçbir şey kalmadı!
Tıpkı ormanlarımız, ağaçlarımız, insanımız, köylerimiz, evlerimiz, hayvanlarımız gibi!
Kelimeler de yandı!
-*-*-
Görüntüler korkunç!
Acı büyük!
Hasar çok büyük!
-*-*-
Elimizden gelen mi?
Bu ülke bizim!
Bu ada bizim!
Sevelim, barışalım, affedelim…
-*-*-
Unutmazsak geçmişte yaşananları, gelecekte yapmayız aynı hataları!
Ve yakmayalım bu Ada’yı!
Yetti bu kadar yanık!
-*-*-
Geçmiş olsun Kıbrıs…
(Görsel için Senih Çavuşoğlu hocama teşekkürler…)