1. YAZARLAR

  2. Aslı Murat

  3. Çürümeye karşı tek çare, değişim / tek çare, çözüm ve barış…
Aslı Murat

Aslı Murat

Çürümeye karşı tek çare, değişim / tek çare, çözüm ve barış…

A+A-

Kıbrıs Türk toplumu, tarihinin en belirsiz ve güvensiz dönemlerinden birini yaşıyor. Gerek adanın kuzeyindeki teslimiyetçi yönetim gerekse bölgedeki ve Ortadoğu’daki hareketler, toplumun geleceğinin bugünden şekillendiğini gösteriyor. Ancak toplum liderliği görevini icra ettiğini zanneden cumhurbaşkanımsı Ersin Tatar, bu noktada ne bir varlık gösterebiliyor ne de bir yol haritası çizebiliyor. Aksine, adeta bir seyirci gibi olup biteni izlemekle yetiniyor.

Bu durum, Kıbrıs Türk toplumunun ciddi bir bilinmezlik ve güvensizlik içinde ilerlemeye çalışmasına yol açıyor. Uluslararası hukuktan kopuk hayali politikalar ve içteki yolsuzluk, liyakatsiz işe alım ve siyasi atamalar ile çürümüş hükümet yapısı, toplumu dünyadan daha da izole bir hale getiriyor. İçerisinde bulunduğumuz bu karmaşık süreç, Kıbrıs Türk toplumunun geleceğini etkileyen derin sonuçlar doğuruyor. Özellikle gençler geleceğini bu adada tahayyül edemiyor.

***

Tabi ki Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin Kıbrıs sorunu üzerindeki etkileri de göz ardı edilemez. İsrail’in Filistinlilere uyguladığı zorbalık, Suriye’deki belirsizlikler ve Doğu Akdeniz’deki enerji mücadelesi, Kıbrıs’ın jeopolitik önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Yakın zamanda gerçekleşen Hindistan – Pakistan çatışmaları da cabası. Ancak bu önemin farkında olan uluslararası güçler, Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini her geçen gün daha da derinleştirirken, kuzeydeki yönetim tam anlamıyla uluslararası alandan soyutlanmış bir şekilde var olabileceği yanılgısı ile hareket ediyor.

Bölgedeki dengelerin değişmesinde sadece yerel politikalar değil, uluslararası raporlar da belirleyici oluyor. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilgili yayımladığı son rapor, Türkiye’nin hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü ve insan hakları konularında giderek geriye gittiğini vurguluyor. Bu gerileme, Kıbrıs sorununun çözümüne dair umutları da zayıflatıyor. AP’nin Türkiye’ye yönelik eleştirileri, Kıbrıs’ın kuzeyindeki yönetimi de doğrudan etkiliyor. Yıllardır süregelen çözümsüzlük ve hukuk tanımaz  keyfi tavır, bölgedeki barış ve işbirliğine dair politikalardan daha da uzaklaşılmasına neden oluyor.

***

Dün ise Türkiye’de gerçekten tarihi bir gelişme yaşandı. PKK, 12. Kongresi'nde bir kısmı şu cümlelerden oluşan: ‘Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen Kürt isyanları bin yıllık tarihi Kürt-Türk ilişki diyalektiği ve 52 yıllık önderlik mücadelesi Kürt sorununun ancak ortak vatan ve eşit yurttaşlık temelinde çözülmesinin kazandıracağını göstermiştir. 3’üncü Dünya Savaşı kapsamında Ortadoğu’da yaşanan güncel gelişmeler de Kürt-Türk ilişkilerini yeniden düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır’ kararıyla, silahlı mücadelesini sonlandırıp kendini feshettiğini açıkladı.

Türkiye için önemli bir adım atıldı. Bu adım, bölgedeki dengelerin değişmesine yol açacak bir sürecin başlangıcı olabilir. Türkiye’nin kendi iç meselelerini çözme iradesi göstermesi, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik de yeni bir kapı aralayabilir mi? Barışın ve çözümün mümkün olduğuna dair inanç tazelenebilir mi? Bu soruların yanıtı, bizlerin çözüm ve barışa olan inancımız ve irademizle de şekillenecek.

***

Önümüzdeki Ekim ayında gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ise, Kıbrıs Türk toplumunun kaderini belirleyecek en kritik dönemeçlerden biri olacak. Mevcut ‘yönetimin’ devamı, toplumun daha da içe kapanmasına, uluslararası hukuktan kopmasına ve çözümsüzlük politikasının kalıcı hale gelmesine neden olacak. Bunun aksine, çözüm ve barış vizyonunu benimseyen bir liderlik, toplumun dünyayla yeniden buluşmasını sağlayabilir.

Ersin Tatar ve hükümetimsi yapının sahip olduğu zihniyetle bunu gerçekleştirmek mümkün değildir. Artık seyirci gibi izleyen ve toplumu yoklaştıran değil, irade koyan bir liderliğe ihtiyaç var. Kıbrıs Türk toplumunun haklarını savunamayan, uluslararası alanda sesi çıkmayan bir yönetimle bir adım dahi ileri gidemeyeceğimiz ortadadır. Statükonun devamı, kaybedilmiş bir gelecek anlamına gelirken, hem içerdeki hem de dışardaki sorunlara yönelik çözüm odaklı bir irade, topluma yeniden umut verebilir.

Kıbrıs Türk toplumunun daha fazla zaman kaybetmeden, çözüm ve barış yönünde güçlü bir irade ortaya koyması gerekiyor. İçinde bulunduğumuz teslimiyetçi yapıdan çıkışın, dünyayla buluşmanın ve uluslararası hukukun bir parçası olmanın tek yolu çözümden ve değişimden geçiyor.

Bu noktada Kıbrıslı Rum toplumu ve liderliğinin de mevcut tabloyu iyi okuması, elini taşın altına koyması ve Kıbrıslı Türklerin yaşadığı çıkmazın adanın tamamını etkileyebileceğini iyice anlaması gerekir. Kimse kurtarılmış değildir. Hepimiz Kıbrıs’ı birlikte yaşayabileceğimiz bir memleket olarak yeniden inşa etmek için çalışmalıyız, başka çaremiz yok…

Bu yazı toplam 821 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar