Çözümün Tek Anahtarı
Kıbrıslı liderler yine, yeniden New York’a uçacaklar. 1960’da kurulan ortaklık cumhuriyeti çok kısa bir sürede 21 Aralık 1963’te başlayan toplumlararası çatışmalar nedeniyle yıkılmıştı.
Daha doğrusu ortaklık devleti olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti devleti ortaklardan biri dışarıda bırakılarak yoluna tek kanatlı olarak devam etti.
Dolayısıyla 62 yıldır devam eden Kıbrıs sorununun çözümü için toplum liderleri yıllardır BM genel merkezinin bulunduğu New York’a gidip geliyorlar.
Bilindiği üzere Eylül 2024’de toplanan BM genel kurulu için New York’a giden liderleri, BM genel sekreteri Guterres Ekim 2024’de bu kez baş başa bir akşam yemeği için New York’a davet etmişti.
Liderler bu akşam yemeğine katılarak Guterres’in kendilerine verdiği görevleri alarak Kıbrıs’a dönmüşlerdi.
İki lider de, Guterres’e Kıbrıs’a döner dönmez bu görevler için çalışacaklarına söz vermişlerdi. Ama Guterres’in aldığı genişletilmiş 5+1 zirve görevini gerçekleştirdiği 16-17 Mart 2025’e kadar en küçük bir ilerleme sağlamamışlardı.
Cenevre zirvesinde Guterres, liderlere bir kez daha, bu kez somut görevler vermiş ve yeni bir 5+1 zirve için çağrı yapacağını açıklamıştı.
Cenevre’de Guterres, mutabakata varılan konuların, dört yeni geçiş noktasının açılması, mayın bölgelerinin temizlenmesi, gençlik komitesi kurulması, çevre ve iklim konularında gelişmeler, mezarlıkların restorasyonu, temmuz sonunda yeni bir toplantının gerçekleştirilmesi, kişisel bir temsilcinin atanması ve ara bölgede solar enerji sisteminin kurulması olduğunu açıkladı.
Liderler Cenevre’den döndükten sonra bu güven yaratıcı önlemler üzerinde çalışmalara başladılar. Hemen herkes liderlerden bu konularda verdikleri sözleri tutmalarını ve en azından yeni geçiş noktalarının açılması için adım atmalarını bekliyordu.
Olmadı.
İki lider de havanda su dövmeye devam etti. Sadece kendi yakınlarını yerleştirdikleri gençlik komitesinin kurulmasını sağladılar. Bunun dışında en küçük bir adım atmadılar.
Bu arada Guterres kendine düşen temsilci ataması görevini, bir önceki temsilci Maria Angela Holguin’i yeniden atayarak yerine getirdi.
Holguin önce Kıbrıs’a geldi. Liderlerle ayrı ayrı görüştü. Bu arada Rum liderin önerisi ile 3’lü bir zirve için Tatar’ı ikna etmeye çalıştı. Ama Tatar bu görüşmeyi mülkiyet tutuklamalarını gerekçe göstererek kabul etmedi.
Holguin Kıbrıs’tan sonra Ankara ve Atina’yı ziyaret etti. Ardından da New York’a döndü. Hafta başı yeniden bölgeye gelen Holguin Salı gün Londra’da muhataplarıyla görüştü. Çarşamba gün de Brüksel’i ziyaret ederek bir dizi görüşme gerçekleştirdi.
Rum basınında yazıldığına göre Holguin Brüksel temaslarından sonra Paris’i de ziyaret ederek AB-Türkiye ilişkilerini görüşebilir.
Holguin bu temasların ardından önümüzdeki hafta başı yeniden Kıbrıs’a gelerek liderlerle görüşecek. Ardından da 16-17 Temmuz’da New York’ta gerçekleşecek 5+1 zirveye katılmak üzere New York’a uçacak.
Anladığım kadarıyla New York zirvesinden kimse ilerleme beklemiyor. Çünkü liderler verdikleri hiçbir sözü tutmadılar. Ekim 2024’den bu yana üzerinde çalıştıkları yeni geçiş noktaları açılması konusunu bile çözümleyemediler.
Buna rağmen Guterres verdiği sözü tutarak Temmuz ayında New York’ta yeni bir zirve çağrısı yaptı.
Neden?
Nedeni gayet açıktır. Genel Sekreter de bu liderlerle sonuç alamayacağını biliyor. Amacı kuzeyde Ekim ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanacak muhtemel lider değişimine kadar süreci kesintiye uğratmamaktır diye düşünüyorum.
Yoksa bir sonucu bıraktım, en küçük bir ilerlemenin bile mümkün görünmediği bir zirve için bu kadar kişiyi New York’a taşımanın nedenini anlamamız zor olur.
Kıbrıs sorunu tam 62 yıldır çözüm bekliyor.
Tam 62 yıldır Kıbrıs halkı bu sorunun çözülmesini ve önünü görmek istiyor.
Ancak liderler aynı duyarlılıkta olmadığı için bu süreç inişli, çıkışlı olsa da sorun olduğu yerde duruyor.
Statüko Kıbrıslıları, Kıbrıslı Türkleri ve Rumları esir aldı. Bu esaretten kurtulmak için her iki toplumun da yapması gereken tek şey sorunun çözümünü liderlere bırakmamaları, tersine sorunun çözümünü doğrudan kendilerinin omuzlamasıdır.
Kıbrıs sorununun çözümünün tek anahtarı budur.