Cinsellikte onayın yeri
Birlikte olmak, sevmek, sevişmek. Tüm bunlar karşılıklı onay ile yaşandığında sadece bedenleri değil kalpleri ve zihinleri de buluşturabilir. Ancak toplumumuzda cinsellik hala susarak yaşanır, yanlışlarla şekillenir. En çok da ‘onay’ yani ‘rıza’ kavramı görmezden gelinir. İşte tam da bu yüzden birileri çıkıp ‘6 yaşındaki bir çocuk evlenebilir’ diyebiliyor. Bu cehalet değil, insan haklarının açıkça ihlalidir.
Onay, bir bireyin kendi özgür iradesiyle, baskı altında kalmadan, açık bir şekilde ‘evet’ demesi anlamına gelir. Bu ‘evet’ yalnızca kelimelere değil bedene, duyguya ve duruma da yansır. Sessizlik onay değildir. Bedenin hareketsizliği onay değildir. Korkuyla razı olmak onay değildir. Onay sürekli bir süreçtir. Kişi ilişki sırasında ya da öncesinde verdiği onayı geri çekebilir. Örneğin sevişmeye başlamış olmak, kesin bir cinsel ilişki yaşanması gerektiği anlamına gelmez. Bu noktada partnerlerin birbirini duyması, hissetmesi, saygı göstermesi gerekir. Onay hem kişinin kendi sınırlarını koruması hem de sağlıklı bir ilişki kurulabilmesi için gereklidir. Cinsellikte onay sevginin, saygının ve güvenin dilidir. Toplumda onay konusunda çok fazla yanlış bilgi vardır. Bunlardan en yaygın olanlar hakkında konuşalım:
- ‘Evliysen onaya gerek yoktur’
Hayır, evlilik cinsel birliktelik için otomatik bir onay değildir. Evlilik içinde de her bireyin kendi bedeni üzerinde söz hakkı vardır.
- ‘Daha önce birlikte olduysan her seferinde onay vermiş olursun’
Kesinlikle hayır. Onay her seferinde ayrı ayrı alınmalıdır. Önceki bir ilişki, gelecekteki temaslar için geçerli bir izin değildir.
- ‘Hayır diyorsa naz yapıyordur’
Bu düşünce şiddetin en tehlikeli kılıflarından biridir. Hayır hayırdır, naz ile onay birbirine karıştırılamaz. Bu cümle birçok cinsel saldırının arkasına saklandığı bahanelerden bir tanesidir.
- ‘Erkek her zaman ister, kadın seçer’
Bu algı, toplumsal cinsiyet rollerinden beslenen, kadınları edilgen, erkekleri saldırgan bir pozisyona yerleştirir. Her bireyin cinselliğe yaklaşımı kendine özgüdür. Bu tarz genellemeler bireylerin duygularını bastırmasına ve sağlıksız ilişkiler kurmasına neden olur.
Onay bir lütuf değil, haktır. Partnerlerin eşit düzeyde kurduğu bir ortaklıktır. Birliktelikler ne kadar uzun olursa olsun sınır tanımayı, durmayı, sormayı, beklemeyi öğrenmeden sağlıklı olmaz. Ve hayır, onay istemek romantizmi öldürmez. Aksine güçlendirir. ‘Bu senin için de iyi hissettiriyor mu?’ diye sormak sadece saygıyı değil güveni ve derinliği de arttırır.
6 yaşındaki bir çocuğun evlendirilebileceğine dair bir açıklama yapmak sadece yanlış değil, aynı zamanda suçtur. 6 yaşındaki bir çocuk ne evlendirilebilir ne onay verebilir ne de böyle bir kararı anlayabilir. Bu açık bir pedofilidir ve insanlık suçudur. Aile Yasası’na göre evlilik yaşı 18’dir (bazı durumlarda mahkeme kararıyla 17 yaşında evlenmeye izin verilebiliyor ancak bu durum da tartışmalıdır). Çünkü onay sadece yasal bir izni değil aynı zamanda psikolojik ve duygusal olgunluğu da gerektirir. 6 yaşındaki bir çocuğun evliliği değil oyuncağı olur. Bu yaşta çocuklar oyun oynar, büyür, gelişir, merak eder. Evliliği anlamlandırabilecek ne zihinsel ne de duygusal bir olgunlukları vardır. Çocuklara evlilik ya da cinsellik dayatmak onların ruhsal ve fiziksel bütünlüğüne saldırmaktır.
Onayı konuşmak, şiddeti önlemektir. Çocukları korumak, insanları güçlendirmek ve duygularını ifade edebilecekleri sağlıklı yollar sunmaktır. 6 yaşındaki bir çocuğun evliliğini savunan her birey, çocuk istismarına zemin hazırlayan bir karanlığın parçasıdır. Buna karşı durmak sadece bir fikir meselesi değil bir vicdan, bir insanlık, bir adalet meselesidir.