1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Cevdet ve Ersin beylerin geleceğiyle alakalı Erdoğan’ın alt ve üst dudaklarının önemi!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Cevdet ve Ersin beylerin geleceğiyle alakalı Erdoğan’ın alt ve üst dudaklarının önemi!

A+A-

Cevdet Yılmaz 11 Temmuz Cuma günü sabah KKTC’ye gelecek…
Saat 10.30’da koalisyon ortağı üç partinin tüm vekillerini, Lefkoşa Concorde Hotel’de kahvaltıya davet ettiler…

-*-*-

Kahvaltıya, Ali Kişmir ve Şener Levent davet edilmedi tabii ki…

-*-*-

Neden bu iki isim aklıma geldi?
Anlatayım!

-*-*-

Biliyorsunuz, bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen önce, askeri bir mekanda TC Lefkoşa Bütükelçisi’nin ev sahipliğinde, benzer bir toplantı çağrılmış ve Kişmir bu toplantının Mustafa Akıncı’ya karşı bir “darbe” olduğunu kaleme aldığı için, hala mahkemelerde sürünüyor…

 -*-*-

Şener Levent mi?
Türkiye, Levent’e “iki vesikalık çektir, gel teslim ol” diye mahkeme kararı gönderdi…
Şener abi, “siz faşistsiniz, teslim olmam” dedi!
Yüreğine sağlık; en klasik dayanışma sloganıyla “hepimiz Şener’iz” diyeyim ve geçeyim; geri Concorde Hotel’deki toplantıya ve bu toplantı ile alakalı gelişmelere döneyim…

-*-*-

Önce şu haberi tekrar edeyim; Tayyip Erdoğan, kimsenin gözünün yaşına bakmayan bir pozisyona gelmiş durumdadır…
Muhalifini de yandaşını da, “gık” dedikleri anda temizliyor…
Son örnek, İletişim Başkanı Fahrettin Altun…
En önemli elemandı, “tak” diye görevden alındı…

-*-*-

Bu haber tekrarından sonra bir şey daha söyleyeyim; Türkiye’de her an herkes görevden alınabilir ve bunların tabii ki protokol sırasının en başında Cevdet Yılmaz da vardır…
Hatta son dedikoduyu belirteyim, “Cevdet Yılmaz’ın da KKTC’deyken, görevden alınma riski söz konusu…”

-*-*-

Peki neden?
Erdoğan bilir!
Biz bilemeyiz!
Fahrettin Altun konusunda da en önemli görevden alınma sebebini bir tek Erdoğan biliyor!

-*-*-

Haaa Cevdet Yılmaz neden geliyordu?
Ersin Tatar’a destek için tabii ki!

-*-*-

Concorde Hotel’de yarın sabah bu nedenle kahvaltı daveti yapıldı… 
UBP, DP ve YDP’li tüm vekillerin orada olmaları istendi…
Otelin kapısına ben de gideceğim…
Yoklama alma maksatlı… 

-*-*-

Tabii ki bakanlar gelmek zorunda… 
Öpe öpe tüm bakanlar tıpış!

-*-*-

Bu arada Üstel kabinesindeki üç bakanın değiştirileceği haberi kesinleşti!
Belki de bu yazıyı yazarken değişecekler!
Ünal bey başka şey demişti ama dediği olmadı, üç değişiklik bugün – yarın olacak!

-*-*-

Bakanlar kahvaltıya öpe öpe gelmek zorunda!
Ama vekiller için aynı şey geçerli değil… 
Bir çok vekil gelmeyecek…

-*-*-

Korkmuyorlar mı?
Cevdet Yılmaz onları ham yapmaz mı?
Geçen gelişinde Güzelyurt’ta da benzer davet yapılmıştı ve hatırı sayılır miktarda UBP’li vekil katılmamıştı!

-*-*-

Herkes çok iyi biliyor ki; UBP’li seçmenin en az yarısı; vekillerin çoğunluğu, kesinlikle Tatar’ı desteklemiyor… Bağımsız olmasını kabul etmeyen de var, yetersiz ve komik olduğunu düşünen de!
“Metazori aday” istemiyorlar!

-*-*-

Ama Cevdet Yılmaz öyle istiyor!
Asıl mesele de burada!
Dedik ya, Cevdet yılmaz da her an görevden alınabilir ve PKK ile barışın akabinde, Kıbrıs’ta beş yıl daha kap karanlık ve de maskaralık dönemi bitebilir!

-*-*-

Hala ısrarlı ve iddialı bir şekilde diyorum ki; Erdoğan son kararını vermedi!
Vakit kalmadı değil mi?
Doğrudur, pek fazla vakit kalmadı ama Tatar için önceden gelen propaganda şirketi geri gitti…
Gönderilen propaganda sorumlusu iki kişi de gönderildi… 

-*-*-

Cevdet Yılmaz, vekillere akabinde de Ticaret Odası ve Sanayi Odası elemanlarına “Ersin Tatar ayarı” çekme çabasında olabilir ama gerek kendisi, gerekse Tatar’ın tarih olma ihtimali hala (daha önce de yazdığımız gibi) Erdoğan’ın iki dudağı arasındadır… 

-*-*-

“Tatar’ı artık adaylıktan vazgeçiremezler” mi diyorsunuz!
“Fidias’la neden konuştun?”dan tutun, Erdoğan’ın çok rahatsız olduğu bilinen bir çok “özel duruma” kadar, o kadar çok gerekçe ortaya koyabilirler ki!
Hatta isterse Sayın Erdoğan, “Serhat İncirli ile iyi geçinecektin, çocuk seni destekledi, sen iki paralık adamların tehdidinden korkup her yerden kovdun” bile diyebilir!
Yeter ki Erdoğan’ın iki dudacığı bu konuyla ilgili hareket etsin!

-*-*-

Amma haldeyiz ha!
Eşit ve de egemen devlet diye de hala katakulli okuyoruz!

-*-*-

Bu arada kendimden bahsederken, Erdoğan’ın olası gerekçesiyle bağlantılı cümlede “çocuk seni destekledi” ifadesine yer verdim…

-*-*-

Tatar, sevgili Ulaş Barış’la programında benden de söz etmiş…
Kendisine hakaret ettiğimi iddia ediyor…
Etmedim… 
Bundan eminim…
Ama sen benim ekmeğimle, aşımla oynadın Tatar!
Hiç dik duramadın!
Hala duramıyorsun!
İki dudaklık canın olduğunun farkındasın, zaten bunu gidip Nikos Hristodulidis’e bile anlatıyorsun!

-*-*-

Bu arada hazır yazıyı uzatmışken, “çocuk seni destekledi”den de ilham alarak, şunu da yazayım…
İlk eşim benden 3 ay küçüktü…
İkinci eşim bir yaş büyüktü…
Şu andaki eşim 15 yaş küçük… 

-*-*-

Annem babamdan bir yaş büyüktü…
Babam öldü, annem 86’yı devirmek üzere… Allah uzun ömür versin…

-*-*-

Yaş önemli değil…
Neden mi yazdım?
Yaşa önem vermem ama dün ilk defa bir genç arkadaş bana “amca” dedi; onu kafaya taktım!
Abi diyen çok!
Ancak dün hayattaki ilk “amcalık” günümdü; çok güldüm ama kafaya da taktım ha!

-*-*-

Yukarıda yazdıklarımla bunun ne alakası var?
Bu ülkede alakasız işlere, saçma sapan meselelere o kadar alıştık ki!
Alakalı olsa da olmasa da yazdım!

-*-*-

Ve son bir alakasız konu başlığı; sonra yazacağım; “New York’ta haftaya her şey olabilir… Dedim ya Erdoğan’ın o iki dudacığı!”


image-750x-626910d40eab4.jpg

Je suis Şener … Herkesin her zaman tüm görüşlerine katılmayabilirsiniz… Şener Levent benim, ben de O’nun görüşlerine zaman zaman katılmayız… Tartıştığımız da olur – olmuştur… Ama iş yazmaya ve okumaya geldiği zaman orada durmak gerekir… Şener Levent büyük bir yazı ustasıdır… Abartmıyorum, Türkçe dilini çok iyi hatta en iyi kullanan bir büyük ustadır bizler için… Okumaya geldiği zaman da bir gün yazısını okumasam rahatsız olurum… Ve O’nun okuduğu kitapların adını bile duymamış olmaktan da sık sık utanırım… Efendim hapis cezasıydı, Türkiye’den gelen talepti… Bakanlar Kurulu iade edebilirdi… Geçiniz… Şener Levent’i Türkiye’ye iade edebilecek bakanlar kurulu henüz anasından doğmuş değildir… Biliniz istedim! Hepimiz Şener Levent’iz! En çok Fransızcası hoşuma gider bu lafın: Je suis Şener!

Bu yazı toplam 1789 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar