“Buralı kimdir?”
Bizim çocukluğumuzda…
Yurt dışından gelenle, bu topraklarda doğan aynı okula gider, aynı sıralarda otururdu.
Birlikte oynardık sokaklarda…
O nesil, Kıbrıs’ı soluyarak birlikte büyüdü.
Adanın dokusunu, hoşgörüsünü, değerlerini, sabrını, mizahını öğrendi.
Çoluk çocuğa ve bu toprağın kokusuna karıştı zamanla.
“Buralı” oldu…
Şimdi öyle değil.
Aynı okullarda buluşmuyor çocuklar…
Oynamıyor aynı sokaklarda…
Toplum ayrıştı.
Neşeleri bile birbirine yabancı artık.
Kavgaları, hasretleri, hasletleri başka…
***
1974’ün ardından da önemli bir nüfus taşındı bu ülkeye…
Ama o dönem ortaklaştı insanlar.
Kökleşti, karıştı, benimsendi.
Siyasi oyunların, planlı yığılmaların gölgesine rağmen...
Yeni bir hayat kuruldu.
Şimdilerdeyse sorular ağırlaştı:
“Buralı kimdir?”
Cevabı sokaklara bakarak bulamazsınız.
Bir özel okulun koridorlarında başka görünür “buralı”…
Bir devlet okulunun yorgun tahtasında başka…
Devlet hastanesinin acil servisinde bir yüz belirir, özel bir kliniğin bekleme salonunda bambaşka… Bir minibüste, bir kamu kurumunda, bir meyhane sofrasında, bir cuma namazında, bir sanayi atölyesinde, bir stadyum tribününde, bir köy kahvesinde…
Görüntü değişir, duygu değişir, dert değişir.
Dil değişir hatta…
Duruş değişir…
Artık “Kıbrıslı kimliği” üzerinden yanıt aramak da beyhudedir.
Bitti o devir.
Yedi göbekten bu topraklara kök salanlar azınlıkta…
Zamanın ruhu değişti.
Ama bizdeki değişim, bir dönüşüm değil sadece; bir tasfiye, bir yer değiştirme, bir yurtsuzlaştırma…
Dünyanın birçok yerinde göç var, evet.
Ama böylesine bilinçli, böylesine kontrolsüz bir nüfus taşınması…
Bu kadar hoyrat bir müdahale…
Hazmedilmez kolayına.
Yurttaş sayısını bile bilemeyen ya da söyleyemeyen bir yönetim, düşünsenize…
***
Bugün “buralı” demek, bu topraklarda kalan, burada kalmayı seçen demektir.
“Buralı” biraz direnen, biraz razı gelen, ama hâlâ umut edendir.
Kimi mecburiyetten buradadır, kimi kendi memleketinde yaşayabilmek için…
Birlikte yaşayacaksak bu adada, ortak bir yurt bilinci kurmak zorundayız.
Ortak bir gaye, ortak bir söz…
İllaki demokrasi ve irade!
Kıbrıs’ın tarihine, kültürüne, kimliğine, özgürlüğüne ve özgünlüğüne sahip çıkmak; Bu toprağın doğasını, sesini, rengini, dilini, kokusunu korumak zorundayız…
Buralı olmak, biraz da başka bir ülkemiz olmaması gerçeğidir.
Öyle olmazsa eğer…
Bu ülke bir başka ülkeye dönüşürse…
Tümüyle başkalaşırsa…
Kimse “buralı” değildir o zaman.
Çünkü “burası” da kalmamıştır artık.







