Bu kadar değil
Hani yaşanmış bir olaydan söz eder, ardından da “anlatacaklarım bu kadar” dersiniz.
Bir özet olur o cümle.
Kısa, net, yakıcı.
Ayna tutulur memlekete.
Uzatmaya gerek kalmaz.
Oysa yaşadığımız topraklarda “bu kadar”lar bitmiyor.
Anlatıyoruz ama yetmiyor.
“Daha ne kadar” diyoruz, sonu gelmiyor.
Bizi bitiriyoruz neredeyse…
***
Turist vizesiyle gelen birinin evinden kalaşnikof tüfek çıkıyor.
Turist diyorum…
Hem kalaşnikof!
“Anlatacaklarım bu kadar” desem, anlarsınız halimizi…
Bu kadar değil.
Bir başkası, alkollü.
Misafir olarak kaldığı apartmanda, duvar tırmanıyor, bir başka dairenin tuvalet penceresinden içeri giriyor.
Yumrukluyor ev sahibini, yakalanıyor.
Polis, “ülkedeki statüsünü araştırmak için” mahkemeden üç gün süre istiyor.
Statüsü?
***
Bir bayram geçirdik, kabus gibi…
Hani neredeyse kaçan kurtuldu, yollar can pazarı…
7 yaşında yabancı bir çocuk, apartmanın penceresinden düştü, can verdi…
26 yaşında bir kadının cesedi bulundu, kayalıklar üzerinde…
Yine bir kadın cinayetinin derin şüpheleri…
Bu kadar değil.
12 saldırgan, hırsız, kaçak…
Bakanlar Kurulu kararıyla affedildi!
Resmi Gazete’de yayınlandı, yasallaştı.
Artık sabıkalı değiller.
Sizin kadar yurttaş hepsi…
“Topluma kazandırıldılar (!)”
Toplum günbegün yitirilirken…
“Birleştirildi aileler (!)”
Ülkemiz parçalanırken…
***
Ama öte yandan…
UBP ilçe başkanına devlet arazisi verildi.
Bir diğer örgüt başkanının kardeşi, işe gitme gereği olmadan istihdam edildi.
Diğer partinin üç örgüt üyesine maaş bağlandı.
Diğer ortağın sözcüsü çek yasağına girdi.
İmzayı attı Tatar ve onayladı kumarhane yasasını…
Okulların yüz metre yakınına açılabilecek.
Hem de ne sınır var artık, ne yasak…
“Bu kadar” değil anlatacaklarımız, ama anlamaya değer bu kadarı bile…
***
Üstel konuştu derken…
Pardon, konuş(a)madı…
Yazılı açıkladı.
“Ekonomimizin güçlenmesi ve tüm küresel sorunlara rağmen ayakta kalmamız Rum liderliğini rahatsız ediyor.”
Bu kadar değil elbette…
Bir provokatör çıktı, “Güneyde Kıbrıslı Türklerin mallarını kullananları tutuklayacağız” dedi...
Öyle rant falan da değil…
“Kullanıcı…”
Çünkü istiyor ki, adanın kuzeyinde Kıbrıslı Rum mallarını kullanan on binlerce insan hedef olsun, hatta tutuklansın mümkünse, geçiş de olmasın iletişim de…
Ne de olsa çatışmadan besleniyor, bölünmeyle çoğalıyor kışkırtıcı...
***
Anlatacaklarım bu kadar olabilirdi…
Olmuyor, yenileri ekleniyor muhtemelen biz yazarken ve siz okurken…
Çünkü bu memlekette çürüme sonsuz bir cümleye dönüşüyor.
Nokta koyamıyoruz bir türlü.